Dr. Nimet Elif Uluğ

Dr. Nimet Elif Uluğ


Z Kuşağı seçer ama asla seçilemez

Z Kuşağı seçer ama asla seçilemez

Siyasal pazarlama stratejisi olarak Siyasi Partiler ve Siyasi Adaylar süreç içinde değişen seçmen kuşağının davranış kalıplarını, bu kuşaklar arasında karşılaştırma yaparak farklı kuşakların seçim tercihlerini ve tepkilerini anlamak zorundalar. Çünkü bu analizler oy oranlarını arttırmada önemli bir etken olacak. Siyasete seçme ve seçilme hakkına sahip olacak yepyeni gençler geliyor demek istiyorum ama diyemiyorum. Çünkü yapılan araştırmalar sonucunda kişilik özellikleri, psikolojik yapıları incelenen Y ve Z kuşakları seçer ama özellikle Z Kuşağı seçilemez.Üstelik, Türkiye’de nüfusun %50’si Y ve Z kuşaklarından oluşuyor. Bunun %24 ise Z kuşağı. Seçer ama seçilemezler diyorum. İddialıyım çünkü yazımın devamını okuduğunuzda nedenini göreceksiniz. Hani şu çok konuşulan olası 2021 seçimi olsa Z kuşağının oy potansiyeli 9.1 milyon. Yapılmadı diyelim normal zamanında 2023’te yapılsa yılda 1 milyon 262 genç eklense, 11milyon 624 bin genç seçecek ve seçilecek. 

1980 sonrası doğan ve Y Kuşağı olarak adlandırılan grup az da olsa Avrupa Birliği ülkeleri siyasetinde kendilerini göstermeye başladı. Ama yönetimin tepesini işgal edenler 2. Dünya Savaşı sonrası 1945-65 yılları arasında doğan ve ‘baby boomers’ olarak adlandırılan kuşak. AB’de 16 başbakan bu kuşaktan; 11 başbakan ise 1965-80 arası doğan X kuşağı üyelerinden. Türkiye’de ise mevcut kabinenin %55’ini 1945-1965 doğumlular oluşturuyor.

Siyasi partiler oy kazanmak amacıyla bilinirliklerini artırmak isterler. Siyasetçilerin sıklıkla başvurdukları sıkılmadık el, girilmedik dükkan ya da ev bırakmayacağız anlayışı maalesef Z kuşağı için zerrece önem taşımıyor. Çünkü onlar çoğunlukla bilgisayar ya da bir ekran başında. İnsan içine çok karışmayı sevmiyorlar. Ekranalrına düşerseniz bir ihtimaliniz var, yoksa zor.

Siyasi görüşünü paylaşmamak adına Z Kuşağı çok dikkatli. Örneğin 2019’da TÜSES tarafından yapılan ‘Gençlerin Gözünden Dindar&Seküler Kutuplaşma konulu araştırmada, gençler dindar seküler eksenli kutuplaşmanın ve bu kutuplaşmanın yarattığı siyasal tercihlerin arkadaşlık ilişkilerini zedelememesi adına ‘siyaset konuşmaktan kaçınıyorlar.’ Burada hem dindar hem de seküler 18-29 yaş arası gençler arasında kutuplaşma siyasetinin nüfuz edemediği büyük bir alan var. Özellikle çocukluktan ya da okul arkadaşlığından gelen kadim dostlukları yaşam tarzı ve siyasi eğilimlere rağmen koruma eğilimleri oldukça güçlü.
 
Siyasi parti binaları, siyasi parti başkanları, üst düzey yöneticileri, takım elbiseli, ciddi ve Osmanlı Türkçesi ifadelerle konuşan siyasetçiler ve özellikle ama özellikle takım elbise bu kuşağa itici geliyor. Diyeceksiniz ki, amma da çok önemsedin Z Kuşağını bütün oyu da bu genç insanlar vermeyecek ya. Evet sadece onlar yok ama belirleyici olanlar onlar olacak çünkü siyasete son derece mesafeli bu kitleyi cezbedecek politikalar sunan bir siyasi parti yok gibi duruyor. Akıllı telefonlardan önceki dünyayı çok az hatırlayan ya da hiç hatırlamayan Z Kuşağı için anne ve babalarının çektikleri siyasal, sosyolojik sıkıntılar çok uzaklarda bir ülke. Tarihsel anlatımlar, çıkarımlar, geçmiş kuşakların çektikleri acılar, sıkıntılar, Türkiye’nin son 50 yılında başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi söylemleri pek de bir şey ifade etmiyor Y ve özellikle Z kuşaklarına. Ahh biz neler gördük, ne acılar çektik türevi serzenişler umurlarında bile olmuyor. 

Bütünleşik, ortak bir kültüre sahip Z Kuşağına dahil  insanlar; ırk üstünlüğüne, politikaya, siyaset ve dini inançlara mesafeli, insan hak ve hürriyetlerini baz alan, dünya vatandaşlığı dediğimiz evrensel bir kimliğe bürünmeyi amaç ediniyor.  Mesela, 68 kuşağı gibi saçsaça başbaşa sağlı sollu boğuşmalar beklemeyin derim. Sakin ve derdini biribirini boğmadan anlamaya ve anlatmaya meyilli. Esprilerle, videolarla, vloglarla, bloggerlar ve vloggerlarla dolu bir genç insanlar kuşağı. En fazla protesto etmeyi seviyorlar diyebiliriz. Ama Protesto Hakları kategorisinde İstanbul 110 ülke arasında 109. sırada. Dolayısıyla bu haliyle pek protesto yapası da kalmıyor gençlerin. 

Hani ‘evladım devamlı şu ekrana bakıyorsun ayır artık gözünü şundan!!’ diye uyardığımız gençlerimiz var ya onlar için bu uyarı son derce anlamsız çünkü hayatlarının her alanında teknoloji var ve ondan ayrı bir dünya düşünemiyorlar bu nedenle ikaz etmeniz onlar açısından pek bir anlam taşımıyor çünkü anlamsız!. Bunu bir bağımlılık olarak değil hayatın olması gereken unsurları olarak görüyorlar. Bu kuşak; oyunlarını, arkadaşlarıyla iletişimlerini, alışverişini bile internet ortamında gerçekleştiriyor. Z kuşağı, dijital devrim başta olmak üzere; Irak / Afganistan Savaşı, Asya’da meydana gelen tsunami felaketi, wikileaks olayı ve Arap Baharı başta olmak üzere, çok sayıda ve hızla ağlar oluşturan toplumsal hareketlere tanık olmuştur. Z kuşağının temsilcileri Facebook, Youtube ve Twitter gibi sosyal ağlar aracılığı iletişim kurmaktadırlar. Böylelikle Z kuşağı için sosyal ağlar, akıllı telefonlar gibi kanıksanmış bir teknoloji.

Yapılan araştırmalar doğrultusunda Z kuşağının genel özellikleri şu şekilde tespit edilmiş: daha erken yaşta eğitim görmeye başladıkları için  daha hızlı zihinsel gelişim gösteriyorlar;  önceki kuşaklara kıyasla bilgiyi daha çabuk yorumlayabiliyorlar; bireycilikleri diğer nesillere göre daha kuvvetli; yalnız yaşamayı tercih ediyorlar; hırslı ve materyalist düşüncelerle hareket ediyorlar; yenilik üretmekten haz duyuyorlar; güvenli fakat tatmini zor bir kuşaklar; kararsızlar; dışarıda fazla zaman geçirmiyorlar; sosyalleşme yollarının en belirgini sosyal medya; her şeyi çabuk istiyor ve anlık tüketiyorlar; diğer kuşaklara göre hızı daha çok seviyor ve daha hızlı yaşıyorlar; amaç odaklılar; kompleksli değildirler; daha az sadıklar; kendi istedikleri zaman ve belirledikleri koşullarda öğrenmek istiyorlar; üreticiliğe izin veren etkinliklerden hoşlanıyorlar; uzun dönemli hafızaları ezberleyerek değil; oyunlarla canlandırma, hikâyeleştirme ve hayallerle etkin hale geliyor. Yukarıda sayılmış olan nitelikelrin bir çoğu belli bir politik harekete katılma ve o yönde inançla çalışma bakımından politikanın bu kuşağın ilgi alanında yer alamayacağı bellidir. Z kuşağı bağımsızlık ve özgürlük alanlarının geniş olması taraftarı olarak otoriter yönetimi reddetmektedir. Bu yüzden Z kuşağı yönetimi için demokratik yönetim tarzı daha uygun görülmektedir.
 
Cesaretlendirilmek ve motive edilmeyi bekleyen bu kuşak için siyasi parti organizasyon şemalarında yüreklendirici koltuklar sunulmalıdır. Sunulmalı diyorum çünkü çoklukla itişip çekişmekten hoşlanmadıkları araştırmaların ortak sonucudur. Mevcut siyasal partilerde de önceki kuşaklardan gelen hırslı, inatçı ve orta yaşlı siyasetçilerin koltuklarını kaptırmayacakları kesin gözüyle görülebilir. 

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar