Merdan Yanardağ'ın yayınını izledim, sosyal medya da dolaşıma giren paylaşımı da izledim, ikisinin arasında ciddi bir fark var. Tele1 deki yayın da başlı başına riskli bir yayın olsa da sosyal medyada yayılan versiyonu tam bir özel çalışma. Hani şu 'montaj ise montaj" jargonu ile ifade edilebileceklerden.
Konunun ilk bölümü de aslında bence burası, yani bir sabıka oluşturuldu toplumun gözünde, bu durumda da evet teknik olarak montaj ama içerik olarak doğru değil mi psikolojisi üzerinden yürüyor iktidar kanadı. Bu psikolojiyi elbette ağırlıklı olarak algı ile oluşturdular ama bu algının oluşması konusunda başta Kandil olmak üzere çeşitli başka malzemeler de verildi.
İşte bu sebeple 'montaj ise montaj' özlü sözü literatürde yer buldu kendisine.
İYİ Parti tarafı ise son derece planlı bir tepki verdi Tele 1'e, bu bir siyasi işaret fişeği olarak kabul edilebilir. Kurultay dan hemen sonra hassasiyetleri konusunda çok daha net tavırlar göstereceğine dair bir işaret fişeği. Bu anlamda Tele 1 yayınının sosyal medyada oluşturduğu algı üzerinden aslında duruş göstermek niyeti ortaya konmaya çalışıldı.
İYİ Partililer kurultay ardından çok daha disiplinli bir süreç geçireceklerini belirterek Anadolu'ya dağılacaklarını ve halka kendilerini anlatmak için uzun bir süre harcayacaklarını, ideolojik olarak oturmak istedikleri yeri kamuoyuyla paylaşacaklarını söylüyorlardı. Tele1'e oluşan algı üzerinden verilen tepki de aslında bunun bir parçası gibi görünüyor.
Ancak burada yine de şöyle bir sıkıntı var, konunun ikinci önemli tarafı da bence bu. Bu algı çalışmalarının kaynağı iktidar tarafı, yani muhalefetin tartışacağı konuyu iktidar belirliyormuş görüntüsü oluşuyor. Yani ekonomi ve göçmenler sorunları üzerinden muhalefetin gündem oluşturması bir şekilde engelleniyor.
Elbette İYİ Parti tarafının kendi hassasiyetlerini ortaya koyması da bir gereklilik, dahası Türkiye sosyolojisinde iktidar alternatifi olmak gibi bir iddia varsa bunun temeli milliyetçi muhafazakar tabanlı bir merkez sağ düzleme oturmaktan geçiyor. İYİ Parti'nin kuruluş felsefesi de aslında bu düzleme oturmak üzerineydi ancak ülke siyaset gündemi ve Türk tipi başkanlık sistemi kendisini ifade etmek konusunda İYİ Parti yönetimini oldukça zorlamıştı.
İşte Akşener'in kongrede kendisini de dahil ettiği parti içi eleştirisinde yer alan savaşmadık, mücadele etmedik cümlelerinin karşılığı bugün Merdan Yanardağ'a verilen toplu tepkide yatıyor. Her ne kadar Yanardağ içeriğin farklı olduğunu iddia etse de zaten İYİ Parti'nin tepkisi de kamuoyunda oluşan algıya yönelik bir hamle.
Buradan İYİ Parti'nin ittifak değiştireceği şeklinde bir sosyal medya algısı da hemen oluşturuluyor dikkat ederseniz. İşte o algı da Akşener'in kongre konuşmasındaki ikinci bölümü denk geliyor. bahsettiği 'İstanbul'u HDP ile aldık' şeklindeki ifadeler Sayın Kılıçdaroğlu'nun ifadeleri değil zaten, 15 vekil konusunda diyet isteyip duran da Kemal Bey değil, bugün Akşener'in ittifak değiştireceğini yazıp çizen sosyal medya kanaat önderleri. Zaten Akşener'in konuşmasından hemen sonra da Akşener'in sözlerini CHP yönetiminin üzerine alınması gerektiğine dair yayınlar yaptılar.
Açık söylemek gerekirse bugün Kılıçdaroğlu'nun gitmesi gerektiği konusunda çok sert ifadeler kullananlar da bu ekipte yer alıyor. CHP'yi sosyal medya üzerinden idare etmekle ilgili kendilerinde büyük güç vehmeden bir ekip var. Bu ekibin CHP'nin büyümesi konusunda ciddi rezervi var. Sola doğru genişlemenin her türüne sıcaklar, sağa doğru yapılan hamlelerin ise stratejisini değil direk kendisini eleştiriyorlar. Hiçbir halde sağ ile işbirliğine sıcak bakmıyor bu ekip. Ama sola doğru genişlemeden doğacak en büyük potansiyel yüzde 35 civarı.
Özetle Türkiye'de hem iktidar hem muhalefet tarafında gerçeklerden kopuşu körükleyen küçük bir taban var ve bu küçük tabanlar yönetimleri etkileyerek etki alanlarını çok büyütüyor. Sonra da oturup siyaset eleştirisi yapıyorlar.