Mustafa Tiğrek

Mustafa Tiğrek


Yine Jet yakıtı, yine jakuzi…

Yine Jet yakıtı, yine jakuzi…

Hem jet yakıtı hem jakuzi gündemdeki yerini koruyor.  Yeni bilgiler geldikçe bazı hususlar aydınlanıyor. Bazıları ise hepten kafa karıştırıyor.

Jakuzi meselesi mesela…netleşmiş görünüyor. Jet yakıtı meselesi halen karışık.

***

Aslında sadece jet yakıtı değil, Ticaret Bakanlığının açıkladığı listedeki tüm ürünler kafa karıştırıyor. Dikenli tel hariç.

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba 16 Nisan günü meclis kürsüsünden sert konuştu: “1 Ocak sabahında, İstanbul’da, sabah namazından sonra İsrail’i protesto eden büyük bir miting düzenlediniz, namaz kılarken İsrail’in uçaklarına mazot satmaya, benzin satmaya devam ettiniz. (…) “Kudüs kırmızı çizgimiz.” diyordunuz, Kudüs’e tel örgü gönderiyorsunuz…” dedi.

Dikenli teli, Cem Küçük izah etmişti. Biz sadece tel gönderiyormuşuz. Bizim gönderdiğimiz tellere diken takmak suretiyle dikenli tele dönüştüren İsrail imiş. Yani İsrail’in Müslümanlar giremesin diye Mescid-i Aksa’nın etrafını çevirdiği dikenli tellerin sadece tellerinden sorumluyuz. Tabii dikenlerini de ayrı bir ihracat kalemi olarak göndermemişsek.

Daha önce İletişim başkanlığı ve Ticaret bakanı da açıklamıştı. Dün, Veli Ağbaba’ya cevap vermek suretiyle AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin konuya tekrar girdi: “Sizin yaptığınız konuşmalarda ben görüyorum. Sizin yaptığınız konuşmalarda asla, asla İsrail’e itiraz etmiyorsunuz. Hiç İsrail, bak… (…) Sayın Ağbaba, bak… (…) İsrail’i kınamıyorsun bak, İsrail’i kınamıyorsun. (…) Asıl faili gizliyorsun, asıl… (…) Ya, niye İsrail'e seslenmiyorsun? Nerede bu İsrail ya, nerede? (…) Çocukları öldüren İsrail ama siz İsrail'e kızmak yerine, Amerika'ya kızmak yerine AK PARTİ'ye kızıyorsunuz. Asıl siz sahtekârlık yapıyorsunuz, asıl faili gizliyorsunuz.” diyerek gönül telimize dokunduktan sonra devam etti…

“Türkiye'ye gelmiş olan özel uçaklar buraya gelmiş, uluslararası hukuka göre bunun kalkıp geri gitmesi lazım...”

Yani daha önce Ticaret Bakanı ve İletişim Başkanlığı tarafından da açıklandığı gibi, Bakanlığı listesinde yer alan Uçak benzini ve jet yakıtı Türkiye’ye gelmiş sivil uçaklara, geri dönebilsinler diye, uluslararası hukuka göre verilmesi zorunlu yakıtmış.

O zaman akla şu soru geliyor; uluslararası hukuka göre gelen uçaklara verilmesi gereken yakıt, Ticaret Bakanlığının kararıyla niye yasaklanır? Neden kısıtlama listesinde yer alır?

Özlem Zengin devamla: “Bir defa Türkiye... Şunu biliyorsunuz değil mi? Buradan Filistin'e ne göndermek isterseniz isteyin, önce İsrail'e göndermeniz gerekiyor, İsrail'e göndermek değil, bakın, Filistin'e gönderdiğiniz her şeyi muhakkak surette İsrail gümrüğüyle göndermeniz gerekiyor.” dedi.

Yani İsrail’le yapılıyor gibi görünen ticaret meğerse Filistin’le mi yapılıyormuş? Böyleyse eğer, İsrail ile ticareti neden kısıtlıyoruz? Filistin’e yazık değil mi?

***

İsrail’e jet yakıtı satışının Baykar tarafından yapıldığı iddiasına Genel Müdür Haluk Bayraktar, bu çok kızdı. İmamoğlu'na seslenerek "Tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak" dedi.

Biri, benim İsrail savaş uçaklarına yakıt sattığımı iddia etse, satıp satmadığım önemli olmaksızın, ben de kızarım. Ama söz konusu yakıt, yolcu uçakları için ise tepkinin anlamı kalmıyor. Bayraktar niye kızdı, anlamadım.

***

6 nisan günü Ruşen Çakır ile söyleşi yapan Ekrem İmamoğlu’nun seçim direktörü Necati Özkan, AKP'den CHP'ye geçen Sancaktepe Belediyesi'ni ziyaretini anlatmıştı

Başkanlık katı 6000 metrekare; oda, oda, oda, oda… dinlenme odası, dinlenme odası… jakuzi, yemek odası, mutfak… 200 metrekarelik mutfak… 

Buna da AKP’li eski başkan Şeyma Döğücü çok kızmıştı: “İspatlamazsan senden aşağı insan yok.” demişti.

Gerçi sonrasında Necati Özkan   "Benim “jakuzi” diye tarif ettiğim kocaman banyo teşkilatı... Bir kelime üstünden tepineceğinize, bu akıl almaz israfı nasıl yapabildiğinizi söyleyin" diye söylediklerine açıklık getirmişti. Ama jakuzi hayatımıza girmişti bir kere.

Geçtiğimiz günlerde Sancaktepe belediyesi ziyaret eden İsmail Saymaz hem kamera eşliğinde bize binayı gezdirdi, hem de konuyu Sözcü’deki köşesinde yazdı.

Hakikaten jakuzi yokmuş.

Başkanlık katı, iki adet başkanlık makamı, lüks duşa kabinler, duşlu tuvaletli başkan yardımcısı odaları, mutfak, yemek salonları, şark köşesi… ne ararsan varmış ama, jakuzi yokmuş.

Hatta; şimdi AKP İstanbul Milletvekili olan önceki başkan İsmail Erdem, X platformu üzerinden, Ankara’dan seslendi: “Jakuzi var diyen Necati Özkan, kamerayla başkanlık mahremine giren İsmail Saymaz buldunuz mu JAKUZİ?”

“Başkanlık mahremi” nedir? Oraya girilmez mi? Girilse bile kamerayla mı girilmez? Orasını anlamadım ama haklıydı. Hakikaten Jakuzi yoktu.

***

Bilen bilir… Fıkra şöyle:

Adamın biri cuma günü ölmüş. Oğlu hocaya gitmiş sormuş:

Babam cuma günü öldü diğer tarafta nasıl karşılanır?

Hoca da sormuş: Babanın içkisi var mıydı?

Oğlu: Vardı ama cuma günü öldü.

Hoca: Yalan söyler miydi?

Oğlu: Söylerdi ama cuma günü öldü.

Hoca: Hırsızlık yapar mıydı?

Oğlu: Yapardı ama cuma günü öldü.

Hoca son kez: Namaz kılar mıydı?

Oğlu: Kılmazdı ama cuma günü öldü, demiş.

Sonra hoca biraz düşünüp demiş ki:

Bak oğlum, babanı cuma günü ellemezler ama cumartesi günü…

***

Jakuzi veya sivil uçaklara verilen yakıt için kimseyi ellemezler ama

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar