Hemen hemen her ay bazen daha da sık, Almanya ile Türkiye arasında gidip geliyorum. Eğitim alanında çalışarak gençlere yardımcı olmaya, yol göstermeye çalışıyoruz.
Amacımız iki ülke arasında köprüler kurmak… Zamanında, Zap Suyu üzerinde de köprü kurmuştuk coşkuyla…
***
İstanbul’a veya Ankara’ya her gidişimde çok sık karşılaştığım soru şu: Türkiye yurt dışından nasıl görünüyor? Argo yazmam uygun düşmez. Ama halk dilinde yazayım: Çok berbat. Ekonomisiyle, politikasıyla, insan ilişkileriyle çok berbat, çok kötü…
Aynı soruyu Almanya bağlamında da dile getirenler çok. Almanya’da durum nasıl? Alman ekonomisi Corona Pandemisi’nden nasıl etkilendi?
Nereden başlasam ki? En iyisi ve konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, bir Almanya-Türkiye kıyaslaması yapayım.
***
Her iki ülkenin de nüfusu hemen hemen aynı: Yaklaşık 83 milyon. Bu nüfus içerisinde yabancı kökenlilerin Almanya’daki oranı %25. Türkiye’de ne dersiniz?
Toprak alanı bakımından Almanya Türkiye’nin yarısı kadar alana sahip.
Demografik açıdan Türkiye çok avantajlı. Genç bir nüfusa sahip. Almanya, var olan nüfusunu koruyabilmek için ayda 50 bin, yılda 600 bin göçmen almak durumunda. Sanayi ve hizmet sektöründeki performansını sürdürebilmesi için ayda 40 bin, yılda yaklaşık 480 bin kalifiye işgücü almak zorunda Almanya…
***
Ekonomik açıdan Türkiye’nin durumu Almanya ile kıyaslanamayacak durumda. Almanya’nın ihracatı Türkiye’nin yaklaşık dört misli. İhracat-ithalat saltosunda yaklaşık 300 milyar Avro fazlası var. Son 20 yılda yaklaşık 20 defa Dünya ihracat birincisi. Bunlardan hareketle bütçe fazlası geçen yıl 290 milyar Avro idi Corona Pandemisi’ne rağmen…
Halen enflasyon zirveye tırmanmış, tavan yapmış durumda: %5.2. Bu durum 30 yıldır bir ilk. Ve halk mırıldanmaya başladı. 26 Eylül 2021 tarihinde yapılan seçimde 16 yıldır ülkeyi yöneten CDU- Hristiyan Birlik Partisi’ni iflah olmaz hale getirerek alaşağı etti seçmenler.
(Almanya’daki Federal Parlamento Seçimleri öncesinde sormuştuk: ‘Avrupa’da sol rüzgarlar (mı) esiyor?!. Seçim sonuçları tespitimizi adeta teyit etti. Norveç, Almanya belki yakında Fransa ve önümüzdeki TBMM Seçimleri’nde Türkiye’de mi sıra?)
Bu noktadan hareketle, 16 yıldır Almanya’yı koalisyon hükümetleriyle ve de çok başarılı bir şekilde yöneten Şansölye Dr. Angela MERKEL veda etti birkaç gün önce.
Türkiye’deki ekonomik durumu nasıl anlatsam bilmiyorum, bilemiyorum. Resmen, TÜİK’e göre %21,3 olan enflasyondan mı başlasam? Gözlemlerime göre piyasadaki enflasyon en azından bunun iki katından fazla… Yoksa verilen bütçe açığından mı başlasam? Ya da Almanya’da işsizlik oranı 5,1 iken Türkiye’de TÜİK rakamlarına göre %14 olduğundan mı başlasam? TÜİK’e inananların oranı ne kadar dersiniz? Hele gençler arasındaki işsizlerden hiç bahsetmeyelim… Ya üniversite mezunları arasındaki %30-40 lara varan işsizliğe ne dersiniz?
***
Almanya kurulduğu 1949 yılından bu yana sadece koalisyon hükümetleri tarafından yönetilmiş. Ve de başarıyla. Her kim ki ‘’koalisyonlar yoluyla yönetilmek ülkede başarısızlığa ve istikrarsızlığa yol açar!’’ diyorsa doğru söylemiyor. İşte somut örneği: Almanya. 16 eyaletten oluşan Almanya’da, tek bir parti tarafından yönetilen eyalet de kalmadı. Koalisyon demek uzlaşma demektir, çoğulculuk demektir ve de şeffaflık demektir. Bunlar ise demokrasinin olması gereken özellikleri değil mi?
‘’Ben yaptım oldu’’ yok; uzlaşma var, mütalaa var, tartışma kültürü var…
Türkiye’de politik aktörlerin rakiplerine karşı tavırlarına, bel altı vurmalarına girip canınızı sıkmayayım.
Almanya’da görevi 8 Aralık’ta devredeceği Olaf SCHOLZ’u yanına alıp önemli uluslararası toplantılarda tanıtan Şansölye Dr. Angela MERKEL’e ne demeli?..
Bir de Türkiye’de cenaze töreninde bile selamlaşmayan liderlere bakın…
Eğitim ve öğretim durumunda da kıyaslamanın sonucu iyi görünmüyor.
Temel öğrenim 4 yıl. Zorunlu öğrenim 10 yıl. Çocuklar yeteneklerine ve notlarına göre, temel eğitimden sonra ya meslek edinmeye (dual meslek öğrenimine) ya da yüksek öğrenime yönlendiriliyorlar. Kimse ana babasının cüzdanına göre yol almıyor, alamıyor.
Her şehre bir üniversite dikilmiyor 3-5 akademisyenle. Adam gibi kadrolarla üniversite veya fakülte kuruluyor. Her üniversite, öğrenci temsilcilerinin de oy kullanabildiği seçimler yoluyla kendi rektörünü ve idari kadrolarını seçiyor. Rektör atamasını Almanlara anlatmak içerik ve mantık olarak değil lisan olarak bile zor…
***
Hukuk ve adalet sistemi çok katı ve tutucu. Hukuk sisteminde bir şeyler değiştirmek çok zor. Hukuk Fakültelerinde adam gibi hukukçular yetiştiriliyor. Adalet sistemi o kadar politikadan uzak ki, atamalar liyakate göre yapılıyor. Hukuk öğrenimini Almanya’da yapmayan hiçbir hukukçu ne hâkim olabiliyor ne de avukat. Sadece ‘Bilirkişi Raporu’ yazabiliyor böyleleri.
Malumunuz ‘’Berlin’de hakimler var!’’… Bilinen hikâye, Kralın bile hükmedemediği hakimlere modern zamanlarda ne Almanya Cumhurbaşkanı ve ne de Şansölye hükmedebiliyor.
İktidar partisinin genel sekreteri otobanda müsaade edilenden 60 km daha hızlı gittiğinde, polis gözünü kırpmadan ehliyetine el koyabiliyor belli bir süre için. Yok öyle ‘’Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’’ havaları ve hamlıkları…
***
Bazen gizli gizli iyi ki Almanya’da yaşıyorum diyesim geliyor. Geliyor da, Türkiye ‘ye ve Türk halkına da gönül borcumuz var. Bu yüzden kopamıyoruz ve de kopmayacağız da…
Bu yüzden sık sık gelip gidiyoruz; köprüler kurmaya çalışıyoruz 19 yaşımızdan beri…
Köprü/ler kuranlara ne mutlu… Selam ola onlara!
Yazmaya devam
Turkiye siginmacilar barinagi karşılığı ilkelligi görmezden gelinecek konumda olması...
Hocam yorumun sahane.
Secimlerden sonra bir degisiklige gidilerek su anki negativ tablonun yerini positiv'e birskmasi umudu ile bizi bu hususta aydinlatmanizin devami dilegimle saygilar
Ogretmenim, içim sızlayarak sonuna kadar okudum. En yalin, en anlasilabilir kaleme almışsınız. Kaleminiz hep parlasın. Ellerinize, yüreğinize sağlık. Rte ve avaneleri Almanya ve Batı ile sundukları hizmetleri hep mukayese edip, hanı cesaret etseler biz daha ustunuz diyecekler ya, onlara çok güzel kapak olmuş. Eee anlayabilirlerse tabi.
Bu günlerde Yeni Turkiyede asparagas haberlerle Alman ekonomisi hakkındaki algı yönetimine belgelerle karşılaştırma ile mükemmel cevap olmuş,ikincisinde şeffaf, hesap verilebilir yönetim olan koalisyonlarin önemi vurgulanmış.Yuregine,kalemine sağlık.Basarilar.