Gazeteci Cüneyt Akman, Prof. Dr Ahmet Özer'e; ''İmamoğlu'nun adaylığı, Kılıçdaroğlu'nun adaylığı veya olası başka bir kimsenin adaylığını siyaset bilimci gözüyle değerlendirir misiniz?'' sorusunu yöneltti.
Sosyolog ve Siyaset Bilimci, Muhalif Yazarı Prof. Dr. Ahmet Özer'in değerlendirmeleri şöyle oldu:
Bana göre avukatların reddi hakim talebinde bulunmasının üç tane temel nedeni vardı. Bir, söylemleri tutanağa geçirilmedi. İki, iki tane şahidin dinlenmesini istediler onu reddetti hakim. Üç, en önemlisi üç tane üniversiteden mütalaa getirmişlerdi 24 sayfa. Bu mütalaanın okunması, bilirkişi heyeti olarak. Savcı onu iki dakika içinde ben okudum ve bunu da buraya kaydettim dedi ve böyle olunca sanki bizde de onlarda da ceza verecekler gibi bir algı çıktı. Reddi hakimde bulunduktan sonra da zaten bir işe yaramadı. Reddi hakimi de reddetti hakim yani o devam edecek bu bir. İki, evet cumhuriyet tarihi boyunca hukukun bağımsız olduğunu söyleyemeyiz her iktidar döneminde ama hiçbir iktidar döneminde hukuk bu kadar bağımlı olmamıştı. Bu endişe herkeste var. Hakim tayin ediliyor. Acaba yerine getirilen hakim bir talimat mı aldı bir şey mi yaptı onu bilemiyoruz. Peki neden yapıyor iktidar bunu? Asıl soru bu. Bana göre İmamoğlu’nu siyaseten yenemediği için hukuku bir sopa gibi kullanarak onu engellemeye çalışıyor. Yani onu, yargıyla mahkemeyle durdurmaya çalışıyor. Bir adaylık söz konusu olacaksa da bunu yapmaya çalışıyor ya da ondan sonraki süreç içerisinde belediye söz konusu olacaksa da bununla yapmaya çalışıyor. Bu son derece önemli oysa hukuk ve özgürlük hava gibi su gibidir. Ona ihtiyacınız olmadığı zamanlarda onun varlığını hissetmezsiniz ama ona ihtiyaç duyduğunuz anda biri sizin ağzınızı burnunuzu kapattığı anda ya da sizi gereksiz ve hukuksuz yere hapse attığında o zaman özgürlüğün ve adaletin ne kadar gerekli olduğunu hissedersiniz.
Cüneyt Akman ekledi: ''Durum böyleyse İmamoğlunun adaylığından korkuyorlar ya da korkuyor gibi mi gösteriyorlar?''
Prof. Dr. Ahmet Özer şöyle yanıtladı:
Korkuyorlar zaten İmamoğlu’da açıkladı bunu. Niye bunu yapıyorlar korkuyorlar dedi. Benim tahminim, Erdoğan’da şöyle bir hissiyat görüyorum. Kılıçdaroğlu’nu yenerim. İmamoğlu’nu engellerim, Mansur Yavaşla’da uzlaşırım. Yani kendi kafasında böyle bir hissiyat oluşmuş durumda. İmamoğlu’yla ilgili toplumdaki hissiyat ne? Bana göre Kılıçdaroğlu en uygun aday en hak eden aday ve en çalışkan aday ve en hümanist geçiş sürecini en iyi yönetecek aday. İmamoğlu niye gündeme geliyor? Millet diyor ki, -Ben sosyolog olarak baktığımda- ya bu İmamoğlu İstanbul’da iki defa Tayyip Erdoğan’ı yendi üçüncüsünde de yener. Bu ona bir algı olarak bir psikolojik üstünlük sağlamış oluyor. İmamoğlu’da genç bir adam. Gençlik yaşlılıkla ilgili değil enerjiyle ilgili duruşla ilgili bir olay 21 milyon 500 bin seçmen otuz yaşın altında 6 milyon 500 seçmen de ilk defa oy kullanacak. Çalışkan, üretken gerçekten. Bir de şu var hem muhafazakâr kesimden hem Kürtlerden oy alabilecek bir aday profili çiziyor. Kapsayıcı çünkü bu seçim bir kader seçimi bir kariyer planlaması seçimi değil. Ha şunu da söyleyeyim Kürtler bana göre firesiz Kılıçdaroğlu’na da oy verir. Bu çerçeve içerisinde ne yapıyor iktidar… Bir anlamda İstanbul önemli bir kale. Yani Kılıçdaroğlu aday olduğu takdirde de Kılıçdaroğlu’na o seçimi kazandıracak en birinci aktör yine İmamoğlu’dur. İstanbul gibi bir yeri yönetiyor, beş buçuk milyon oy almış, Türkiye tarafından biliniyor. Dolayısıyla bu çerçevede bir engellemeye gidiliyor.
Sonuç itibariyle ne olabilir?
Bana göre cumhurbaşkanı adayı CHP’den çıkacak bu bir, CHP’den de adayı ağırlıklı olarak belirleyecek güç Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Sayın Kılıçdaroğlu zaten partisine hakimdir. Aday olursa kendisi zaten bunu deklare edecek, aday olmazsa da ancak biri onun onayıyla aday olabilecektir. Ama burada Altılı Masa’nın da onayı ve birlikteliği son derece önemlidir artı HDP’nin de desteği son derece önemlidir. Bunu yarattığı takdirde Türkiye bir değişimin eşiğindedir. Bana göre hem cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılacak hem de mecliste çoğunluk kazanılacaktır. Çünkü eğer bir topal ördek mevzusu söz konusu olursa orada büyük bir sıkıntı olur. Çünkü bir enkaz devralacak Altılı Masa iktidara geldiği takdirde. Onun için şimdiden yol haritasını belirlemeleri hatta bana kalırsa kimin hangi bakan olacağını bile şimdiden yapmaları lazım ki, yarın geldikten sonra iktidara, 50 gün 100 gün kim bakan olacak tartışmalarıyla geçmemesi lazım. Acilen çözülmesi gereken sorunlar var. 100 günlük 365 günlük aksiyon planlarıyla Türkiye’nin önünü açıp rahatlatmaları, sistemi değiştirmeleri ve geçişi sağladıktan sonra o zaman her parti kendi evine dönüp seçime girer. Kim çoğunluğu alırsa başbakan olur ve Türkiye yoluna devam eder.