İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7838 %-0.03
37,3710 %0.18
105.020,22 %2.999
3.203,52 1,04
Ara
Muhalif. YAŞAM Tuğçe Özcan yeni yazılarıyla artık Muhalif'te...

Tuğçe Özcan yeni yazılarıyla artık Muhalif'te...

Makaleleri, blog yazıları, seyahat videoları ve sosyal medya paylaşımları merakla takip edilen Tuğçe Özcan artık yeni yazılarıyla muhalif.com.tr de..

Okunma Süresi: 3 dk

Yeni şeylerin enerjisini severim.

Yeni fikirlerin, yeni bir kitabın, eve giren yeni bir fincanın bile yaydığı frekansa bayılırım. Aslında boğa burçları sabitliği sever ve yenilikçi hareketlerden hoşlanmaz. Bunu iliklerime kadar yaşamış biri olarak kendimi yıllar içinde hep yeninin yaydığı güzel enerjiye ve hayal dünyama katacağı ilhamlarla motive edip yeni olanı sevmeyi öğrendim.

Eskiden eskiye olan tutkum daha büyüktü.

Daha iyiyi, güzeli değil sadece benim olanı ister ve ömür boyu onunla bir arpa boyu yol alma pahasına körü körüne bağlanırdım. Mesela 16 yaşında kullandığım bir cep telefonum vardı, kocaman anteni olan bir Ericson. Üzerindeki kapağına pırıltılı oje sürüp kendimce kimsede olmayan ihtişamlı bir hava vermiştim. Işıl ışıl olmuştu. Sonra bir gün annem daha teknolojik, daha küçük ve daha yeni olan bir telefonla eve gelip bana sürpriz yaptı.

O büyük koca antenli telefondan, minik şık teknoloji harikasına geçemedim. Çünkü büyük telefonla anılarım vardı. Seyahatlere çıkmışlığım, flörtüme o telefondan mesaj atmışlığım, geceleri yastığımın altına koyup uyumuşluğum vardı. (Ve evet o zamanlar telefonların yaydığı radyasyondan korkmazdık)

Yaklaşık 10 gün süren ısınma turlarının ardından sırf annem üzülmesin diye istemeye istemeye eski telefonumu bırakıp, yenisine geçtim ama uzun bir süre telefonumla aramda soğuk rüzgârlar esmeye devam etti.

Küçükken böyleydik hepimiz. Mantıksız, hassas ama duygulu.

Büyüyünce daha akılcı, mantıklı ama hayatı hızlı yaşayan bireyler olduğumuz için duygularımızı dinlemeye çok fırsatımız olmadı. Kendi iç sesimizi duymaya duymaya, kendi kendimize sağır olduk.

Büyürken kendime yeni olanı sevdirmeyi öğrettim ben. Çünkü onda bir enerji,  sende daha önceden olmayan bir pırıltı vardı. O pırıltıyı görebildiğin ve hayatına katabildiğin anda, işte zincir kırılmaya ve bir şeyler değişmeye başlıyordu.

Uzun ve yorucu bir sene geçirdim.

Güzel şeyler olmadı dersem hayatıma haksızlık etmiş olurum. Ama üzerimden bir pandemi, bir doğum, bir kemik kırığı, uykusuz geceler, tonlarca ev işi ve toplumsal olayların yarattığı çeşitli anksiyeteler geçti.

Sporsuz ve Botoks’suz kaldım

Eğer 30’lu yaşlarında ve kozmetik sektörünün nimetlerinden haberdar olan kadın bir okur değilseniz, muhtemelen buna empati yapabilme şansınız yok, ama sorun değil. Çünkü köşemi okudukça, bu da size yeni enerjisi ile hayatınıza dahil olacak düşüncelerden biri olacak.

Ben Tuğçe Özcan. Bu da yeni yuvamdaki yeni yazım...

Dünya gündemi yeni bir sarsıcı gelişmeden uzak durup bize biraz rahat verebilirse ben de daha önce yazdığım gazetedeki gibi seyahat, yemek, iyi yaşam, spiritüel, güzellik ve estetik alanında en güncel olanı burada yazmayı planlıyorum.

Yorum ve düşüncelerinizi mail atabilir, siz de bu Yeni Enerjinin bir parçası olabilirsiniz.

Yeni maceralarda görüşmek üzere...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *