İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GEÇMİŞİN GÖLGESİ Osmanlı'da cellatlar kanlı kılıçlarını burada yıkıyordu

Osmanlı'da cellatlar kanlı kılıçlarını burada yıkıyordu

Topkapı Sarayı'nda bulunan cellat çeşmesi, ismini cellatların idam sonrası kanlı kılıç veya baltalarını yıkadığı çeşme olmasından almaktadır.

Devlete ihanet edenlerin başının kesildiği, hainlerin cezasının verildiği yermiş bu çeşme. İnfaz kararları sarayın birinci avlusunda gerçekleşirmiş. Kesilen kafalar çeşmenin sağ ve salondaki taşlarda ibret olması için teşhir edilirmiş. Cellatlar, kendilerine verilen görevi yerine getirirken kullandıkları aletleri bu çeşmede yıkarlarmış.

İdam edilecek kişinin konumu, makamı çok önemliymiş. Çünkü hanedan mensuplarının kanları kutsal sayılır, yere akıtılmaması gerekirmiş. Boğmak, asmak gibi farklı infaz yöntemleri de varmış. İşlenen suç ve idam edilen kişinin pozisyonu infaz şeklini belirliyormuş. 

Cellatlar, padişahın emriyle dilsiz ve sağır olan kişilerden seçiliyordu. Bunun sebebi cellatların idam ettikleri şahsın son çığlıklarını duymasını engellemek ve yaptığı işten olumsuz yönde etkilenmesini önlemekti. Cellatlar maske takarak yüzlerini saklamaya çalışırlarmış.

Diğer bir konu ise; cellatların mezar taşı bulunmazdı. Sarayın da kadrolu çalışanlarıydı. Gümüşsuyu Mezarlığı'ndan Pierre Loti tepesine doğru çıkarken görülebilecek bu mezarların Osmanlı cellatlarına ait olduğu iddia edilmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda cellatların kimliği gizli tutulurdu. Cellatların mezarlarında öldükten sonra ailelerinin dışlanmaması için isimlerinin yazılmadığı düşünülmektedir. Yaklaşık 1.90cm boyunda olan bu taşlar zamanla toprak altında kaldığı için günümüzde daha kısa gözükmektedir. Bu mezarların eskiden karaya boyandığı da aktarılmaktadır.

Dikdörtgen prizma biçiminde olan bu taşların bazılarının tepesinde sadaka taşlarını andıran oyuklar bulunmaktadır. Gelen geçenin bu oyuklara para bıraktığı, fakir fukaranın buradan nasibini aldığı ve ölenlerin ruhuna dua ettiği rivayet edilir.

Eskiden toplu bir alanda bulunan bu mezarlar zaman içinde yapılaşma yüzünden yok olmuştur. Dünyadaki tek cellat mezarlığı olduğu söylenen bu mezarlardan günümüze pek azı ulaşabilmiştir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *