Wright kardeşleri tanımayan yoktur herhalde…
Bugün eğer uçakla seyahat edebiliyorsanız bunu Orville Wright ve Wilbur Wright’a borçlusunuz.
İki kardeş Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio eyaletinin altıncı büyük şehri olan Dayton’da Dünya’ya geldiler. Anneleri Susan Wright sade bir ev hanımı, babası Milton Wright ise entelektüel seviyede ve üniversite eğitimi almış bir kilise yöneticisiydi. Hayatlarını incelediğimiz iki kardeş eğitim hayatlarını parasızlıktan dolayı lise seviyesinde tamamlayabilmişler ancak hayat mücadelesinden ve hayallerinden asla geri durmamışlardır. Wilbur ve Orville kardeşler ilk olarak bir baskı makinesi icat ederek gazete çıkarırlar ama işler iyiye gitmez ve iflas ederler. Daha sonra zamanın popüler aracı olan Bisiklet işini tercih ederek kendilerince küçük bir atölye açıp bisiklet imalatına geçerler. Bu işte parayı bulan iki kardeş, akıllarındaki asıl tasarım fikri olan uçak icadının hem finansını hem de teknik çalışmalarını bisiklet işiyle sağlayabilmişlerdir. Hem de bisiklet imalatı yaptıkları atölyelerinde…
Alman mucit Otto Lilienthal, Kuşların uçuşu üzerine 1889 yılında kaleme aldığı mucitlere ilham veren ‘’Der Vogelflug als Grunԁlage ԁer Fliegekunst ‘’ Türkçesiyle Uçma Sanatının Temelleri: Kuş Uçuşu adlı kitabı Wright kardeşlerin de çalışmalarını temel aldığı kıymetli bir eserdir. Lilienthal’ın uçmak için hayatını feda etmesi Wright kardeşleri çok etkilemiştir. Wright kardeşler uçurtma testleriyle başladıkları süreçlerinin sonunda 12 beygir gücünde motor yapabilecek seviyeye ulaştılar. Flyer adını verdikleri uçaklarıyla 17 Aralık 1903 Tarihinde Kuzey Karolina’da ilk başarılı uçuşlarını gerçekleştirmiştir. 20. yüzyılda hava teknolojilerinde ki ilerlemelerin tümü, Amerikalı Kardeşlerin bu başarılı ilk uçuşlarına dayanıyor. İnsanlık onların yaptığı icat sayesinde 119 yıldır göklerde uçmaya devam ediyor. Dünyamıza katkı sağlayan Wright kardeşler fedakarlıklarıyla insanlık tarihine isimlerini yazdırdılar. Yunan mitolojisinde ilk uçuşu yapan İkarus’tan esinlenerek kaz tüyünden yapılan kanatlar ile 852 yılında dünün Endülüs’ü bugünün İspanya’sında ilk uçuş deneyimini gerçekleştiren Abbas İbn-i Firnas, Wright kardeşlerin başarısını görebilseydi acaba ne hissederdi?
Günümüzde ise artık insanlık uçağa binmeden uzaktan kumanda ederek insansız bir hava aracını uçurabilecek teknolojik ilerlemeye kavuştu. Öyle ki bu teknolojiyi hemen yanı başımızda bulmak çok mümkün, bir teknoloji marketine gidip Drone (pilotsuz hava aracı) alarak şarjı müsaade ettiği kadarıyla göklerde gezdirebilmek çok kolay. Biraz ileri gidip çoluk çocuğun eline oyuncak olmuş desek yalan söylemiş olmayız herhalde… Dünün uçurtma uçuran çocukları, bugün uzaktan kumanda ile mini hava aracını uçurabiliyorlar. Wright kardeşler bugünün çocuklarının uçurduğu hava araçlarını görseydi Vizontele filminde Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı ‘Deli Emin’ karakterinin söylediği gibi ‘’Şerefsizim benim aklıma gelmişti’’ der miydi?
Yaban ellerin Wright kardeşlerini anmışken bu toprağın mayasıyla yoğrulan Bayraktar kardeşlere ve onların Dünya’ya manşet olmuş başarılarına değinelim. Haluk, Selçuk ve Ahmet Bayraktar kardeşlerin belki de en büyük şansları idealist bir babanın evladı olmalarıydı. 1949 yılında Balıkçı Lütfi reisin Sarıyer – Garipçe’de dünyaya gelen Özdemir ismindeki oğlu başarılı eğitim hayatının neticesinde İTÜ Makine Mühendisliğini kazanmış eski Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın öğrencisi olmuş, mezuniyetinden sonra efsanevi hocaların hocası unvanıyla anılan Prof. Dr. İsmail Hakkı Öz’ün iki sene boyunca asistanlığı yapmıştı. Sonrasıyla Özdemir Bayraktar eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yönetim kurulu başkanı olduğu bir zamanlar Burdur Traktör Fabrikası Bur-Trak, Japon (IHI- SHIBAURA) İşbora markasıyla Türkiye’nin ilk çift çekişli traktörünün üretildiği fabrikanın genel müdür yardımcılığına getirilmiş kariyer hayatında Türkiye’nin kaderine yön veren ünlü isimlerle yolu kesişmiştir. 1986 yılında ise otomotiv sektörüne yedek parça sağlamak amacıyla Bayraktar Kardeşlerin kısaltılmışı olan Baykar Makina ve Sanayi Ticaret A.Ş.’yi kurmuştur. İHA – SİHA ve TİHA’ların fikir babası olan Özdemir Bayraktar dostlarının tarifiyle işinin delisi, vatansever ve zeki bir insandı. Ancak birçok insan ise onu anlayamamıştı. Projelerini ütopik olarak görenler, küçümseyenler ve gülenler olmuştu. Tabii yanıldıklarını zamanla başarılarını gördükçe başlarını eğerek anladılar. Ancak ‘’Bayraktar Ailesi’’ yollarından dönmeyerek, kınayanların kınamasına aldırmayarak projelerine delice sarıldılar. Hayatını, ideallerini ve hayallerini gerçekleştirmek için adayan Özdemir Bayraktar son yıllarda kalp rahatsızlığı ve akciğer kanseri tedavisi görmüş ancak kanseri yenemeyerek 72 yaşında 18 Ekim 2021 tarihinde Türk savunma sanayi teknolojileri alanında tarihe adını yazdıran 1 Marka ve 3 evlat bırakarak ahirete irtihal etmiştir.
Haluk, Selçuk ve en küçük kardeşleri Ahmet Bayraktar ise babalarıyla birlikte çıktıkları Milli Teknoloji yolunda çalışmalarına süreksiz olarak devam etmekteler. Bunun yakın zamandaki en büyük meyvesi ise Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı MİUS (Muharip İnsansız Uçuş Sistemi) olmuştur.
İlk İnsansız Savaş Uçağı; KIZILELMA
Kızıl Elma isminin tarihimizle özdeşleşen bir terim olduğunu hepimiz biliyoruz. Anlam olarak Türklerde ulaşılması arzu edilen en büyük hedef ve başarı olarak ifade edilmiştir. Her Türk’ün bir Kızılelması vardır. Alparslan’ın Kızılelması Diyar-ı Rum’u ele geçirmek, Fatih Sultan Mehmet Han’ın Kızılelması İstanbul’un fethi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Kızılelması müreffeh, uygar bir devlet kurmak olmuştur. Bayraktar Kardeşlerin Kızıl elması ise MİUS’tur. Selçuk Bayraktar 2010 yılında Baykar’da AR-GE Müdürüyken yıllar önce Kızıl elmasını şu sözlerle anlatmıştı; ‘’ Önümüzdeki 15-20 yılda savaş uçakları pilotsuz yönetilecek, bunun çalışmalarına başladık, önemli olan gövdenin değil, uçağın elektronik sisteminin ve yazılımının yapılabilmesidir. “F-16’ların gövdesi zaten ülkemizde üretiliyor. Önemli olan yazılımdır, elektronik sistemdir. Biz Türk mühendisleri bunu gerçekleştirebilecek düzeydeyiz. Yeter ki bir zamanlar ilk Türk uçağını yapan Vecihi Hürkuş, ilk uçak fabrikasını kuran Nuri Demirağ’a olduğu gibi önümüz kesilmesin. Bağımsız olabilmek ancak teknolojiyle oluyor günümüzde. Teknoloji bu ülkede Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemine artık girmelidir.” 2010 yılında bu sözlerle Kızıl elmasını anlatan Selçuk Bayraktar 2022 yılına geldiğimizde ise resmi twitter hesabından 12 Mart’ta ‘’Üretim hattına 3 buçuk yıl sonra daha büyük ve daha çevik bir balık girdi.’’ MİUS – İnsansız savaş uçağı: Bayraktar Kızılelma yolda geliyor, takipte kalın… yazıp ve görsellerini paylaşarak Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağının üretilmeye başlandığını ilan etti. Kamuoyunun malumudur ki; Türkiye 2013 yılında savunma sistemi ihtiyacını karşılamak için NATO müttefiki A.B.D’den Patriot füzesi satın almak için başvuruda bulundu. Ancak dönemin Barack Obama yönetimi bu talebe yanaşmadı. Türkiye’de Rusya’dan savunma ihtiyacını karşılamak amacıyla S-400 hava savunma füze sistemi satın almış A.B.D ise bu anlaşmaya karşı çıkmasıyla ikili ilişkilerimiz gerilmişti. Buna mukabil A.B.D’de Türkiye’nin içinde olduğu F-35 yeni nesil savaş uçağı projesinden ‘parasını ödememize rağmen’ bizi dışlamıştır. Türkiye, coğrafyasında gerçekleşen gelişmeler ve olası yaşanacak krizlere karşı mecburen bir savaş uçağı projesine ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’ye zamanında silahlı insansız hava aracı vermeyen ebedi dost ve müttefikimiz(!) Amerika Birleşik Devletleri savaş uçağı projesinden de Türkiye’yi dışlayarak aslında kendi göbeğinizi yine kendiniz kesin demiştir. Selçuk Bayraktar’ın tabiriyle de ‘’F-35 Projesinden dışlanmamız savunma sanayiinde başımıza gelmiş en iyi şey olabilir.’’ Böylelikle MİUS daha çok anlam kazanmıştır. Türkiye kendi uçağını, kendi uçağının kendi yazılımını, elektroniğini ve mühimmatını yapan bir ülke olması savunma sanayiinde Türkiye’yi çok ileri safhalara taşıyabilecektir. Kızıl elma bunun için daha önemli hale gelen bir proje olmuştur. Kızıl elmanın ilk test uçuşu 2023 yılında gerçekleşecek bizde hasretle bekliyoruz.
TC-G Anadolu, Kızılelma ve Doğu Akdeniz
Türkiye’nin en büyük savaş gemisi TC-G Anadolu’nun 2016 yılından itibaren başlayan üretimi tamamlanmış ilk teknik seferine 7 Mart 2022 tarihinde başlamıştır. Selçuk Bayraktar’ın TC-G Anadolu gemisine entegre olan kısa pistli gemilerde iniş ve kalkış yapabilecek Kızılelma insansız savaş uçağının üretimini duyurmasıyla Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin gücünü önemli ölçüde artıracağı kesin. Türkiye Mavi Vatan’ın korunması ve Doğu Akdeniz’de ki yeraltı kaynaklarının paylaşımı hususunda Türk Milletinin hakkını sonuna kadar savunmak zorundadır. Dost ve müttefiklerimiz Predatör, Patriot ve F-35 vermeyerek bizlerin savunmasını zayıflatmaya ve terörle mücadele de zaafa uğratmaya çalışıyor ise bilinmelidir ki Türkiye’nin kendi rotasını çizmesi ve kendi sorununu çözmesi bir devlet geleneğidir. Türkiye Kıbrıs’a müdahale kararını 1967 yılında vermiştir. Ancak çıkarma gemimizin olmaması müdahalenin riskli hale geleceği için vazgeçilerek dönemin Demirel hükümeti 100 adet çıkarma gemisi yapılması talimatını vermiş meşhur Gölcük tersanesi bu iş için kullanılmıştır. Avrupa’dan 15 bin paraşüt alınmış, 100 Helikopter ve 16 adet Nakliye uçağı tedarik edilmiştir. Türkiye, 1974 yılında barış harekâtını yaparak Kıbrıs adasını Enosis’ten ve Kıbrıs Türklerini Akritas planından bu devlet aklıyla kurtarmıştır. Pilotu olmayan yapay zekaya sahip savaş uçaklarının üretilmesi Türkiye’nin caydırıcı güç olmasının devamını sağlayacaktır. Asıl caydırıcı güç ise bana göre Türkiye’nin iyi yetiştirilmiş beyinleridir. Bayraktar Kardeşlere destek ve imkân verilirse daha güçlü projelerle karşımıza çıkacağı kesin. Çünkü yaptıkları yapacaklarının teminatı. Ancak Bayraktar ailesinin ‘’Damat’’ denilerek siyaset minderine çekilmesi yapılan işlerin küçültülmesi haksızlıktır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da ‘’Baba oğul Bayraktarları Erdoğan’dan önce desteklemiş biriyim. Selçuk Bayraktar’ın babası henüz hayattaydı o zamanlar. Eski Refah Partilidir. Fabrikaları İkitellide’ydi. Kendilerine haksızlık yapıldığını, engellendiklerini düşünüyorlardı. Gittim gezdim, kendilerini dinledim.’’ Diyerek Bayraktar ailesini siyasetten ayrı tutmuş, yapılan çalışmaları sahiplenmiştir. Son söz olarak 2006 yılında uluslararası bir toplantıda Necmettin ERBAKAN, toplantıya sunum için Selçuk Bayraktar’ı çağırmış ve projeleriyle ilgili İngilizce sunum yaptırmıştır. Erbakan salona dönerek İslam ülkelerinden gelen temsilcilere insansız hava araçlarıyla ilgili “Ağır sanayi trenini maalesef kaçırdık. Şimdi ülkelerinizde bu türden yüksek teknoloji projelerine destek vermelisiniz. ‘’ diyerek konunun önemini vurgulamıştır. Türkiye olarak ağır sanayi trenini kaçırdık ama teknoloji sayesinde gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatabiliriz. Dünya’nın geleceği teknolojinin avuçlarında görünüyor. Velhasıl-ı kelam; Wright kardeşlerin isimlerini Dünya tanıyor. Artık Bayraktar kardeşleri de öyle…
Yorum Yazın