İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8102 %0
37,4505 %0.34
104.985,34 %2.801
3.180,10 0,30
Ara
Muhalif. GEÇMİŞİN GÖLGESİ İnsanlık tarihinin karanlık yüzü: "İnsanat Bahçeleri"

İnsanlık tarihinin karanlık yüzü: "İnsanat Bahçeleri"

İnsanat bahçeleri; 1958’e dek Avrupa’nın aşağılayıcı, ırkçılığın tavan yaptığı uygulamalarından biriydi. Avrupa’da ve Amerika’da dünyanın her yerinden getirilen Afrikalılar, Aborjinler, Kızılderililer, Tatarlar, Pigmeler, kambur insanlar ve çeşitli topluluklara üye olan insanlar ‘İnsanat Bahçesi’ adı verilen yerlerde sergilenmiştir.

Okunma Süresi: 3 dk

İnsanat bahçeleri bazı insanlar kafeslere konularak, bazıları yöresel kıyafetleriyle, ancak çoğu zaman çıplak olarak sergileniyorlardı.

1870’li yıllardan itibaren oldukça popüler olan insanat bahçeleri, yüz binlerce insanı ağırlıyordu. Örneğin; ilk kez 1889’da Paris Dünya Fuarı’nda yapılmış ve fuar, 18 milyon insan tarafından ziyaret edilmişti. Burada 400 Aborjin ve Afrikalı kafesler içinde ziyaretçilere gösterilmişti. 

1931 yılında, yine Paris Dünya Fuarı’nda bir insanat bahçesi hazırlanmış ve bu fuarı, tam 31 milyon kişi ziyaret etmişti.

Ota Benga

İnsanat bahçelerinde sık sık adı geçen ve özellikle görülmek istenen, hatta ekstra para ödenen iki isim vardı. Bir tanesi Bronx Hayvanat Bahçesi’ndeki ‘İnsan Sergisi’nde hayvanlarla bir arada tutulan, maymunlar ile oynamaya ve orangutanlarla dövüşmeye zorlanan Ota Benga’ydı. 

Ota Benga, Kongolu Mbuti pigmesiydi. Bir gün avdan evine döndüğünde, eşinin ve çocuklarının kabilesi ile birlikte öldürüldüğünü gördü. Daha sonra, market alışverişi yapar gibi dolaşan insanlar Ota Benga’yı alıp Amerika’ya götürdüler ve tutsak ettiler.

Ota Benga arkadaş canlısıydı, ama en fazla dişleri sivri olduğu için dikkat çekiyordu.

İnsanat bahçelerindeki kafeslerin önüne asılan tabelalarda içerideki kişilerin yaşı, boyu, kilosu, ve nereli oldukları yazıyordu. Bu bilgilere ek olarak, ne kadar süre boyunca sergilenecekleri de yazıyordu.

Ota Benga’yı görmeye gelen insan sayısı rekorlar kırarken, insan hakları savunucularının eylemleri ve bu konuyu sürekli söz konusu etmeleri sonucunda, Ota Benga serbest kaldı. Daha sonra İngilizce öğrendi ve fabrikada işe başladı. Fakat her ne kadar serbest kalmış olsa da, yaşadıklarını zihninden silemedi ve 1916 yılında kendini kalbinden vurarak intihar etti.

Saartjie Baartman

Bir diğer çok konuşulan ve ziyaret edilen insan ise, iri ve geniş kalçaları yüzünden çıplak şekilde Londra ve Fransa’da sergilenen, Güney Afrika’nın Nama insanlarından Saartjie Baartman’dı.

Saartjie Baartman, geniş kalçaları ve cinsel organı nedeni ile şehvetin sembolü olan ‘Venüs’e (Afrodit) benzetiliyordu. Bu yüzden Avrupa’da ‘Hottentont Venüsü’ adı ile tanınıyordu.

Baartman, insanat bahçelerinde sergilenmesinin yanı sıra ırkçı önyargıların ve cinsel fantezilerin ön plana konulduğu tiyatro oyunlarına ve karikatürlere de konu oluyordu.

1810 ile 1814 yılları arasında Londra’da müze ve sirklerde sergilenen Baartman, 1814 yılında Paris’te yaşayan bir vahşi hayvan bakıcısına satılmış ve yine sergilenmeye devam edilmiştir. 

Baartman’ın ayrıca para karşılığında beyaz erkeklere pazarlandığı da bilinmektedir.

Saartjie Baartman, 1815 yılında, henüz 26 yaşındayken hayatını kaybetmiştir.

Ölümünden bir gün sonra beyni ve cinsel organı bir zoolog tarafından çıkarılarak, vücudunun geri kalanı ise doldurularak sergilenmiştir.

Bedeninin kendi topraklarına gömülmesi için cesedinin iadesi defalarca talep edilmiş olsa da, bir sonuç alınamamıştır. Ancak Nelson Mandela’nın Güney Afrika başkanı olmasından sonra süreç yeniden başlatılmış ve ülkesinde kadınlar günü olan 9 Ağustos 2002 tarihinde doğduğu topraklara gömülmüştür.

Maximo ve Bartola

Maximo ve Bartola da unutulmaması gereken iki mikrosefali hastası kardeşlerdir. Anneleri tarafından hastalıklarını iyileştirmek amacı ile ABD’ye götürülüp bir tüccara satılmaları sonucunda insanat bahçelerinde çıplak halde sergilenmişlerdir.

İnsanat bahçeleri, kapitalizmin en karanlık yüzlerinden biridir. Oradaki insanlar, birilerinin ekonomik çıkarı uğruna kullanılmışladır. Almanya’daki insanat bahçeleri, ancak 1940’lı yıllarda kapatılmıştır. Belçika’da bulunan son insanat bahçesi ise, 1958 yılında kapılarını kapatmıştır.

Biçimi ve yöneldiği ‘şey’ değişse de, ırkçılık ve türcülük hala yaşanmaktadır. 

Bugün çok sayıda hak savunucusu hayvanat bahçelerinin kapanması ve hayvan satışının yasaklanması için eylemde bulunmaktadır. Bugün insanlık tarihinin en büyük utançlarından biri olan insanat bahçeleri için hissettiklerimizi, gelecek nesiller hayvanat bahçeleri için hissedeceklerdir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *