İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7508 %0.01
37,3191 %-0.56
103.034,54 %3.513
3.172,74 0,69
Ara
Muhalif. GÜNDEM Ekonominin anahtarı Yeşil Enerji!

Ekonominin anahtarı Yeşil Enerji!

Türkiye Paris İklim Antlaşması’nı Meclis gündemine almadı. Küresel ticarette iş yapış şeklini değiştiren, AB’nin, Yeşil Enerji Mutabakatına uymayan ülkeler, ihracat yapamayacak, tedarik zincirinden çıkarılacak, kredi alamayacak. Çevreci davranmayan ülkeler, sistem dışında kalacak. 

Okunma Süresi: 10 dk

Dosya Haber: Murat Bayar (Muhalif Özel)

Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 83,5’ini fosil yakıtlardan sağlanıyor.
Elektrik enerjisinde ise fosil yakıtların payı yüzde 50.
Raylı sistemlerin payı yüzde 10’dan küçük. Yani Türkiye’de ulaştırmada, karayolu üzerinden gerçekleştiriliyor.
Türkiye’nin enerji görünümündeki fosil bağımlı tablo, sadece mevcut iktidarın tercihi de değil.
Bu tabloya karşın küresel ekonomi kömürden vazgeçerken, Türkiye’nin halihazırda 10 bin MW’lik kömür tesis planları hayata geçmek için gün sayıyor.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, Türkiye’nin emisyonları düşürmek için ciddi bir niyeti ortaya koymadığını ve bakıldığında, kurumlar arası koordinasyon eksikliğinin olduğu görüşünde: “Bu tabloda Türkiye, Paris Sözleşmesi’ni imzalasa da bu çok şeyi değiştirmiyor.” 

YEŞİL MUTABAKAT EKONOMİNİN CAN DAMARI!

Türkiye Paris İklim Antlaşması’na imza atsa da iş uygulamaya gelince, Yeşil Enerji Mutabakatı’nı Meclis’ten geçirmedi. Mutabakat’ın dışında kalan Türkiye’nin de dâhil olduğu ülkelerin Batılı devletlerle ticaret yapabilmesi neredeyse imkânsız hale gelecek.
Mutabakat dışındaysanız, Batılı toplumlara ihracat karbon vergileriyle çok zor hale getiriliyor. Ama bu kadar da değil. Tedarik zincirindeki ülkeler de “Mutabakat dışında kaldıysan, seni tedarik zincirinden de çıkarıyorum. Yetmez. AB ülkelerinden kredi musluklarını da kapatıyorum” yaptırımları ile AB ile ticaret yapabilme şansını bitiriyor. 

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’de (TÜSİAD) tam da buradaki tehlikeye işaret eden bir rapor hazırlamış.
Rapor özetle, karbon vergisinin, kendini önce ihracat kısıtlarıyla göstermesini, birincil etki olarak okuyarak, durumu, “küresel tedarik zincirinde de engelleneceksiniz” sözüyle anlatıyor.

Türkiye ekonomisinin ihracatının yüzde 60’ı AB ülkelerine yapılıyor. Yine sendikasyon kredileri de AB ülkelerinden temin ediliyor. Bu tablo, Türkiye için son derece stratejik önemde. Mutabakat kuralları dışında, her sene Türkiye’de binlerce insan hava kirliliğinden ya ölüyor ya da kronik hastalıklara maruz kalıyor. 

Türkiye için kesintisiz enerjinin temini, bağımsızlıkla eş değerde.
Azerbaycan, Türkiye ortaklığında çalışmaları yürütülen TANAP Projesi tamamlandığında, Türkiye’nin Rusya’ya enerji bağımlılığı yüzde 40 oranında azalacak. 

Türkiye, kesintisiz enerji politikalarını, dünya enerjisindeki değişen dinamikler doğrultusunda belirlemek zorunda. Başka bir deyişle, enerji ithalinde, karbon ayak izinde ve enerjinin finansmanında keyfe keder yaklaşımla Türkiye enerji stratejisi oluşturamaz. 

Eski diplomat, IEA, OECD, British Gas Üst Düzey Yöneticisi Mehmet Öğütçü, küresel dünyanın bir tarafında Çin ile Rusya’nın stratejik evliliğinin, öte tarafta ise ABD ile AB’nin senkronize politika belirlediğine dikkat çekerek, Türkiye’nin kararlı, bir o kadar da yumuşak ve uyumlu yaklaşıma ihtiyacı olduğunu kaydediyor. 
Türkiye’nin, dile pelesenk olan, milli ve yerli enerji politikalarında; kesintisiz enerji temelinde, hane halkı, hem de sanayi için enerji maliyetini asgaride tutarak, bir yandan rekabet avantajını gözetirken, öte yandan, küresel iklim değişiklikleri ile uyumlu, davranması gerekiyor. 

Zaten siyasiler, bu denge gözetilmişse, enerjinin Ekvator’dan mı, Patagonya’dan mı geldiğine bakmıyor!
Hem stratejik hem de üretim maliyetinde belirleyici, ayrıca cari açığın gerekçesi olabilecek, enerji üretiminin yerlileştirilmesi önemli. 

ENERJİDE NET İTHALATÇIYKEN REKABET AVANTAJI MÜMKÜN MÜ?

Enerjinin yerlileştirilmesi önemli, ama şart da değil!
Japonya, Kore, Çin ve Hindistan, toplam enerjisinin büyük bir bölümünü ithal ederken, rekabet avantajını da koruyabiliyor. 

Bunun için de fiyatların belirlenmesinde şeffaflık ve hesap verebilirlik kritik önemdeyken, enerji politikalarının bu denklemle uyumlu olması gerekiyor. Uygulamada ise çevre, rekabet, vergi, dış politika, güvenlik gibi tüm boyutları detaylıca gözetmiş uyumlu enerji politikasına ihtiyaç duyuluyor. 

Finansal imkânları kısıtlı olunca, Türkiye, doğrudan yabancı sermayeyi çekecek politikaları da denklemde tutmaya çalışıyor. 

TÜRKİYE'NİN MÜJDELERİ VE GERÇEKLER 

Fosil yakıttan, Türkiye’nin doğalgaz ve petrol üretimi son derece az.

Doğalgaz da yüzde 98, petrolde ise yüzde 93 dışa bağımlı iken, hidroelektrik üretimi yüksek.

Müjde diye duyurulan ve 420 milyar metreküplük Doğu Karadeniz’deki rezervde ise hiç yol alınmadı. 
Çalışmalara şimdi start verilse, doğalgazın çıkarılması 2029’u bulacak. Yani, “müjde” diye duyurulan bu rezervin, Türkiye’nin enerji muhasebesinden çıkarılması gerekiyor.

ENERJİ YOĞUN SEKTÖRLERDEN TÜRKİYE ACİLEN VAZGEÇMELİ!

Türkiye, ithal ettiği fosil yakıtların payını acilen asgariye indirmek zorunda. Bunun yerine, yerli kaynaklardan yararlanarak, yenilenebilir, hidro ağırlıklı, enerji aksına girmeli.

İthal enerji yerine rüzgâr, güneş, biomass gibi, yani yeşil ve yenilenebilir enerjiyi tercih ederek, cari açığı da çözebilir.

Yenilenebilir enerjinin 4. kuşağı hidrojende. Türkiye’nin önemli potansiyeli olan bu alanda da halen hiçbir şey yapmadı.

Küresel çaptaki Koronavirüs salgınıyla, dünyada olduğu gibi, Türkiye’nin tüketiminde de üretimle beraber daralma yaşandı. Enerji ihtiyacındaki düşüş, cari açığı olumlu etkiledi.
Türkiye’nin enerji tüketimi ekonomik büyümenin de altında kaldı.

Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 75’ini ithal ediyor. 

Türkiye’de, alüminyum, cam ve demir çelik gibi enerji yoğun sanayiler ağırlıkta. Enerjide net ithalatçı olan Türkiye’nin sanayi aksında ciddi bir çelişki söz konusu. Türkiye’nin daha az enerji gerektiren sanayi branşlarına odaklanması gerekiyor.

YEŞİL MUTABAKATA UYMAK ZORUNDAYIZ!

“Avrupa Yeşil Mutabakatı / EU Green Deal” küresel ekonomide iş yapış şekillerini değiştirirken, Türkiye’yi çok daha ciddi etkileyecek. Nötr karbonlu bir gelecek oluşturma projesi, şu anda çok farklı konular gündemde olsa da Türkiye’nin milli menfaatlerini derinden etkiliyor.

Öncelikle Türkiye, karbondioksit emisyonunu en fazla yayan ülkelerden biri.

AB Aralık 2019’da yürürlüğe soktuğu Yeşil Mutabakat ile başta Rusya, Türkiye ve Ukrayna gibi ülkeleri disipline etmeyi hedefliyor: 
“AB’ye mal satmak ya da kredi almak istiyorsan, önce karbon ayak izinize bakacağım.”
 
Bunun anlamı da yüksek emisyonlu ürünü ya hiç satamayacağız ya da ciddi bir karbon vergisiyle muhatap olacağız.

Çin’in bir zamanlar yaptığı gibi Türkiye’de büyük bir yanılgıyla, kendini gelişmekte olan ülkeler arasında görüyor! 

Hem Brüksel’den hem de Washington’dan çok ciddi baskı olduğu düşünülünce, 2021 sonuna kadar Türkiye, “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nı, TBMM’den geçirmek zorunda kalacak.

TÜRKİYE YIKILIP, YENİDEN İNŞAA EDİLMEK ZORUNDA

“Avrupa Yeşil Mutabakatı – EU Green Deal” çevre ve enerji gibi algılanıyorsa da uzmanlar bir kalkınma planı olduğuna işaret ediyor. “Yeşil Mutabakat” kapsamında, dünyadaki tüm devletlerin kendi planlarını yapması gerekiyor. Çünkü enerji ve ulaştırma başta olmak üzere tüm sektörler dönüşüyor ve gelişiyor.
Söz gelimi Türkiye’nin lokomotif sektörü inşaat, Yeşil Mutabakat standartları ile uyumlu değilse ya ciddi anlamda tadil edilecek ya da yıkılıp yeniden yapılacak. Yani, Türkiye’deki inşaatların tamamına yakınının dönüşmesi gerekiyor. Ve bu büyük bir maliyet getiriyor.

ÇEVRECİ OLMAYAN ARAÇLAR TRAFİĞE DE ÇIKAMAYACAK!

Yine motorlu araçlar, Mutabakat standartlarında üretilmezse trafiğe çıkamayacak ya da satılamayacak.
Karayolları ve asfalt da aynı standartlara yükseltilecek. Mutabakat standartları, direkt olarak ticareti ve rekabet kurallarını da değiştirecek.

Gümrük Birliği (GB) Anlaşması ile gümrük vergisi ödemeyen sanayici, vergi vermemek için ürününü, yeşil ürünle değiştirecek. 
Görünüşü aynı olmasına karşın, ürün çevreci değilse, karbon vergisi ödemek zorunda kalacak. Bu durum üretimin bir numarası Çin’in gümrük vergisini ciddi anlamda arttırırken, rekabet avantajını da değiştirecek. Bazı ülkeler, şimdiden, Çin’den boşalacak dilimi kapmaya hazırlanıyor! Türkiye için ise durum, yeşil vergi ve karbon vergisi, getirecek.

TÜRKİYE OTOMOTİV ÜRETEMEYECEK!

Yeşil Mutabakat dışında kalmanın faturası, gümrük vergisiyle de sınırlı değil. Vergilerle birlikte, değer zincirinden de dışlanacağız. 

Sistem, basitçe şöyle işliyor: ABD'linin tasarım fikri, Finlandiya’nın katkısıyla, Çin, Fransa ve Türkiye’nin desteğiyle üretilen bir ürünün geliri de yine aynı zincirin içinde paylaşılıyordu. Mutabakata kadar, zinciri kuran işi iyi yapan devletlerle çalışıyordu. Yine, satış sonrası hizmetten, pazarlamaya, iyi reklam yapan, hukuk devletlerine gidiyordu. 
Yeşil Mutabakat ile yeşil olmayan ülkeler, zincirden atılacak. 
Yani, cazip olmaktan çıkacak Türkiye bu durumda, otomotiv dahi üretemeyecek.

Sonuç olarak, Yeşil Mutabakat çevreci bir bakışın ötesinde, top yekûn bir sanayi politikası anlamına geliyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray, Türkiye’de sanayi oyuncularının bu durumun farkında olduğunu, iktidarın farkında olsa da gereğinin henüz yapılmadığını belirtiyor.

NÜKLEERE YER YOK

Nuray, Avrupa’nın nükleerden çıktığını ve yenisinin yapılmasına da müsaade etmediğini belirtirken, Almanya’nın 2030’a kadar yeşil enerjiye geçtiğini anımsatıyor.
Denizdeki dalgadan, güneşten, rüzgârdan yenilenebilir, yeni bir enerjiye geçildiğini kaydeden Nuray, bu değişime uymak zorunda olduğumuzu vurguluyor:
“Sanayi, Yeşil Enerjiye uyumlu olmalı. Bugüne kadar yapılmış fabrikalardan, sanayiye, hatta topluma kadar değişmek zorunda. 2021’de yapamazsak, tüm şansımız tükenecek.” 

RAKAMLARLA TÜRKİYE’NİN ENERJİ BİLANÇOSU

TMMOB Enerji verilerine göre, ispatlanmış petrol rezerv ömrü 50 yıl,
İspatlanmış doğal gaz ömrü 50 yıl,
Kömür    : 120-180 yıl olarak belirlenmiş.
2017'de 145 bin TEP düzeyine çıkan enerji arzı (net tüketim 111 bin TEP) 2018'de 143 bin TEP'e (net tüketim ise 108 bin TEP) indi.
2017'de kişi başına 1,80 TEP UEA üyeleri ortalaması için kişi başına 4,5 TEP düzeyindeydi. Enerji arzı, Türkiye’de, 2018'de 1,75'e düştü. 

2018 yılı için enerji tüketiminin sektörel dağılımı şöyle: 
%25 sanayi sektörü, 
%23,9 çevrim ve enerji sektörü; 
%19,9 ulaştırma; 
%14,9 konut; 
%8,4 Ticaret ve hizmet; %4,4 enerji dışı; %3,2 ise tarım ve hayvancılık.
Türkiye’de kişi başı sera gazı salımı 6,4 ton CO2 

Enerjide 1990'da 52,1 olan dışa bağımlılık, 2014'te 76,3 ile rekor kırarken, 2018 yılında bu rakam yüzde 72,4 düzeyinde gerçekleşti.
Yerli üretimin talebi karşılama oranı 1990 yılında yüzde 47,9 iken; 2018'de 27,6 seviyesine geriledi.

Türkiye, enerji ham maddeleri ithalatında, 
2018 yılında kömür ve linyit çıkartılmasında 4,385 milyar dolar ve yüzde 10,1 seviyesinden, 2019'da 3,5 milyar dolar ve yüzde 8,5 seviyesine geriledi.
Ham petrol ve doğal gazda, 2018'de 22,9 milyar dolar ve yüzde 52,7 seviyesinden; 2019 yılında 26,5 milyar dolar ve yüzde 63,9 seviyesine yükseldi.
Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünlerinde, 2018 yılında 16,1 milyar dolar ve yüzde 37,2 seviyesinden, 2019'da 11,5 milyar dolar ve yüzde 27,7 seviyesine geriledi.
Enerji ham maddeleri ithalatı 2012'de 60 milyar dolarla rekor kırarken, 2019'da daralmaya bağlı olarak bir önceki yıla göre yüzde 4,2 düşerek, 41,6 milyar dolar olarak gerçekleşti.
1 TEP: 0,952 ton ham petrol, 0,997 ton petrol ürünü, 1,6 ton taş kömürü ve 1.212 m3 doğal gaza eşdeğer olarak alınmıştır.

Türkiye, Birincil Enerji Tüketiminde Dışa Bağımlılık, 2018: 
Petrol, doğal gaz ve kömürde toplam ithalat (mtep) oranı: Yüzde 35,6 
Rusya, 16,1 diğer, 13,2 İran
İthal ve yerli toplam enerji arzı (mtep) Oranları
İthalatın payı:
Yüzde 27,3 yerli, yüzde 25,9 Rusya, 11,7 diğer, 9,6 İran, 4,8 Irak, 3,1 Hindistan ve 1,2 ABD şeklindedir.

2019 sonu itibariyle kurulu Gücün Kaynaklara Dağılımı (MW, %)
Hidrolik        28.503 %31,2
Doğal gaz        25.904 %28,4
Linyit            10.101 %11,1
İthal Kömür        8.966 %9,8
Rüzgâr            7.591 %8,3
Güneş            5.995 %6,6
Jeotermal        1.514 %1,7
Biokütle+Atık        1.163 %1,3

2019 sonu itibariyle kurulu Gücün Kaynaklara Dağılımı (MW, %)
Fosil Kaynak        %52,2
Yenilenebilir Kaynak    %47,8

Nisan 2020 Sonu İtibariyle TR'de Toplam Kurulu Güç
Doğal gaz        25.673    %28,1
Linyit            10.101    %11,1
Asfaltit        405    %0,4
Taşkömürü        810    %0,9
İthal Kömür        8.966    %9,8
Sıvı Yakıt        311    %0,3
Biokütle        815    %0,9
Atık ısı        363    %0,4
Jeotermal        1.514    %1,7
Hidrolik        28.546    %31,2
Güneş            6.116    %6,7
Rüzgâr            7.759    %8,5
Kaynak: TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Türkiye Enerji Görünümü 2020 Sunumu
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *