Muhalif'teki yazılarıyla da tanınan AB İlişkileri ve Gümrük Birliği Uzmanı Dr. Can Baydarol, Habertürk TV canlı yayınına konuk oldu.
Baydarol, Schengen vizesinde ret sayısının artışına dair konuştu.
Kendisine "Son dönemde ret oranları arttı. Çok fazla şikayet oluştu. Ret oranı geçmişte nasıldı, şimdi ne oldu?" sorusu yöneltildi.
Can Baydarol'un programda yaptığı konuşma şöyle:
"Ret oranı geçmişte yüzde 2-3 seviyesindeydi, şimdi yüzde 10’ları geçmiş vaziyette neredeyse. Bu retlerin çeşitli gerekçeleri var. Yani ben de bazen tahkik etmeye çalışıyorum. Büyükelçilikler ve konsolosluklarla konuşmaya çalışıyoruz. Basit bahanelerin arkasına sığındıklarını görüyoruz. Örneğin Covid yüzünden 5 çalışanımızın 4’ü hastalandı. 1 kişi bu kadar yetişebiliyor gibi açıklamalar geliyor.
Avrupa'ya gelebilmek için Türk vatandaşı oluyorlar
Ama genelde anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’deki ekonomik koşullara dayandırıyorlar işi, ve bu ekonomik koşullarda Avrupa’ya gelmek isteyen çok sayıda mülteci bahanesi var. Bir de Türkiye’nin özellikle sığınmacılara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı vermesini de ön plana çıkarıyorlar. Dedikleri bu insanların Avrupa’ya gelebilmek için Türk vatandaşlığı aldığı yönünde.
Tabi bu hiçbir şekilde yapılan uygulamaları haklı çıkarmaz. Sonuçta Avrupa’ya gitmek isteyen vatandaşlar sadece turizm amaçlı gitmiyorlar. Eğitim için giden gençler de var. Örneğin benim oğlum bunda 3-4 sene önce Almanya’da bir Erasmus projesine katılacaktı. Eşim, ben ve oğluma üç bilet aldık. Oğlum bizden 15 gün sonra oraya gidebildi. Biz de bir turistik seyahat yapmış olduk.
Bugüne baktığımızda fuara katılacak iş adamları oluyor. İnsanların malları orada, fakat kendileri mallarını temsil edemiyorlar. Bu aslında bir yerden sonra da içinde bulunduğumuz gümrük birliğine aykırı bir durum teşkil ediyor. Ticarete teknik engel dediğimiz bir olguyla karşı karşıya bırakıyorlar.
Tedarik zinciri kırılmaları
Bir diğer önemli şey pandemi dönemi olsun ve Rusya – Ukrayna savaşı olsun Avrupa’da ciddi tedarik zinciri kırılmalarına yol açmaya başladı. Bu tedarik zincirinin kırılmaması için de doğu ile batı arasındaki mal akışkanlığının sürekliliği lazım. Bu malları taşıyan tır şoförlerine vize vermeyince kendi ekonominize aykırı şekilde tedarik zincirinde bozulmalara yol açıyorsunuz. Ret alıyorsunuz, reddin nedenini kimse bilmiyor. Bilmediği gibi vize için yatırdığı parası da geri iade edilmiyor. Bu da bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki vatandaşlarının Avrupa’nın Türkiye’deki konsolosluklarını finanse etmesi anlamına geliyor.
Bunlar da Sayın Çavuşoğlu’nun dediği gibi kasıt var mıdır, yok mudur bilmiyorum ama çok da inandırıcı ve kabul edilebilir uygulamalar değil."