İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4896 %0.02
36,5996 %0.01
3.448.391 %0.985
3.064,36 0,36
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM İzmir: Özgürlükler ve demokrasi için direnişin başkenti

İzmir: Özgürlükler ve demokrasi için direnişin başkenti

Muzaffer Ayhan Kara yazdı: İzmir: Özgürlükler ve demokrasi için direnişin başkenti

Türkiye’yi 22 yılı aşkın bir süredir AK Parti iktidarı yönetiyor. Bu süre zarfında uzun süre büyükşehirlerin de yönetimi AK Parti’de oldu. Son dönemde İstanbul, Ankara, Bursa, Denizli Büyükşehir yerelde iktidarın kontrolünden çıktı. 2019’da Ekrem İmamoğlu İstanbul’a damgasını vurdu hem de tekrar seçimle de kanırta kanırta ve yerel yönetimlerin çoğunluğunun muhalefete geçmesine önayak oldu.

İzmir ise 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesinden bu yana iktidara hiç teslim olmadı. 2004, 2009, 2014, 2019 ve nihayet 2023 yerel seçimlerini CHP ezici bir çoğunlukla aldı Hep 31’de 20 küsur ile… 31’de 30 da yaptı, son seçimde olduğu 31’de 28 de. Son seçimde Aliağa’yı çok az farkla kaybetti, Menemen’i ise 2019’daki hatası ile adeta kendi eliyle teslim etti. 31’de 31 olabilirdi bu defa yoksa. 2004’ten önce de 1999’da Ahmet Piriştina DSP’den seçilmişti 2004’te CHP’nin adayı olmadan önce ve bu demek oluyor ki sosyal demokratlar altı dönemdir yerelde İzmir’i yönetiyor. 2017’deki anayasa değişikliği referandumunda CHP İzmir İl Başkanlığı’nın kurduğu (dönemin il başkanı Asuman Ali Güven’di) Merkez Demokrasi Evi’nde yöneticiydim; Hayır oyları İzmir’de yüzde 68,8 çıkmıştı ve İzmir’i “Hayır’ın başkenti” ilan etmiştim yazılarımda.

Ne demek istiyorum bu girizgahla? İzmir, iktidara hiç teslim olmadı ve olmaya da niyeti hiç yok! AK Parti İzmir’de hep avcunu yaladı ve yalayacak. Ancak… Türkiye’de ağırlıklı büyükşehirleri kaybeden, ülkemizin belediyelerinin büyükşehirlerini kaybeden iktidar, genel seçimlere giderken muhalefet belediyelerini çalışamaz hale getirmek için elinden geleni ardına bırakmıyor. Başlıca silahları ise “yargının araçsallaştırılması”, “Mali Darbe”. Bunun yanında yetki gaspı da söz konusu. Yereldeki birçok yetki bir bakmışsınız bir bakanlığa alınmış!

Araçsallaştırılan yargı, Ekrem İmamoğlu’nun yakasını sudan nedenlerle bırakmıyor. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyımlar atanıyor. İstanbul’daki en büyük ilçe belediyesine bile kayyım atamaktan çekinmeyen bir merkezi idare söz konusu! Neden? Çünkü Prof. Özer, Esenyurt Belediye Başkanı olmadan önce de İmamoğlu’na danışma veriyordu. Ahmak davasına pek güvenemiyorlar zahar!

Hükümet, daha doğrusu yürütme, yani Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan mali darbeye de yöneldi. “Silkeleyin!” dedi ve ilgililer hareket geçti. İzmir’e gelelim. Bileğini bükemediği, onca seçimde silkelendiği İzmir’i şimdi mali darbe ve merkezi idarenin işlevini esirgeyerek güya “silkeleyecek”!

Önce, Körfez’deki bakanlıkların rolünü esirgeyerek darbeye başladı. İzmir Büyükşehir kendi olanaklarıyla da olsa Körfez’de iyileşme için düğmeye basınca bu kez mali darbe süreci başladı. İzmir Büyükşehir’in birkaç şirket dışında borcu yok. Yapılandırma yoluna gitti, merkezi idare yapılandırmaya yanıt vermiyor! İller Bankası’nın yasadan gelen ödeneğinin sonuncusunun tamamı kesiliyor tek kalemde! Bundan dolayı çalışanların maaşında çok kısa bir gecikme yaşanıyor.

SEVGİLİ DİSK; BÜYÜK FOTOĞRAFA BİR BAK

Merkezi idarenin, yürütmenin demokrasi dışı çıkışlarla yerel yönetimi baltalamasını anlıyorum da bu noktada sendikaların, özellikle DİSK’in, DİSK’e bağlı özelikle Genel-İş’in tavrını anlamakta güçlük çekiyorum. Sendikacılığı iyi bilirim. 1970’lerde İplik-İş deneyimimiz var. DİSK’in efsane Genel Başkanı Kemal Türkler ile, Genel Sekreter Kemal Daysal ve birçok DİSK’e bağlı sendika genel başkanı ile birlikte tutuklu kalmışlığım, koğuş arkadaşlığım var. Ben sendikacılığı böyle öğrenmedim. Yürütme mali darbe yoluna gidiyor, İzmir Büyükşehir’i mali kıskaç altına alıyor; DİSK de adeta onun değirmenine su taşıyor! Kısa bir gecikme yüzünden iş bırakma mı olurmuş üstelik mali darbe konjonktüründe?

Sevgili DİSK; büyük fotoğrafı göreceksin… Yürütmenin mali darbe yoluyla belediyeyi çıkmaza sokmak istediğini göreceksin… Belediye işçilerini ve emek, demokrasi unsurlarını da yanına alıp ne yapacaksın? Gidip Cumhuriyet Meydanı’na on binlerle, yürütmeyi Ata’ya şikayet edeceksin… Orada haykıracağız hep beraber ve “Bırak yakasını İzmir’in!” diyeceğiz… DİSK, gerekirse İller Bankası’na, Maliye Bakanlığı’na, Beştepe’ye gidecek, diyecek ki, “Sen asıl bizi, emekçileri silkeliyorsun, cezalandırıyorsun! Sen asıl bütün İzmirlileri cezalandırıyorsun!”

DR. TUGAY’IN YAKLAŞIMI

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da eylem kararı alan sendika yetkililerini sorunun asıl sorumlularına tepki göstermeye davet ederek çalışanların haklı itirazlarına bir şey söylenemeyeceğini ama hizmette olan aksamaların belediye için önemli olduğuna vurgu yaparak, “Burada aslında doğrudan bu işin suçlusu olmayan belediye yönetimi ve halk mağdur edilemez” şeklinde meseleye yaklaştı. Dr. Tugay, İller Bankası’ndan yapılan 1,7 milyarlık kesinti sonrası oluşan kısa süreli krizle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Biz aslında borcumuzun önemli bir kısmını yapılandırdık. Ekim ayından beri ödüyoruz. Yapılandırılmamış kısımla ilgili başvurumuza ise bir karşılık verilmedi şu güne kadar. Bizi de kilitleyen, tam net açıklamanın yapılmaması. Ama son güne kadar bekledik ki yapılandırılsın ve bir sorun yaşamayalım. Maalesef şu güne kadar sonuç olumsuz oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, büyük bir kurum, güçlü bir kurum. Biz kendi kaynaklarımızla bu borçları ödeyebiliriz. Bununla ilgili aslında hazırlıklarımızı yaptık. Sadece yeni yıla denk gelmesi, mali yılın kapanması, yeni bir mali yılın başlaması nedeniyle bazı finansal taleplerimizin karşılanması gecikti. Ama neticede İzmir Büyükşehir Belediyesi böyle bir miktarda borcun altında ezilecek bir kurum kesinlikle değil”

CHP’NİN İZMİR ÇIKARMASINDA İKTİDARA REST!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve aralarında yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Gökan Zeybek’in de olduğu beş genel başkan yardımcısı hafta sonunu İzmir’de üç ilçedeki açılışlar ve 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla İzmir’de geçirdi. Özel ve yardımcıları aynı zamanda CHP İl Başkanlığı’nın çalıştayına da katılarak örgütle birlikte oldu. Bu iki buçuk günlük program bir yanıyla İzmir’in yanında olmak anlamı taşıyordu. Özel de, İzmir Büyükşehir’in maaş ödemesine darbe vurma kastıyla yapılan son kesintiye ilişkin Kemalpaşa’da şunları söyledi:

“Maaşları dağıtamasın diye bir gün önce, 1,7 milyar, milyon değil… 1,7 milyona bugün araba alıyorsun, bin katı, bin araba parasını maaşlar yatmadan bir gün önce belediyeden kesen bir anlayış var. Ne olacak? İzmir Büyükşehir Belediyesi maaş ödeyemeyecek, işçiler isyan edecek, hizmetler aksayacak, CHP başarısız olacak öyle mi? Millet bu kötülüğü görmüyor mu? Millet burada yapılan hasetliği, kıskançlığı görmüyor mu? Bir gün sonra çare bulunuyor, maaşlar ödeniyor, hizmetler devam ediyor. Çatlasa da patlasa da biz İzmir’i seviyoruz, İzmir de bize sahip çıkıyor.”

Özel, İzmir’deki çalıştayda da konuya ilişkin şunları söyledi:

“Nasıl bir kötücül akılla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Siz bu kenti korkutarak, sindirerek bu kentle gönül bağımızı koparamazsınız. İzmir biziz, biz İzmir’iz. İzmirli Körfez’i kimin kirlettiğini, denetletmediğini, koksun istediğini ve bunu kimin istismar ettiğini bilir. İzmir’de kokan, temizlenmesi gereken Körfez değil bu kirli ve kokuşmuş AKP siyasetidir. İzmir Büyükşehir maaş dağıtamasın diye oyun oynayacaksın, dışarıdan kredileri onaylamayacaksın, ondan sonra da İzmirlinin karşısına geçip CHP İzmir’i yönetemiyor diyeceksin. Bunların hepsi ama hepsi İzmirlinin vicdanından dönmüştür. Hep birlikte İzmir’e saldırmalarının sebebi burasının amiral gemi oluşudur. Düşman bir yeri hedef alır. O da içinde komutanın bulunduğu sancak gemisidir. CHP donanmasında bir sancak varsa o sancak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanettir. Ve o sancak gemisi İzmir’e emanettir”

İKTİDAR NE YAPSA BOŞ, İZMİRLİ GEREĞİNİ YAPIYOR, YİNE YAPAR

Evet, İzmir, bir yerde AK Parti’nin nirvanası… Ulaşmak isteyip de bir türlü ulaşamadığı bir hedef. Örgüte uyarılarda bulunan Özel, de buna şöyle işaret etti:

“AK Parti bütün gücünü İzmir’in üzerine oynuyor. En güçlü olduğumuz yerde bizi yenmeye çalışıyorlar. Hata yapma lüksümüz yok. 31 Mart’ta yüzde 23 olan erken seçim talebi yüzde 56’lara kadar çıktı. İşi bilenler bunun yüzde 75’in üstüne çıktığında iktidarların buna direnemeyeceğini gösteriyor. Biz var gücümüzle bunu sağlamalıyız.”

Korkusuz Kentler Çalıştayı’nda son noktayı ise ev sahibi CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu şöyle koydu:

“Bizi korkutmak, yıldırmak için ellerinden geleni yapacaklar. Bizim de derin bir nefes alıp, bu savaşa nasıl gireceğimizi, bu yoldaşlığı nasıl yapacağımızı netleştirmemiz lazım. Belediyeleri iş yapamaz hale getirmek istiyorlar. Bu çalıştay için Büyükşehir Belediye Başkanı’mız başından beri çok destek verdi. Çok teşekkür ediyorum. Örgüt ayakta, diri olmadığı sürece bu baskı ve zulümle baş edemeyiz. Onlardan korkmadığımızı göstereceğiz. İzmir bu işte en önemli yerlerden biri. Çünkü savaşın en önemli meydanı İzmir.”

Evet, başlıkta da vurguladığım gibi İzmir, özgürlüklerin ve demokrasinin de başkenti. Erdoğan’ın ise nirvanası. Yok öyle yağma… İzmir, direnir ve alnının akıyla çıkar bu son kavgadan da. İzmir, mali darbeyi de aşar.

XXX

Not-1: Son yazılarımdan birinde Türkiye’nin bir “Suriye Özel Temsilcisi” ataması gereğine işaret etmiştim. Bu konuyu İzmir’de CHP Genel Başkanı Özel ile istişare ettim ve mutabık kaldığımızı gördüm.

Not-2: 3 Ocak’ta İzmir’de Yerel Reform Girişim olarak “Yetki Paylaşımında Yerel Yönetimlerde Mali ve İdari Özerklik” paneli düzenledik. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın açış Yerel Reform Girişimi Derneği Başkanı Murat Karayalçın’ın sunuş konuşması yaptığı panelde parlamenter, belediyeci ve hukukçu Av.Bülent Baratalı ile Prof. Dr. Levent Köker ve Dr. Aydın Arı konuştu. Ülkemizde son dönemdeki kayyım uygulamaları ve mali darbe örneklerinin yaşandığı süreçte önce İstanbul’da sonra İzmir’de yapılan konuya ilişkin bu oturumlar kıymetli oldu. Deşifre üzerinden edit ettiğim İstanbul’daki üç oturum, derneğin web sitesinde yayına alınacaktı. Meraklısı oradan okuyabilir, yararlanabilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *