Ne yazık. Yarın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayacağız. Ancak ülkeyi yönetenler Türkiye’yi bir darülharp ya da dar-ül harb ( İslam fıkhında bir kavram. Müslüman olmayan bir hükümdarın egemen olduğu yerler ve Müslümanlarla gayrimüslimler arasında henüz barış akdedilmemiş olan ülkeler İslam hukukunda Darülharp sayılır. İslami görüşe göre dünya Darülharp ve Darülislam olarak ikiye ayrılır.) olarak gören bir zihniyete sahip. Laik Cumhuriyet’le hesaplaşmak için ellerinden geleni yapıyorlar. İktidara geldikleri 21 yıldır bütün milli bayramlarımızı kutlamayı neredeyse reddettiler ya da en düşük düzeyde kutlanması için her türlü bahaneyi kullandılar.
Bu yıl, yani Cumhuriyet’in 100. Yıldönümünde bu sefer Gazze’de yaşanan vahşeti bahane gösteriyorlar. Milletin tepkisinden korkmasalar 29 Ekim’de, yani yarın milli yas ilan edecekler. Bizler için bu çok önemli tarihi aşağı çekmek için hem de Atatürk Havalimanı’nda 28 Ekim’de, yani bugün Büyük Filistin Mitingi yapmaya karar verdiler. Ne kadar ilginç değil mi?
AKP zihniyetinin ülkeyi darülharp olarak gördüğünü de nereden çıkardın, diye soranlarınız olabilir. Yazının ilk bölümünde gösterdiğim örnekler sizce yeterli değil mi? O zaman devam edelim.
Gazze’ye çökmüş olan eli kanlı terör örgütü Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e karşı başlattığı dehşet saldırı, sonrasında İsrail’in bu saldırıya gösterdiği orantısız şiddette tepkiler yaşanırken bizde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan alışılmamış biçimde itidalli davranmış, bu tutumuyla da herkesi şaşkınlığa uğratmıştı. Ancak ilerleyen günlerde Batı’nın özellikle ABD’nin İsrail’e tam anlamıyla destek vermesinin getirdiği öfkeden olsa gerek Erdoğan fabrika ayarlarına geri döndü.
Erdoğan, hafta içinde AKP meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Son yaptıkları toplantıda bir araya gelip tüm Batı Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. İsrail, sen bir örgüt olabilirsin. Çünkü bu Batı’nın sana borcu çok ama Türkiye’nin sana borcu yok. Hamas bir terör örgütü değil, toprağını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur.” Yani neymiş, Erdoğan’ın gözünde Hamas eli kanlı bir terör örgütü değil, cihat uğruna şehit olmayı göze alan mücahitler grubuymuş. Herhalde o nedenle Hamas liderleri Halit Meşal ve İbrahim Haniyye İstanbul’da el üstünde tutulup ağırlandılar. Ama İsrail’den gelen bir uyarı üstüne de kibarca ülkeden gönderildiler.
İSRAİL TÜRK GEMİSİNDE 16 TON ROKET MALZEMESİ ELE GEÇİRMİŞ
Bunları yaşadığımız sıralarda Foundation for Defense of Democracies (FDD- Demokrasileri Savunma Vakfı) isimli kuruluşun internet sitesinde şöyle bir haber yayımlandı:
“İsrail gümrük yetkilileri, Temmuz ayında Türkiye’den Gazze Şeridi’ne giden bir gemide 16 ton roket yapımında kullanılan malzemeye el koyduklarını açıkladılar. Haberin bundan sonrası şöyle:” Ashdod limanı gümrük yetkilileri Türk gemisindeki iki konteynerde bulunan 54 ton alçıtaşını laboratuvarda incelediklerinde bazı çuvallarda alçıtaşı değil, roket yapımının ana maddesi amonyum klorür bulunduğunu tespit ettiler.
“Türkiye, son yıllarda İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesine rağmen bir yandan da Hamas adı verilen terör örgütünü desteklemeye, bu örgüte bankalarından fon aktarmaya, Hamas liderleriyle toplantılar yapıp bunlara Türk pasaportları vermeye devam etmiştir.
“Gemide ele geçirilen madde göz ardı edilemez. Türkiye son yıllarda Hamas’ın önemli bir destekçisi olmuştur. Ankara’daki hükümet acaba bu 16 tonluk patlayıcı malzemesinin bir terorist grubuna gönderildiğinden haberdar mıydı? Bu hem İsrail hem ABD hem de Türkiye’nin NATO müttefiklerinin cevaplaması gereken çok zor bir soru. “
ABD KONGRESİ’NDEN TÜRKİYE’YE PROTESTO
ABD Kongresi’nden bir grup temsilci Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a bir mektup yazarak Türkiye’nin Hamas’a verdiği destek nedeniyle Ankara’nın ciddi biçimde uyarılmasını istediler. Voice of America’nın (VOA) haberine göre Kongre üyeleri mektupta Türkiye’den isteklerini şöyle sıraladılar:
- Hamas’ı resmen bir terör örgütü olarak ilan etmesi,
- Hamas’ın İstanbulk’daki ofisinin ve Türkiye’de faaliyet gösteren tüm bağlı kuruluşlarının kapatılması,
- Türkiye’deki tüm Hamas yetkililerinin Türk vatandaşlıklarının iptal edilmesi ve T.C. pasaportlarına el konulması,
- Hamas yetkililerinin Türkiye’den sınırdışı edilmesi ve ülkeye yeniden girişlerinin yasaklanması,
- Herhangi bir Türk bankasının Hamas’ın finansmanına karışıp karışmadığının araştırılması, bu tür bir soruşturmanın bulgularının ABD Dışişleri Bakanlığı’na rapor edilmesi ve bu tür finansmana karışan bankalara yaptırım uygulanması,
- Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediği saldırıda herhangi bir Türk yetkilinin yer alıp almadığının araştırılması ve bulgularının ABD Dışişleri Bakanlığı’na rapor edilmesi. “
RUSYA’NIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK
Bu arada Bloomberg News da bir son dakika haberi patlattı. Buna göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hamas ‘ın bir mücahit grubu olduğunu söylemesinin ardından Ankara İsrail’le enerji işbirliği planlarını askıya aldı. Haber şöyle:
“Türkiye’nin Doğu akdeniz’de İsrail’le ortak doğal gaz arama faaliyetleriyle Avrupa’ya gaz ihracatı için boru hattı planlarını askıya aldığı öne sürüldü. İkili görüşmelerde bulunmak için İsrail’e gitmesi planlanan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın programını iptal ettiği belirtildi.
“İsrail’in kanıtlanmış 750 milyar metreküp doğal gazı bulunuyor. 2022’de İsrail yaklaşık 22 milyar metreküp gaz üretti ve bunun 10 milyar metreküpünü Mısır ve Ürdün’e sattı. İsrail, Rusya’nın AB pazarında gücünü kaybetmesi sonrasında AB’ye gaz ihraç etmeyi önceliyor.”
Bu haberi okuduğumda ne mi aklıma geldi? Çok sevdiğimiz Rusya’ya doğal gaz pazarında yeni bir fırsatın sunulmuş olması. Hem de ne uğruna? Eli kanlı terör örgütü Hamas’a arka çıkıp İsrail’i şeytanlaştırmak için. Üstelik Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de İsrail’le doğalgaz işbirliğinden sağlayacağı çıkarın bu zihniyet tarafından baltalandığını düşündüğümde pes demekten kendimi alamadım doğrusu.
Tam Cumhuriyet’in 100. Yıldönümünün kutlandığı bugünlerde ülkenin açıkça darülharp ilan edilmesinin manzara-i umumiyesini arzımdır.
Yorum Yazın