IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in enflasyon açıklamasında kullandığı "yerel halk" ifadesi ile yeni bir gündemimiz oldu.
Şimşek, "We just have to convince locals that inflation is going to fall" ifadelerini kullandı.
Türkçeye “Halkı enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor. (AA)” diye çevrilen bu ifadeler, tepkiyle karşılandı.
Bu tepkilere Maliye ve Hazine Bakanlığı çok kızdı.
Zaten herkes kızıyor.
***
Mesela, Necati Özkan, AKP'den CHP'ye geçen Sancaktepe Belediyesi'ni ziyaretini anlatırken 6000 metrekare başkanlık katı, makam odaları, dinlenme odaları, yemek odaların jakuzi, mutfak… gibi ifadelerini kullanmıştı. AKP’li eski başkan Şeyma Döğücü, jakuzi iddiasına çok kızmıştı.
Gerçi sonrasında Necati Özkan "Benim “jakuzi” diye tarif ettiğim kocaman banyo teşkilatı.” diye düzeltmişti ama, olsun, Şeyma Döğücü kızmıştı bir kere: “İspatlamazsan senden aşağı insan yok.” demişti.
İsrail’e jet yakıtı satışının Baykar tarafından yapıldığı iddiasına da Genel Müdür Haluk Bayraktar çok kızdı. Sosyal medya hesabından İmamoğlu'na seslenerek "Tasmalı köpeklerini saldırtmayı bırak." dedi.
Erdoğan, seçim sonuçlarına kızdı. “Biz bitti demeden bitmez!” dedi.
AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin, Meclis kürsüsünden İsrail’le yapılan ticareti eleştiren Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’ya kızdı:
“Sizin yaptığınız konuşmalarda ben görüyorum. Sizin yaptığınız konuşmalarda asla, asla İsrail’e itiraz etmiyorsunuz. Hiç İsrail, bak… (…) Sayın Ağbaba, bak… (…) İsrail’i kınamıyorsun bak, İsrail’i kınamıyorsun. (…) Asıl faili gizliyorsun, asıl… (…) Ya, niye İsrail'e seslenmiyorsun? Nerede bu İsrail ya, nerede? (…) Çocukları öldüren İsrail ama siz İsrail'e kızmak yerine, Amerika'ya kızmak yerine AK PARTİ'ye kızıyorsunuz. Asıl siz sahtekârlık yapıyorsunuz, asıl faili gizliyorsunuz.” dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, TBMM'de ziyaretine gelenlerle çektiği fotoğrafını "Biz bu milletin ta kendisiyiz" notuyla paylaştı. Kolundaki 552 bin liralık saat tepkilere neden olunca, Yenişehirlioğlu kızıp fotoğrafı sildi.
Sonra bir daha kızarak “Alın teriyle helal yoldan edindiğim saatimi takmaya devam edeceğim.” deyip fotoğrafı tekrar paylaştı.
***
Mehmet Şimşek’in sözlerine gösterilen tepkiler üzerine Maliye ve Hazine Bakanlığı bir açıklama yayınladı:
"Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek'in ABD temasları çerçevesinde bir panelde kullandığı ekonomi/finans terminolojisinde yer alan "locals" kelimesinin siyasi malzeme yapılmaya devam edilmesini hayretle izliyor ve bu açıklamayı zaruri görüyoruz.”
Açıklamanın “Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek'e atfedilen tuhaf ve akıl dışı söylemler kabul edilemez. Kasıtlı ve bilinçli bu ithamları da şiddetle kınıyoruz.” ifadeleriyle bitiyor olması, Bakanlığın çok kızdığını gösteriyordu.
ABD üniversitelerinden birindeki ekonomi profesörü arkadaşıma “ekonomi/finans terminoloji” bağlamında, “locals” kelimesini sordum. Şu cevabı aldım:
“Local, yerel demek. ‘Locally produced orange’ demek yerli portakal demek. Yanına ne olduğunu yazılmazsa, anlaşılmaz. Tek başına "locals” diye kullanılırsa "yerel halk" olur; içinde yatırımcılar da vardır tüketiciler de…”
Bu açıklama, BBC Türkçe’nin ifadeleriyle örtüşüyordu: “Şimşek, forumda İngilizce olarak "Yerel (halkı ya da yatırımcıları) enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor" ("We just have to convince locals that inflation is going to fall") ifadelerini kullandı.”
Lakin bu her iki açıklama, Maliye ve Ticaret Bakanlığının “ekonomi/finans terminolojisinde yer alan locals” açıklamasıyla ile örtüşmüyordu.
***
Ardından Bahçeli kızdı. Sözlerinden dolayı Şimşek’e; fesat, fitneci, bozguncu, hain, ara bozucu, nifakçı… anlamlarına sahip “müfsit” ifadesini kullandı.
Bahçeli, “Türk milletini ‘yerel halk’ ifadesiyle değersizleştirmeye hizmet eden müfsit zihniyetin, son günlerde maruz kaldığımız skandalların asal sorumlusu olduğunu hiç kimse inkâr edemeyecektir” dedi.
***
Mehmet Şimşek “locals” derken hakikaten yatırımcıları kastetmişse; ifadede yine eksiklik kalır.
Yalçın Karatepe, Birgün’de konuyla ilgili yazısında enflasyonun düşeceğine kimin ikna edilmesi gerektiğini açıklıyor.
“Ekonomi yönetimi enflasyona “güçlü iç talebin” yol açtığını düşünüyor ve bunu da sürekli olarak ifade ediyor. Uyguladıkları politikanın özünde de vatandaşın eline geçen ya da erişme imkânı olan para miktarını kısıtlama çabası yatıyor. Emekli aylıklarını işte bu yüzden artırmadılar.
(…) Aslında diyor ki, sizi yoksullaştırıyoruz ama bir sorun niye yoksullaştırıyoruz? Çünkü enflasyonun düşmesi için sizin yoksullaşmanız gerekir. Başka türlü bu mümkün olmayacak. O nedenle eğer enflasyonun düşmesini istiyorsanız asgari ücrete artış istemeyin, emekli aylıklarına artış istemeyin.
(…) Atanmayan öğrenmeler enflasyonun düşeceğine ikna olup atanma taleplerinden vazgeçsin diyorlar. Atanmayan öğretmenler işsiz kalmaya devam etmeye razı olsun ki enflasyon düşsün.”
Yani enflasyonun düşmesi için yoksulluğa rıza gösterilmesi isteniyor. Bunun için ikna edilmesi gereken ‘local’ler, yatırımcılar olmasa gerek.
***
Mehmet Şimşek, “Yerel halkı…” yerine “Türk milletini enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor.” deseymiş; hiç değilse Bahçeli kızmayacakmış.
Yorum Yazın