İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Hey gidi Mukadder Özakman! Üç yıl oldu demek aramızdan ayrılalı…

Hey gidi Mukadder Özakman! Üç yıl oldu demek aramızdan ayrılalı…

Mukadder Özakman ismini duymama vesile olan eser, çok kıymetli ağabeyim Cihan Demirci’nin, “Bir Mizah Dehası Suavi Süalp” isimli kitabıdır. Bu kitabında Cihan Ağabey, Mukadder Özakman’ın Suavi Süalp için yazdığı, 19 Nisan 1968 tarihinde efsanevî Akbaba dergisinde yayınlanan şu dörtlüğe yer vermişti:

“Ünü selvi boyuna değildir hiç müsavi;

Tiyatroda Suavi, sinemada Suavi…

Hangi sayfayı açsak hep Suavi çıkıyor;

Gazetede Suavi, Akbaba’da Suavi…”

Mizah şiirine büyük bir merakım ve ilgim vardı. Naçizane birkaç parça karalıyor; ayrıca kıyıda köşede yayınlıyordum da.. Dolayısıyla bu dörtlük, Şair Eşref, Aziz Nesin, Neyzen Tevfik ve Ümit Yaşar Oğuzcan’dan sonra bana bir başka mizah şairini tanıtmış oluyordu. Çok mutlu oldum ve hemen Mukadder Özakman ismini araştırmaya başladım.

Ne yalan söyleyeyim, ismini ilk duyduğumda Mukadder Özakman’ı kadın zannetmiştim! Aynı zanna vaktiyle Aziz Nesin’in de kapıldığını, hatta İzmir’de yaşayan Mukadder Özakman’ın İstanbul’a önceden haberli gelişinde ve Akbaba yazıhanesine uğrayışında merakla onu beklediğini anlatmıştılar da kahkahalarla gülmüştüm… Meğer Aziz Bey, uzaktan uzağa şiirlerini takip ettiği Mukadder Özakman’ı kadın sanıp âşık olmuş; karşısında Mukadder isminde bir erkekle karşılaşınca da hemen bir bahane bulup oradan tüymüş!...

Mukadder Özakman ismi sonra gene merakla araştırmalar yaptığım Karagöz sahasında karşıma çıktı. Ünver Oral’ın kitaplarında okudum ismini… Manzum Karagöz piyesleri yazmıştı… Çok da lezzetliydiler… Tam sevdiğim tarz mizahı yapıyordu; kısa zamanda kendime örnek aldığım ustalar arasına girmişti gönlümde… Yaşadığını öğrenince de bir tanışma arzusu kıvılcımlandı içimde!

İnsan bir dileği can ü gönülden arzularsa olurmuş derler ya işte o hesap bir gün telefonum çaldı. Tok, yıllanmış bir ses, “Erdem Bey ile mi görüşüyorum?” diye sordu. “Evet”, cevabını verip karşımdaki kişi kendini tanıtınca elim ayağıma dolanmıştı, “Ben de Mukadder Özakman!” Tanışmak için fırsat kolladığım Mukadder Özakman beni arıyordu, üstelik mizah şiirlerimden övgüyle bahsederek… Kendinize usta olarak kabul ettiğiniz birinin sizin takipçiniz olduğunu öğrendiğiniz ân ne hissederseniz işte ben de hemen hemen o hisleri duymuştum Mukadder Bey ile cep telefonunda konuştuğum zamanda…

Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *