Dünyanın en zengin insanı uzaya çıktı.
Geçtiğimiz günlerde, Uzay turizmi firması Virgin Galactic’in kurucusu, Britanyalı iş insanı Richard Branson uzaya çıktı.
Görüntüleri ilk gördüğümde;
Şimdi, birazdan, ha düstü düşecek ağzından takma dişi, dedim.
Ama olmadı!
Belki evrensel zenginlik kitabının anayasasında bu vardır.
Frenkler, “Gençlik bilseydi, ihtiyarlık yapabilseydi” derler.
Yani kendi ülkemizi göze aldım.
Atanamamış öğretmen.
Tazminat ücretini alamayan madenci.
Hatta ve hatta yıllarca emeğinin mükâfatı emekli maaşına zam için yürümeye çalışan emekliler… O koca Ankara’ya yürüyemediler… Yürütülmediler!
Doya doya kendi ülkesinde, tatil yapamayacak kadar bir gelire sahip olamayan ihtiyarlarımız mı, uzaya çıkacak?
Oysa bu ülkenin çocukları 1970’lerin başından beri Uzay Yolu, 80’lerde Star Wars hatta günümüzde “Uzay Çağı” diye büyüdü. Hormonlu büyümeye devam ediyor. Ve ellerinde yapay bir gerçeklik, işi şişirilmiş ama realitede mutlu etmeyen bir gelecek.
Her şeyin cep telefonlar üzerinden yaşatılmaya çalışıldığı bir çağda, bırakın uzaya gitmeyi insan bazen bir güvercin aracılığı ile birbirleri ile mektuplaşan aşkı hayal ediyor.
İnsanların birbirlerine mektup içinde duygularını aktardığı zamanlardan uzay çağına.
Gelecekte elbet bir gün gelecek ama yaşarken hakkı verilmemiş bir hayatın, uzayından ne olacak?
Kaldı ki bizim ülkemiz sürekli uzaya çıkıp çıkıp iniyor.
Salgının ilk başlarında sanki ortamı onlar yaratmış gibi bir algı ile +65’i, bir kez daha hayata küstüren bir akıl ile uzaya gitsek ne olur?
Allah muhafaza zor anda uzay mekiğinden ilk atılacaklar listesinde olacakları kesindir!..
Bir Sakıp Ağamız yok ki şöyle o sempatik tavrı ve şivesi ile gidip, gitmeyeceğini söylesin.
Bu ülkede uzaydan enfes görülen o denizleri de o ormanları da yok eden bir zenginlik hâkim.
Uzaya çıksalar o kelliğin üstünden herhangi bir yıldızı koparmayı bile düşünürler.
Britanyalı iş insanı Richard Branson, VSS Unity isimli aracıyla uzaya çıktı ve uzaya çıkan ilk milyarder unvanını aldı ama ardından da çok tartışma yaratacağı kesindir.
Çünkü uzay turizmi firması Virgin Galactic’in kurucusu olan Branson aynı zamanda zenginliğine yatırım yapmaktadır. Doymak bilmeyen zenginlere buyurun biraz da göklerde sefa sürelimin, anlatımıdır.
Peki, gerçekte uzay nerede başlar?
1969’dan beri hala uzaya çıkılmadığını düşünenler az değildir.
Biz kendi ülkemize dönersek;
“İstikbal göklerdedir;
Çünkü göklerini koruyamayan milletler yarınlarından asla emin olamazlar...
Her işte olduğu gibi havacılıkta da en yüksek seviyede, gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın.
Ey Türk Genci! Kısa Zamana gökte seni bekleyen yerini alacaksın…”
15 Mayıs 1925 - Türk Tayyare Cemiyeti'nin açılış töreninde yukarıdaki sözleri daha o zamanlar söylemiş derin bir ufka sahip bir ATA’ya sahip şanslı bir toplumuz…
Ya şimdi? Neresinden tutup da, neresinden uzay boşluğuna bakıyoruz?
Uzay kendi aklımızın, doğru eğitim ile şekillenmiş hali ile başlar; sanat ve akılcılık, bilim ile gelişir, serpilir. Sığ limanlardan, derin denizlere yüzmek elbette mümkün değildir.
Yıllarca Türk Hava Kurumu’nun Kurban Bayramlarında, kurban deri bağışları için yegâne kullandığı sözdü “İstikbal göklerdedir…”
Oysa istikbal o dehanın dediği gibi uzay çağı. Ama dünyanın en zenginlerinin kendi reklamları ve şişirilmiş egoları için de değil.
Gerçek uzay ve uzayın tüm mevcut yaratılmışları ile.
O yüzden, uzay çağı, uzay çağı!.. Tamam da biz daha yeryüzünde eşitliği, adaleti, sevgiyi, paylaşımı geçememişiz o köprü uzaya çıksa ne olur, çıkmasa ne?
Yorum Yazın