T 24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın kontrolündeki gazete ve gazetecileri kullanarak, rakip gördüğü yeni ekonomi yönetimine muhalefet bayrağı açtığını öne sürdü. Yılmaz, "Erdoğan, gazeteleri filan kendisi okumadığı için bu durumun kuşkusuz ki farkına varmayacak. Ona gazetelerde yazılıp çizilenleri aktarmakla görevli olan Fahrettin Altun, eskiden içinde olduğu bu oluşumun yaptıklarını, Erdoğan'a rapor etmeyecektir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Yılmaz, "Damat, rahat durmuyor!" başlığıyla bugün kaleme aldığı yazıda, Albayrak'ın, 'görevinden affedilmesinin' üzerinden 3 ay geçtiğini, ancak kendisinden bir haber alınamadığını' belirterek, "Doğrusunu isterseniz bunun endişelenmemizi gerektirecek bir durum olmadığı kanaatindeyim" dedi. Yılmaz, şu görüşleri dile getirdi:
"Damadın "rahat durmadığı" konusundaki kanaatim de giderek güçleniyor. Erdoğan, medyayı kendisine bağlama yolunda doludizgin ilerlerken, gazeteleri ve gazetecileri kontrol görevi damadın biraderindeydi. Hangi haber hangi başlıkla verilecek, kim hangi gazetede yazacak, kim tv programlarına çağrılacak, hangi bakanın açıklamaları büyütülecek, hangisininki küçültülecek gibi konulara kadar yayılan bir görevdi bu. Eski Hürriyet'i taklit eden gazetenin sayfalarının bile basılmadan önce onun onayından geçtiği iddia ediliyordu, günahı iddia edenlerin boynuna!
Son günlerdeki dedikodulara bakılırsa damadın biraderi artık medyayı kontrol görevini boşlamış. İnsanların ağzı torba değil ki büzesin, konuşuyorlar işte. Ancak damadın bu işi çok boşlamadığı ile ilgili kuşkular yayılıyor. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, Ocak ayının sonunda bu yılın ilk enflasyon değerlendirmesini yaparken ilginç bir olay yaşanmıştı, hatırlamıyor olabilirsiniz diye hatırlatacağım.
'SORU SORMAKTAN ÇOK BASIN TOPLANTISI'
Damadın kontrolündeki Sabah gazetesinin Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, o toplantıda bir soru sordu. "Gazetecinin soru sormasının neresi tuhaf" demeyin, yandaş medyadaki beyler uzun süredir, sadece yazılıp ellerine verilen soruları soruyorlar. Nitekim Müderrisoğlu da, önceden yazılmış bir soruyu sordu ki, soru sormaktan çok paralel bir basın toplantısı düzenledi bile denilebilir.
Okuduğu metin şu bileşik sorulardan oluşuyordu:
1 – Erdoğan'ın "yüksek faize karşıyım" dediğini hatırlatıp, yeni Merkez Bankası yönetiminin yüksek faizden ne anladığı?
2 – Hâlihazırdaki politika faizi oranlarının yüksek olduğunu düşünüp, düşünmediklerini.
3 – Yüksek faizin üretken kesimin kredi kaynaklarına erişiminde sıkıntı yarattığını.
4 – "Dolayısıyla biz, ameliyat iyi geçti ama hastayı kaybettik, durumuna düşebilir miyiz? Bu hassas dengeyi nasıl kuracaksınız?" sorusunu.
5 - Merkez Bankası'nın hep risklerden bahsettiği eleştirisinde bulunarak "Merkez Bankamızın, Türkiye ekonomisinin kazanımları ve geleceğe de daha umutlu bakmamıza imkan verecek bazı başlıklardaki tespit ve yaklaşımlarını da daha sonraki raporlarda görebilecek miyiz" sorusunu sordu.
Soru sormaktan çok "paralel basın toplantısı yaptı" dememin nedenini anlamışsınızdır.
Müderrisoğlu, Sabah'taki yazısında "küreselci" olmakla eleştirdiği iki akademisyenin Ankara'da Merkez Bankası ve TÜİK danışmanı pozisyonunda "sisteme girerek" ekonomi yönetiminde etkili olmaya başladığını öne sürüyordu. Söz konusu akademisyenlerin "örtülü IMF izlenimi verdiğine" dikkat çekiyor ve öğrendikleri ilgileri yabancı yatırım bankalarıyla paylaştıkları ima ediyordu. Bu, AKP medyasında görebileceğimiz bir tutum değil. Belli ki Damat Bey, kontrolündeki gazete ve gazetecileri kullanarak, rakip gördüğü yeni ekonomi yönetimine muhalefet bayrağı açmış durumda.
Erdoğan, gazeteleri filan kendisi okumadığı için bu durumun kuşkusuz ki farkına varmayacak. Ona gazetelerde yazılıp çizilenleri aktarmakla görevli olan Fahrettin Altun, eskiden içinde olduğu bu oluşumun yaptıklarını, Erdoğan'a rapor etmeyecektir diye düşünüyorum. Altun söylemeyince de doğal olarak Erdoğan'ın bundan haberdar olması mümkün değil. Biraz uzunca oldu bu yazı ama AKP iktidar eliti içindeki bu bölünme, Türkiye'deki siyasi dengeleri kuşku duymayınız ki CHP ya da İyi Parti'deki bölünmeden çok daha fazla etkiler."