Muhalif Röportaj / Nursun Erel
Aklımızdaki “Bodrum sorularını”, Kent Konseyi Üyesi ve pek çok önemli restorasyonda imzası bulunan kıdemli arkeolog Ayşe Temiz’e yönelttik, işte yanıtları:
Soru: Tarihi Myndos’un 1. Derecede SİT alanı olmaktan çıkarılması 3. Dereceye düşürülmesi sizce hangi amacı güdüyor?
TEMİZ: Myndos Antik Kentindeki yerleşim prehistorik çağa kadar gider, özellikle MÖ 2 binlerde bölgenin önemli kenti haline gelmiştir, Roma çağının çok zengin ve ekonomisi düzgün kentiydi. Yıllardır yapılan arkeolojik kazılarda bölgede tapınak gibi bir çok tarihi yapı tespit edilmişken, özenle korunması gerektiği için 1. Derecede sit alanı yapılan kentin derecesinin düşürülmesi yapılaşma aracından başka neye hizmet edebilir? Kamuoyu takdir etsin.
Soru: İki üyenin şerh koyduğu bir karar varken, Myndos’un yapılaşmaya açılması mümkün mü?
TEMİZ: 1. Derece arkeolojik alanlar kesinlikle korunması gerekli yerleridir. Bu yerlerin tamamında, bilim kurulları tarafından yalnızca bilimsel kazı yapıltırılabilir, başka bir şey değil. Şimdi sondaj yapacaklarmış, sondaj, niteliği belli olmayan toprakta yapılan kazıdır. Oysa Myndos MÖ 3 bin seneden beri kesintisiz devam eden bir kenttir. Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun aldığı kararla Myndos Antik Kenti’nin SİT alanı derecesi 1. dereceden 3. dereceye düşürüldü, karara 2 üye katılmıyor şerh koyuyor, Profesör evet diyor…Şimdi devlet görevlendirmiş, müze burada sondaj kazısı yapıyor, bu kazı sonucunda bulduklarını bildirecekler, kurul belki bunlar taşınsın diyecek. Oysa 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6. Maddesi’nde, korunması gerekli olan taşınmaz kültür varlıklarının sayımı ve tanımı yapılmış olup Myndos Antik Kenti de kanunun bu maddesi kapsamına girmektedir. Aynı kanunun ilgili maddelerine göre, arkeolojik sit alanlarına yönelik bu tip yapılması istenen müdahaleler yasalar gereği ve bilimsel değerlendirmeler açısından çok sakıncalıdır.
Soru: Cevat Şakir eğer sağ olsa kim bilir bu uygulamalara ne derdi?
TEMİZ: Cevap Şakir muhakkak ki büyük bir romancı, harika bir ressam, şair, edebiyatçı… Sonuçta sanatın her koluyla ilgili, zaten müstesna bir aileden çıkmış… Ama beni ilgilendiren en önemli özelliği mesleğimden olsa gerek, “medeniyetin batı Anadolu’dan çıktığını” haykırmış oluşudur. Batı bunun karşısında hiçbir şey söyleyemez. Cevat Şakir zaten Oxford’da okuyor, orada bütün vaktini kütüphanelerde geçiriyor, batı kültürünü de alıyor ama batının merkeziyetçi düşünce tarzından Bodrum’a sürgün gelip Ege ve Akdeniz’i görünce gerçeği anlıyor. Medeniyetin buradan çıktığını… Oysa batı medeniyeti hep Yunan’dan başlatır. Cevat Şakir bu yüzden “6. Kıta Akdeniz’dir” demiştir.
Soru: Peki ama Bodrum’da sizin de imzanızı taşıyan şehir planından bunca yıl sonra geriye ne kaldı?
TEMİZ: Bodrum Türkiye’deki ilk pilot bölgedir şehir planı yerleşim bakımından. Bunun altında 3 imza var biri de bana aittir, sonra Doğan Kuban’ın da aralarında yer aldığı, 29 Profesör irdeleyip kabul etti…Bodrum’un özel mimarisi vardır, 3 bin senelik Mausolos (*) devrinde nasılsa oradan kaynaklıdır. Evler iki katlı ve düz damlıdır. Çünkü kiremit alacak para yok... Pencereler ufaktır, ısıtma ve soğutma için gereklidir…Antik Yunan Mimarisinin klasik döneminde de camlar kapılar ufaktır. Aslında altın orandır eski Bodrum mimarisi. Yaşanmış bin yılların sonunda bu özellikler benimsenmiştir. Evler beyazdır, güneş ışığını yansıtsın diye, pencere kapı kenarlarına çivit mavi boya sürülür, akrebi böceği yok eder. Bu tarz hala köylerde kullanılır, boşuna değildir yani.
Soru: Ama daha Bodrum’a girişte tokat gibi çarpan o koyu renk, çok katlı dev otellere ne demeli? Bu plana bakmak akıllarına gelmemiş mi?
TEMİZ: Maalesef her gelen Bodrum tarihini ve yapılacakları kendi gelişiyle başlatıyor. Hiç geriye dönüp bakmak yok. Plan icat etmesinler, bizim imzalarımızı taşıyan o eski planı çıkarsınlar bir baksınlar. Orada tabelaların genişliği, kaldırım taşlarının ölçüsü bile vardır. Elektrik direkleri 7 metreyi geçmez çünkü evler iki katlıdır… Yani sonuçta ne yazık ki, Bodrum’da çok bozulma var ama tutabildiğimiz kadarını tutmaya çalışıyoruz…
Soru: Tartışma konusu diğer bir bina da Yahşi plajının tam ortasına kondurulmuş İslami Külliye, bütün karşı çıkmalara rağmen… Siz ne düşünüyorsunuz?
TEMİZ: Bu bina mimari yapısı itibarıyla tam bir ucubedir. Bodrum gibi özel mimari gelenekleri olan bir yarımadada böyle bir yapılaşma bu kadar yüksek ve böylesine kütle halinde olmamalıdır. Ayrıca o kadar büyük bir külliyeye orada ihtiyaç yok. Hele plajın kenarında hiç olmaz. Tamam, cami de ihtiyaçtır, ama belli bir ahali yoğunluğu oluşunca git başka yerde yap. 2 bin kişilik sergi salonu plajda ne işe yarayacak? Herhalde Moskova Senfoni orkestrası konser vermeyecek…
Soru: Camilere yerleştiren hoparlörler, baz istasyonları da ayrı bir sorun?
TEMİZ: Eski eserler arasında çok güzel camiler var Süleymaniye, Ayasofya örneklerinde olduğu gibi, hatta ta Fatih devrinden kalan camiler var, eski eser niteliğiyle korunması gerekli yapılardır hepsi. Eski eserlere, kanun gereği en ufak bir şey çakamazsın, yasaktır, o güzelim yüzyıllar öncesinden kalan camilere hoparlör takılamaz, görüntüyü bozar ama yapıyorlar. Bütün bu karşı çıkmalarımıza rağmen rağmen pek çok eski esere lazerle yazı yazılıyor, reklam panosu gibi kullanıyorlar.
Soru: Kalenin restorasyonu da çok tartışılmıştı, şimdi durum nedir?
TEMİZ: 2016 senesinde bir duyduk ki Kale için restorasyon projesi çiziliyor ve bizlerden gizli tutuluyor. Muğla Kültür Müdürüne dilekçe yazdık, “planı görmek istiyoruz” diye, “gizlidir göremezsiniz” cevabı geldi. Kendi imkanlarımızla planı elde ettik, ilk gelen planda baktık, ortasında bin metrekarelik camdan bina yer alıyor, Kale’deki batıkları alıp orada sergileyeceklermiş. Eğer yapılsa Kale duvarını yükseklik olarak geçecekti. “Kale’deki batıklar yerinden oynatılamaz” diye dayattık, bir uluslararası çalıştay düzenledik, dünyadan da pek çok uzman geldi. “1. Derece sit alanı olan bir yerde nasıl böyle bir plan yapıyorsunuz?” Eleştirileri yoğunlaşınca, Bakanlık iptal etti projeyi… Yeniden bir plan hazırlandı… Şimdi çalışmalar titizlikle yürütülüyor. Kale’nin 15. Yüzyıldaki harcının analizi yapıldı. Hidrolik kireçmiş, aynen o kullanılıyor. Bodrum Kent Konseyi de yeni projeyi uygun buluyor… Yani Kale’nin restorasyonuna evet dedik. 500 senelik bir Kale, en az 500 sene daha ayakta kalmalıdır, bu yüzden onarılması gerekir. Ağaç kesimine de gerekli hallerde evet diyoruz, çünkü bakıyorsunuz bir ağacın kökleri yıllar içinde Kale’nin duvarını büyük ölçüde yıkılma noktasına getirmiş, eh o zaman ağaç feda ediliyor.