Uğur Dündar ile Yılmaz Özdil'i birbirine düşüren adam Muhalif'e konuştu - Ekim Alptekin

Uğur Dündar ile Yılmaz Özdil'i birbirine düşüren adam Muhalif'e konuştu - Ekim Alptekin

RÖPORTAJ: NURSUN EREL

Türk iş adamlarının ABD’deki davaları ülkeyi de sarsmaya devam ediyor, son örneklerden biri de iki dost gazeteciyi karşı karşıya getiren iş adamı Ekim Alptekin’in davası oldu. Gezi olayları sırasında kurulan Artı 1 Televizyonunun gizli sahibinin Alptekin olduğu, yayınlar yoluyla Bora Jet şirketine komplo düzenlendiği iddiası Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil’i adeta birbirlerine “düşman” etti. “Amerikan hazinesini dolandırma, kara para aklama” suçlamalarıyla ABD’nin peşine düştüğü, Avusturya’da gözaltına alınan iş adamı Sezgin Baran Korkmaz (SBK) ile ilişkileri nedeniyle ABD’deki iddianamede adının geçtiği öne sürülen Ekim Alptekin’le ilgili tek iddia bu da değil. FETÖ’yü gizlice kaçırıp Türkiye’ye getirmek için 10 milyon doların gözden çıkarıldığı iddiası CIA’nın eski başkanı James Woolsey tarafından dillendirilmişti. Savcılar, FETÖ’ye karşı lobi faaliyetler için Alptekin’in Amerikalı istihbaratçılardan oluşan gruba 530 bin dolar para ödediği, ancak arkasında Türk Devleti varken bu paranın kaynağını gizlediği, bir tür ajanlık olarak kabul edilen bu faaliyet için ABD’de kayıtlı olmak gerekirken bunu yapmadığı gerekçeleriyle, Alptekin’e 35 yıl hapis istiyor.
Bir televizyon dizisi kıvamında cereyan eden bu olaylarla ilgili olarak Alptekin’le “zoom” üzerinden konuştuk, sorularımızı şöyle yanıtladı: 

DÜNDAR, ÖZDİL KAPIŞMASI

-ABD’de Sezgin Baran Korkmaz ve sizinle ilgili davaların iddianamesinde ve Bora Jet davasının dilekçesinde adınızın geçtiği, oysa bir dönem yayın yapan Artı 1 TV’nin gizli sahibi olduğunuz, o sırada yayınlara etki ederek Bora Jet’in değerini düşürdüğünüz iddiaları var. Bu iddialar endirekt olarak Uğur Dündar’ın o dönemde Artı 1 TV’de oluşu nedeniyle onu da etkiledi. Gizli sahibi miydiniz Artı 1’in?

ALPTEKİN: O kadar mı gizliymiş bu durum, demek benden de gizlenmiş haberim yok. Daha önce de bu dedikodular oldu. Duman varsa yangın vardır mantığını anlıyorum da, burada duman da yok.
Neye dayanarak söylüyorlar? Kanalın sahibi Altan Ertürk, o da -Ekim Beyle alakası yok- dedi. Uğur Dündar da -ben tanımıyorum- diyor. Benim tutmadığım bir taahhüdüm mü olmuş? Buradaki iddia nereden kaynaklanıyor? -Yüzünü hiç görmedik- diyen de var -sürekli gelip giderdi- diyen de var, hangisi doğru? -Artı 1’e git- deseniz bulamam… Uğur Dündar’ı anlıyorum çünkü kimse iftiraya uğramak istemez.

-Ayşenur Aslan da Gezi sırasında yayınları beğenmediğiniz için haber merkezine eliniz cebinizde gidip, -bu yayın tarzı değişmeli- dediğinizi duymuş, bunu dile getirdi?

ALPTEKİN: Kesinlikle doğru değil, elim cebimde gitmişim öyle mi? Kime ne demişim? Var mı beni oralarda gören? Bu kadar da iftira olamaz, hangi ara gitmişim? TV sahibiyseniz oranın genel yayın müdürü ile işleri görüşmek, sürekli toplantılar yapmak gerekmez mi? Bunların hiç birisi yok sadece miş, miş.

-TV sahibi olmak zaten suç değil ama SBK’nın ucuza kapatması amacıyla, Bora Jet hisselerinin düşürülmesi için, TV yayınlarını yönlendirerek özel çaba gösterdi diyorlar sizin için?

ALPTEKİN: Yalçın Beyin (Bora Jet’in kurucu sahibi) kafasını karıştırmak için yapılan şeyler bunlar, Yalçın Bey de farkında. Tam tersine Yalçın Beyin haksız suçlandığını söyledim, pek çok kişiye -yanlış yapıyorsunuz- dedim.

-Ama Bora Jet’le ilgili ABD’de açtığı davada şikâyet dilekçesinde sizin adınız da vardı?

ALPTEKİN: Evet bu doğru, o da bu söylenenlere ilk başta inandı, bana sorulmadan danışılmadan yazıldı dilekçe. -Böylece FETÖ’nün ekmeğine yağ sürdünüz- dedim, sonra avukatları benden özür diledi. 

-Şikâyet dilekçesinde adınızın geçmesi haksızlık olmuş- dediler, o durum düzeltildi.
-Türkiye’de koskoca şirketin ucuza kapatılması sürecinde yaşananları nasıl değerlendirdiniz peki?

ALPTEKİN: Bora Jet anlaşmasını hiç okumadım ama Türk medyasında Yalçın Beyin haksızlığa uğradığını düşünüyorum, ülkemizde yargı makamlarının da yanlış değerlendirdiğini düşünüyor aklanacağını bekliyorum…


SBK İLE DOSTLUK ORTAKLIK


-SBK ile ilgili ilginç bir süreç yaşanıyor, sizin eski dostluğunuz, ortaklığınız var, neler düşündünüz bu süreç hakkında?

ALPTEKİN: Kapsamlı dostluğumuz yok. TAİK (Türk Amerikan İşadamları Konseyi) üyesi olurken tanıdım, bütün programlarımıza ana sponsor oldu, değişik konferanslarda görüştük. Bu kadar. Şimdi suçlama altındayken, “yok yok ben onu tanımıyorum” demiyorum, sadece eski hukukumuz yok.

-Hala TAİK Başkanı olsaydınız, ABD’de iş yapan bir Türk işadamına yapılan bu suçlamaları nasıl karşılardınız?

ALPTEKİN: Artık TAİK üyesi değil.

-İstifa mı etti, atıldı mı?

ALPTEKİN: Üye olmadığını biliyorum. Başkan olsaydım, üzüntüyle karşılardım Türkiye’nin algısı açısından üzücü bir olay tabii ki. Ama biz sorumlu değiliz, bu paranın kaynağını bilmek zorunda değiliz, resmi makamlarda bu kişilerle ilgili sorun yoksa aidatını da ödüyorsa kabul ederiz. ABD’den yasal sermaye geliyor, Türkiye’de iflas durumundaki şirketler satın alınıp kurtarılıyorsa bunu alkışlamak gerekirdi. 17-25 Aralık’tan sonra Türkiye’nin yatırım çekme imkânı düştü, böyle ortamda tabii ki ABD sermayesine -hayır- diyecek halimiz yoktu. Elbette yatırıma ihtiyacımız vardı. Bu paranın kaynağının şüpheli olduğunu sonradan öğrendik. ABD savcısının iddiası olarak öğrendik. Türkiye’deki deki eski hayali ihracat gibi bir şey herhalde. Bunu ABD hazine ajanları değil de biz mi tespit etseydik?

-Ama SBK ABD’de yaptığı konuşmalarda -benim ABD’ye gelmemde Ekim Beyin büyük katkıları oldu, ona çok şey borçluyum- diyor? 

ALPTEKİN: Ama -Kingston Kardeşleri tanıştırdı- demiyor. Ne Leo Dermen’le, ne Kingston kardeşlerle ben tanıştırdım. Biz onları SBK’nın ABD’deki ortakları olarak görüyorduk. BM’deki konferansta -Ekim Abiye teşekkür borcum var- gibi laflar etti. TAIK başkanısınız, bir TAIK üyesi sizi övüyor, -ben sizden şüphelendim, beni övmeyin- mi diyecektim? 
Benim hakkımda trafik suçu dahil, 2016’daki darbe sonrasına kadar, FETÖ çetesinin gerçek yüzünü göstermek için ABD’de Flynn örgütünü tuttuğum güne kadar, tek bir iddia yok. Ne zaman Hocaefendi’lerine dokunduk, ABD toplumunu bile nasıl dolandırdıkları anlatmaya kalktık, o gün bugündür basında iki yakam bir araya gelmiyor.

-SBK ile işim yok diyorsunuz ama sahibi olduğu MEGA Varlık’ta yönetim kurulu üyesiydiniz dolayısıyla ABD’deki iddianamede MEGA Varlık geçtiğine göre sizin adınız da geçmiyor mu?

ALPTEKİN:  -TAIK’teki görevim nedeniyle, fahri olmak şartıyla üyeliği kabul edebilirim ama huzur hakkı istemem- dedim, yazılı olarak da bunu bildirdim 6 ay içinde sadece 3 toplantıya girdim onun dışında alakam olmadı. Bora Jet veya Kervansaray gibi tartışmalı konularda hiçbir karar önümüze gelmedi. Esasen Price Waters gibi çok itibarlı kurumlar tarafından denetleniyorduk. BDDK’nın da denetlediği bir şirket söz konusuydu. Ama üye olma kararım doğru muydu? Belki değildi, oradaki isimlere güvenerek bu adamların yaptığı yatırımların büyüklüğüne güvenerek kabul ettim. Orada attığım imzaların arkasındayım.

-Neden ayrıldınız?

ALPTEKİN: Mesai yapmadım zaten 3 kere toplantıya gittim. Huzur hakkı ödemek istediler yazılı olarak feragat ettiğimi bildirdim, bir kuruş almadım. Benim adım o iddianamede yok.

ALPTEKİN’e ABD’DE 35 YIL İSTENİYOR

-Esas konuya gelirsek, ABD’de savcılar, kurduğunuz lobi şirketinin faaliyeti sırasında FBI’a yalan söylediğiniz, kayıt dışı çalışıldığı gerekçeleriyle 35 yıl ceza almanızı istiyor?

ALPTEKİN: Gıyapta yargılama usulü yok. Ben oraya gitmediğim sürece süreç başlamıyor. Bu süreç son derece siyasi bir ortamda çıktı 17 Aralık’ta, duyurdular. İlk duruşma 15 Temmuz’da duyuruldu, iddianamede bir imam, bir yazar, bir eğitim gönüllüsü aracılığı ile Fethullah Gülen mağdur portresine oturtuluyor. Yani, Türkiye Cumhuriyeti’ni -haydut devlet- gibi gösterme eğilimi var. Yabancı ajan kayıt zorunluluğu benim sorunum değil ben ülkemi savunurum ama kanun diyor ki, -eğer ABD’de senin adına bu faaliyeti bir lobi yürütecekse ve sen dolaylı ya da dolaysız hükümeti temsil ediyorsan, o zaman kaydolmanız lazım-.

-Yani siz orada kurduğunuz, FETÖ karşıtı faaliyet yürütecek lobi şirketi için kaydolmadınız?

ALPTEKİN: Sorumluluk benim değil, bana kumpas kurmak istediler ama kuramadılar. Benim lobi şirketini kurduğum eski Amerikan ordusu istihbarat başkanı Flynn ve ortaklarının Türk Devletini gizlice temsil ettiğini ileri sürdüler. Yani biz Amerikan kanunlarını ihlal etmek içkin komplo kurmuş ama devletin arkamızda oluşunu gizli tutmuşuz. 

-Ama devlet arkanızda yok mu? O iddianamede sizin yazılı bir mesajınız var, -Ankara’da yetkililerle görüştüm hem para meselesinde hem diğer konularda arkanızdayız dediler- şeklinde?

ALPTEKİN: Bu doğru, ama bize -yazışmalarınızı iletin- dediler biz kendimiz bunları gönderdik. Gönüllü ifade vermişim, yeminli ifade vermedim. Bana şunu sordular, -gizlice Türk hükümeti adına çalışıyor musunuz? Hayır- dedim. Bu parayı hükümetten mi aldınız? Hayır. Dört yalan dedikleri bunlar. 

-Ama sizinle ilgili haberler New York Times gibi, Pulitzer ödüllü filan birçok gazetede çıkıyor? Yani size kin mi tutmuş bu koskoca gazeteler?

ALPTEKİN: Sizi çok iyi anlıyorum, umarım sizin başınıza bunlar gelmez. Çünkü çok itibarlı gazeteler. Yani güvendiğiniz dağlara kar yağıyor. Ama esas hedef ben değilim. Trump ekibi ile medya arasında bir çatışma vardı. New Times, Trump karışı politika izliyordu, bu ortamda nefret ettikleri kişi, Trump’ın sağ kolu dediğimiz güvenlik danışmanı Mike Flynn idi ve onu utandırmak için her atış serbestti. Ayrıca Tayyip Erdoğan’dan nefret ediyorlardı. Onlar üzerinden beni kumpasa getirmek istediler. Ben ne yapmışım? 2016 ya kadar bir trafik cezam bile yokken, hakkımda tek bir şikâyet yokken bunlar yaşanıyor. Ben 43 yaşımda bir gün uyanıp -artık suç işleyeceğim- mi dedim? Yani seri katile 30 yıldan az ceza verilirken ben 35 yılla yargılanacak ne yapmış olabilirim?

-Ama birlikte iş yaptığınız kişiler davadan sıyrıldılar. Siz tek kaldınız öyle değil mi?

ALPTEKİN: Yanlış bilinenler var. 3 kişi yargılanıyordu davada. Mesela Flynn üzerinde öyle bir baskı kurdular ki adama, oğlu da o şirkette çalışıyor, yeni torunu oldu. Düşünün üç yıldızlı bir korgenerali baskı altına alıyorlar, hapisle tehdit ediyorlar, -oğlunuzu da yargılayacağız- deniliyor. Bunlar Washington Post gibi gazetelerde yazıldı. Benim uydurduğum şeyler değil. ABD’de. İşler böyle işliyor. Bunlar Türkiye’de olsa, insan hakları örgütleri ayağa kalkar. 
Ortaklardan Bijan suçlamaları kabul etmedi, Flynn ise oğluyla tehdit edildiği için Türkiye ile ilgili yalan söylediğini kabul etti. Aslında -Türk Hükümetinin gizli operasyonunu biz yönettik- demesini istediler. -Siz beni zorladınız, ben bunu hiç söylemedim- dedi. 

-Peki siz ABD’ye giderseniz tutuklanıp yargılanacaksınız ama gidip kendinizi temize çıkarmak istemez misiniz?

ALPTEKİN: Tabii ki böyle bir niyetim var. Bijan davasının sonucunu bekliyorum. Bu olayın artık çözülmesini istiyorum. Ömür boyu kaçak yaşamak istemiyorum. Pandemi mahkeme sürecini geciktirdi.

FETHULLAH GÜLEN’İ KAÇIRMA OLAYI

-Bu süreçte sizinle ilgili en ilginç nokta. Eski CIA Başkanı Woolsey’in kayda geçen sözleri. Fethullah Gülen’i gizlice Türkiye’ye kaçırmak için 10 milyon dolarlık bir para ödenmesi meselesi… Bir CIA Başkanının böyle bir senaryo üretmek için deli olması gerekmez mi? Sizin düzenlediğiniz bir toplantıda, iki bakan, Mevlüt Çavuşoğlu ve eski damat Berat Albayrak’la sizin ekip ve Woolsey buluşuyor ve bu konu ele alınıyor?

ALPTEKİN: Bir tanışma toplantısıydı, benim, Bijan ve Flynn’in de dahil olduğu Türk grubuyla. Woolsey de var, ilk kez buluşuldu. Bu Fetullah Gülen grubu nedir? Nasıl insanlardır? İade edilmesi gerekir, bunlar konuşuldu ama asla -kaçırılması gerekir- filan diye bir şey gündeme gelmedi. Toplantıya katılan herkes bunu inkâr etti. Woolsey dışında. Bu toplantı Eylül’de gerçekleşti, tuttu 7 ay sonra çıktı, üstelik savcılığa değil, Wall Street Journal ve CNN’e e röportaj verdi. Böyle bir iddiayı ortaya attı. Bunu ilk okuduğumda, o kadar fantastik geldi ki -şaka yapıyor- dedim. O yaşta, o mevkilerde bulunmuş bir adam 70 yaşında durup durup Ekim Alptekin aleyhinde mi yalan söyleyecek?Nasıl olabilir? Ya şantaj ya para karşılığı ya tehditle olur. Bir taşla 3 kuş vuruyor da olabilirsiniz. Bu adam sora Trump’a da düşman oldu. Bir bakıyorsunuz böyle bir yalan atıyor… SBK ile de ilişkisi var, hatta FETÖ’den para almış bile olabilir… 

-Olmayan bir şeyi uydurdu mu yani?

ALPTEKİN: Bir kere bakanlar Amerikalı korumaları ile gelmiş oraya. Diyelim ki FETÖ’yü kaçırma gibi bir plan konuşulacak biz çocuk muyuz? İki bakan var Çavuşoğlu, Albayrak, eski askeri istihbarat başkanı Flynn ve CIA’nın eski başkanı Woolsey var. Şimdi böyle bir ortamda biz illegal bir şeyi konuşacaksak, Woolsey bu işe dahil değilse onun önünde konuşulur mu bu? Siz illegal bir şey konuşacaksınız, komplo yapacaksınız. CIA önünde kendinizi deşifre ediyorsunuz. Hele Amerikan gizli servisi bizim bakanları korurken niye bunu yapıyoruz? Hepimizin yanında telefonları var.  Hayatın doğal akışına aykırı değil mi? Velev ki hepsi doğru diyelim. Ben yalan söylüyorum, çok kötü bir adamım, diyelim, kendisi eski CIA başkanı, dünyanın en etkili istihbarat örgütünün başında bulunmuşsunuz. Bulunduğunuz toplantıda illegal bir kaçırma planı konuşuluyor, ne yaparsınız? Polise, yargıya gitmez misiniz? Yanınızda bir adamın kaçırılması konuşuluyor. Anneannem bile olsa o toplantıda kalkar polis imdat, 155’i arardı. Nasıl oldu da biz 7 ay boyunca ABD’ye gittik geldik, ailemizle orada kaldık aylarca. Adam kaçırmaya teşebbüs niye yok bu iddianamede? Bunu da ekleselerdi o zaman?

-Siz doğal hayatın akışına aykırı diyorsunuz bu olaylar için ama, hükümetten filan destek almadan, cebinizden 500 küsur bin dolar harcayıp FETÖ imajı için ABD’de çalışmanız da hayatın doğal akışına aykırı değil mi Gülen karşıtı lobi faaliyeti olarak?

ALPTEKİN: Bu örgütle ben 2004 den beri didişme halindeydim, bu örgütün 40 yıldır Türk insanın kanını emdiğini düşünüyorum. Türkiye’nin başına gelmiş geçmiş en kötü olaydır. Uğur Mumcu’nun İran değil bunlar tarafından öldürüldüğü, Hrant Dink’i yok ettikleri bile düşünülebilir. Gezi olayının çığırından çıkmasına da bunlar sebep oldu bence. Elimde Türk bayrağı ile dolaşmam ama o bayrak benim içen önemlidir ben bir vatanseverim. Budur söyleyeceğim. 

FERRARİ YERİNE FETÖ KARŞITLIĞINA PARA HARCADIM

-Bu iş için param var diyorsunuz? 

ALPTEKİN: Rezil haberler yaptırıldı hakkımda, Ekim Alptekin tatil yaptığı Yunan Adasına uçakla künefe getirtti diye, buna inanıyorlar, Ekim Alptekin’in vatan millet için, çocuklarının geleceği için bu yapıyla mücadele için yarım milyon harcayabileceğine inanmıyorlar öyle mi? Ferrari gibi arabaların en çok satıldığı ülke Türkiye mesela. İşadamları özel Ferrariler satın alıyor, harcadıkları para 500 bini bırakın, 1 milyon doların üzerinde ben nede harcamayayım?

-Yani kendinizi meşhur “Ferrari’sini satan adam” gibi mi görüyorsunuz?  

ALPTEKİN: Benim 6 milyon dolarlık teknem vardı, milyonlarca dolarlık uçağım vardı, bunları herkes biliyor, ama yarım milyon dolar FETÖ olayı için harcamayacak mıyım vatan millet için?
Ben başka şirketler de tuttum, para harcıyorum başıma bir şey gelmediği sürece FETÖ ile mücadelemi sürdüreceğim.

SBK’NIN TAHSİLLİSİ 

-Sizin için -SBK’nın tahsillisi- de denildi?

ALPTEKİN: Çok ayıp ne diyebilirim? Evet ben tahsiliyim. Kimseye bir kötülüğüm olmadı. Karıncayı incitmem. Her sabah -aileme ülkeme nasıl bir katkım olur?- diye düşünen insanım.

-SBK nın başına gelen olay sizi de etkiledi mi? -Benim de basıma gelir- diye?

ALPTEKİN: SBK işini anlamıyorum ben onun yerinde olsam Amerikan hazinesini dolandırmak gibi, Avusturya’da ne işim var? Ben bir Yunan adasına tatile gideyim şimdi, yarım saatte uçağa koyarlar ABD’ye götürürler.

-Ama SBK için de iade istediler zaten?

ALPTEKİN: Bu filmi izliyoruz ama siz eğer ABD otoritesinden kaçıyorsanız, benimki gibi FETÖ karşıtı lobicilik değil, yarım milyar dolarlık hazineyi dolandırma… Bana bu çok mantıklı gelmiyor bakalım filmin sonunda neler olacak?

-Tahsilliyim dediniz de, Sezgin ortaokul mezunu, bunu küçük görmüyorum ama bir kişinin Kars’ın Digor ilçesinden çıkıp ABD’de bu kadar işlere imza atması size nasıl görünüyor? Başarı mı?

ALPTEKİN: Başarı değil kesinlikle. O şekilde kazanılan paranın bir kıymeti de yok.10 yatın, 100 uçağın olsun ama sonun iyi gelmiyor işte. 

-Bizim kuruluşlarımızın çelişkisine ne demeli? Masak raporlarının iki kez değişmesi, SBK’nın mal varlığına bir el konulup bir kaldırılması, yurtdışına çıkarılması…

ALPTEKİN: MASAK’a doğru sorular sorulmadı, kurnazlık yapıldı. Asıl rapor üçüncüsü olacak. Hala vatan milletini seven devlet memurları var…

-Size -ne iş yapıyorsun?- diye soranlara kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

ALPTEKİN: Aktivist girişimci derim. Soros’a sorsanız ne iş yapıyor diye? Ona benzer bir tarz. Çünkü ben toplum sorularıyla, siyasetle yakından ilgiliyim. Sadece MEGA Varlık’a varlığa girmemeliydim. Bugünkü aklım olsa girmezdim. Hata yapmışım ama iyi şeyler de yapmışım. ABD’de bir sürü FETÖ’cünün deşifre olmasını sağladık 634’ünü görevden aldırdık, bu yüzden uğraşıyorlar benle. Hocaefendi’lerine dokunduk diye.

 EŞİM BENİ ALNIMDAN VURUR

-Eşiniz, çocuklarınız ne diyor bu işlere?

ALPTEKİN: Eşim Nigar Azeri asıllı, şimdi ben ona desem ki, -Hollanda’ya geliyorum gizlice bulaşalım, hayatım ABD’yle anlaşacağım çünkü burada yalnız kaldım, bana sahip çıkmadılar, Türkiye’yi satmak karşılığında 1 milyar dolarımız, 50 metrelik teknemiz olacak, nasılsa bu hükümet de devrilir yenisi gelir. CHP’nin prensi olarak geri dönerim- desem, oradaki polisten silahı alır beni alnımdan vurur. Ne yazık ki halkımız SBK gibilerine inanıyor, seviyor, biz yokuz. Öyle bir duruma düşmüşüm ki beni savunanlar sadece aşırı milliyetçiler. Uber şoförleri filan beni çok sever. Ben bu muyum? Savcıya göre ben Amerika’nın en büyük istihbarat örgütünün başındaki ismini, başkanın istihbarat danışmanını devşirmiş oluyorum. Düşünün bunu savcı söylüyor. O zaman savcı ya doğruyu söylemiyor ya ben masumum, ülkemde itibarlı bir iş adamıyım, o zaman milli kahraman olmam lazım. İkisi de olamıyorum.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar