Onur Hareketi Lideri Yaşar Aydın: Kimlerin aday olacağını biliyorum! - Yaşar Aydın

Onur Hareketi Lideri Yaşar Aydın: Kimlerin aday olacağını biliyorum! - Yaşar Aydın

Hazırlayan: Gülru Çongar Gezen, 

Ana akım medyada hiç görmediğimiz, hakkında fazla bilgi bulunmayan ancak önemli bir takipçi kitlesi bulunan Onur Hareketi Lideri Yaşar Aydın Muhalif.’i ziyaret etti. Görüşmeyi kayıt altına aldık, bazen biz sorduk bazen o anlattı… Sözü evirip çevirmedi, cumhurbaşkanlığına imza ile aday olacağını, göreve gelirse mevcut sistemi devam ettireceğini, muhalefete inancı olmadığını, mülteci meselesine çözüm önerisini anlattı.  İşte o görüşmenin notları…

-Onur Hareketi Lideri Yaşar Aydın Kimdir? 
Y.A: 13 yaşından beri siyasetin içerisindeyim. Sağ görüşten geliyorum. Önemli  gençlik hareketlerinin başkanlıklarını yaptım.  Demokrat Parti’ye atamayla il başkanı kongreyle de genel başkan oldum. Korkut Özal’ın davetiyle Demokrat Partiye gittim. O zamanlar Tayyip Bey hapisteydi, tanımıyordum ama mağdur olduğu için sempati duyuyordum.  Korkut Bey’den onun hapisten çıkınca  Demokrat Parti genel başkanı olacağını duymuştum. Sonrasında Tayyip Bey’i, çevresini ve görüşlerini tanıdım. Tanıdıkça mesafe oluştu. Dünya görüşlerimiz farklıydı. Melih Gökçek, İlhan Kesici, Hasan Korkmaz gibi isimler genel başkanlık için ciddi mücadele verdiler ama kimsenin adını geçirmediği, ihtimal vermediği biri aldı kongreyi.  Biz kazandık ve ben Demokrat Parti genel başkanlığına geldim. 

-Onur Hareketi nedir?
Y.A: Bizim sorularımız şunlar;
1-    Bu ülkenin çocukları neden aç?
2-    Biz neden sürekli kavga ediyoruz?
3-    Biz neden son 300 yıldır ayaklarımız üzerine dikilemedik?
 Çünkü bizi idare edenler bizimle bağ kuramadılar. Bu halkı iyi anlayamadılar, kendi kafalarındaki şekle sokmaya çalıştılar.

“Bu ülkenin en büyük sıkıntısı anayasadır!”
Bir ülke inşa ediyorsun idari hukuku Fransa’dan alıyorsun,  ceza hukukunu faşistliği ile ünlü İtalyan diktatörden alıyorsun. Denizler hukuku Almanya’dan, medeni hukuk başka bir yerden. 
Bizim sistemimiz başından beri bölen, parçalayan, döven, cezalandıran, döveni de seyreden bir sistem. Ve hangi fikir gelirse gelsin bundan keyif almış. 


“4 tane Suriyeli geldi diye  10 yıldan beri devletin tüm resmi kurumlarında Arapça var!”
Bu ülkeyi Kürtler ve Türkler birlikte inşaa etmişler, bir kültür yaratmışlar. Ama devleti kuranlar kendi dillerini konuşamadılar. Dil bir insanın hayatla bağıdır. Yıllarca kendini ifade edememiş ve yıllarca devletin bölünmez bütünlüğü adı altında bu durum savunuldu. 4 tane Suriyeli geldi diye  10 yıldan beri devletin tüm resmi kurumlarında arapça var! Dil siyaset malzemesi oldu bu ülkede.

“Türkiye’de sistem insan onuru üzerinden yeniden kurgulanmalı”
Dünya  siyasette tıkandı. Yeni bir fikir ortaya çıkmadı. Bana göre Türkiye’de sistem insan onuru üzerinden yeniden kurgulanmalı. Anayasa sil baştan yazılmalı. “İnsan onuru” uğruna ölünecek tek dava. Hristiyan, Müslüman, zenci, beyaz arasında insan onuru konusunda hiçbir fark yok hepsi aynı kalitede, hepsi 24 ayar.
Biz bu bakışla kendimizi şekillendirebilseydik ne Kürtlerle, ne Alevilerle ne de ateistlerle hiçbir sorunumuz olmayacaktı. Bizim gibi olmayan herkesi onurlu bir yurttaş olarak görebilecektik. Bizde ise bürokrasi emir kipiyle konuşur. Vali makam aracıyla gelir altın varaklı makamına girer, o ilin en üst tabakasıyla tanışır görüşür sonra da çeker gider. Esnafı bilmez, sokağı bilmez, öğrenciyi bilmez fikir bile yürütemez. Bu yapıda hesap vermesi gerekenler hesap soruyor. Bunun değişmesi gerek değiştiremezsek eğer Tayyip Bey gider başkası gelir, ne fark eder?

-Onur hareketinin kendine yakın bulduğu bir parti var mı?
Y.A: Derdimiz kazanmak. 30 yıldan beri bugüne çalıştık biz. Doğru gördüğümüz kişilerin eylemini de fikirlerini de aldık. Dersimize çok iyi çalıştık. Son 12 yıldır gece gündüz yollardayım. Dinine, mezhebine bakmadan Her ilin ve her ilçenin en saygın insanlarına ulaştım. Benim derdim imza! Ben imza ile aday olacağım. Siyasi partilerin tamamına çok sert muhalifim. Tamamının bir olduğuna inanıyorum. 

“Siyasi partilerin tamamına çok sert muhalifim”
İktidarın başarısı kendi başarısı değil. Domates 30, benzin 22 TL. İnsanlar çaresizlikten intihar ediyor ama muhalefete gitmiyor! Neden? Bu sorunun muhalefette travma yaratması lazım. Çünkü vatandaş muhalefetten daha fazla korkuyor. Öbür tarafa biraz olsun güvense seneye seçim var ve her şey değişecek demesi gerek vatandaşın ama hayır güvenmiyor. 
Muhalefetin ortaya koyduğu sadece Güçlendirilmiş parlamenter sistem, ki ne olduğu tam olarak belli bile değil.
Ana Muhalefet partisi ve diğer ortaklarının Kürt meselesiyle, Alevilerle, Türkiye’nin genel meseleleriyle ilgili fikri yok. Muhafazakâr kesim için Temel Karamollaoğlu yanımızda ya, Kürt meselesi için Selahattin Demirtaş diyoruz ya, kurtarıyoruz bu işi tavrı hakim. Olur mu hiç öyle şey? Türkiye’yi yönetmeye adaysan fikirlerin olmalı!


“Gölgemize yumruk sallamaktan yorulduk”
Ama lakin fakat demeden eğilip bükülmeden konuşulması gerek. Biz gölgemize yumruk sallamaktan yorulduk, huzura ihtiyacımız var.  Bu millet feraset sahibi, milimetrik oy kullanıyorlar. Son seçimdeki büyükşehirlere bakın, Belediyeyi CHP’ye Meclisi karşı tarafa verdi. Demek ki korkuyor ve ikisine de güvenmiyor. 


“Dünyada hızlı karar verme devri başladı”
Pandemi yaşadık. İdarecilerin hızlı karar vermesinin önemini gördük. Ama bu denetlenmeyen bir yetki olmamalı. Şeffaf olmalı! İngiltere’de monarşi var ve kraliçe meclisi tatile gönderdi ama biz orda diktatörlük var demiyoruz. Demokrasi, insan hakları, adalet yok demiyoruz. O konular kati. Sistemin adı önemli değil, sistem şeffaf mı, denetlenebiliyor mu bunlar önemli. Bugünkü sistemde bunlar yok. 


“Bugüne kadar parlamenter sistemle yönetildik, iki yakamız bir araya gelmedi”
Ama hızlı karar alabilmenin önemini pandemide gördük. Havaalanını kapatmayı, uçuşları durdurmayı parlamentoda tartışmaya açmak hastalığın yayılmasına sebep olurdu. Sağlık, küresel terör tehdidi vb konularda Yöneticilerin gücü olmalı, dünya da bu noktaya gidiyor.  Bugüne kadar parlamenter sistemle yönetildik, iki yakamız bir araya gelmedi.

“Ben adayları biliyorum!”
Onur hareketi olarak bizim derdimiz 100 bin imza ile aday olmak. Medyadan uzak kaldık ama halka dokunduk. Ben adayları biliyorum. Tayyip Bey, Abdullah Gül ya da Haşim Kılıç, 3. Aday da ben olacağım. Başka bir ihtimal yok çünkü 100 bin imza almak buradan aya yürüyerek gitmek gibi. İnanıyorum ki, toplum mevcutların hepsine tokat atacak. Yeni sistem başkana her yetkiyi veriyor dolayısıyla Ben milletvekilliği devrinin kapandığını düşünüyorum. Kimse parlementoya bir şey sormuyor. Doğrusu yanlışı tartışılır ama şu anki sistem bu.

-Diplomanız var mı?
Hacettepe Eğitim Ölçme Değerlendirme mezunuyum. 

“Bu coğrafyada uyku ölümdür”
İktidarla yan yana gelmeme ihtimal yoktur. Mevcuta muhalifim. Deneme yanılma yoluyla ülkeyi yönettiler. Burası Avrupa değil Ortadoğu. Burada uyku ölümdür. Bakın tarihe, Ortadoğu’ya hakim olan dünyaya hakim olur. Ben 13 yaşındaydım ülkeyi yönetenler dış güçler diyorlardı geldim 50 yaşıma hala aynı söylemler. Yönetime her gelen ülkeyi babasının çiftliği olarak gördü. 
Beni kandırdılar ifadesi kullanılamaz. Biraz aklı başındaki kişi beni kandırdılar diyemez, utanır! Fetö meselesi, çözüm süreci, İran vs… sen kandırıldın biz yoksullaştık. 

-Mülteciler için bir çözümünüz var mı?
Y.A:Kastamonu’da Kastamonuluya iş yokken, orada binlerce mültecinin neden olduğunu biri bize açıklasın. Her biri 180 boyunda kuvvetli zinde 20-25 yaşındaki mülteciler neden bizim ülkemizde? Bizim çocuklarımız yumruk sallamayı, kavga etmeyi bilmez. Bizim çocuklarımız el bebek gül bebek büyütüldüler. Ama bu gelenler antrenmanlı. Bunlar Türkiye’deki tüm il ve ilçelerde varlar. Benim birinci önceliğim mültecileri geldikleri yere geri yollamak olacak. Çünkü bizim gençlerimiz per perişan. 1 bardak çay için kafeye oturamıyorlar. Bu kabul edilemez. Kendi vatandaşın açken başkasını doyuramazsın, bununla da övünemezsin. 

-Size en büyük destek nereden?
Y.A: Tüm Türkiye’de güçlüyüm ama Doğu ve Güneydoğu benim kalem. Bu ülke büyük acılar yaşadı ama Doğu ve Güneydoğu’da yaşananlar çok daha fazla. Bir ülke düşünün ki yöneticiler, hırsız memurunu, rüşvetçi, ahlaksız memurlarını işten atmak yerine oraya sürdü. Yakalanan ahlaksız adam sürüldüğü için daha da hırçınlaştı ve yaptığının 10 katını yapmaya devam etti sürüldüğü yerde. Oradaki vatandaş da devlet olarak karşısında bunları gördü. 
Dünyanın her yerinde o ülkeyi sırtlayan 10 binde- yüz binde 1’lik bir kesim vardır.  Soru soran, itiraz eden, dünyayı takip eden, projeleri olan  kesimdir. Tüm ülkenin geleceği, hayalleri bunların üzerine inşa edilir. Bu ülkenin idarecileri ne yaptı, bu nüfusu birbirine kırdırdı, paramparça etti. 
İlk 2 sene aynı sistemi kullanacağım, bu güç bize lazım”
İsim listemiz belli seçildiğimizde nereye kimleri getireceğimizi biliyoruz. Bürokraside görev alabilecek 50 bin kişilik listemiz hazır. Nasip olursa geldiğimiz hafta değişime gideceğiz. Değişim olmayacaksa gelmemizin ne anlamı var.  İlk 2 sene aynı sistemi kullanacağım. Çünkü bu güç bize lazım. Ama sonrasında şeffaf ve denetlenebilir bir hale gelmesini sağlayacağız. Bir kişide bu kadar sonsuz ve kontrolsüz yetki olmamalı. Adı Başkanlık sistemi olur ama bu kadar yetkili değil. Hesap verecek, denetlenecek ve şeffaf bir sistem gerekli. Ben gelirsem parlamenter sisteme dönüş olmaz. Kuvvetler ayrılığına uygun bir başkanlık sistemi planlıyorum. Ben ne istediğimi çok net söyleyebiliyorum muhalefet partisinde olmayan şey işte bu. Bizim mücadelemiz sonuç her ne olursa olsun sürecek. 

Yaşar Aydın kimdir?
1972 doğumlu. Sağ görüşten gelen Yaşar Aydın 13 yaşından beri siyasetin içerisinde. Birçok gençlik kolunda görev almasının ardından 1993 yılında kurulan Onur Hareketi’nin şu anki  lideri olan Aydın 2004-2005 yıllarında Demokrat Parti Genel Başkanlığını yaptı.  
Annesi Hakkari, Babası Gümüşhane doğumlu. 3 çocuk babası olan Yaşar Aydın’ın üniversite diploması eğitimi ise  Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Ölçme Değerlendirme bölümünden.  Özel ilgi alanlarını Tarih ve coğrafya olarak tanımlayan Aydın ayrıca şiir okumayı ve dinlemeyi seviyor. 
 

 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar