İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4848 %0.01
36,6914 %0.27
3.493.600 %2.056
3.065,56 0,40
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Leyla Tavşanoğlu Türkiye'nin "Pekin Satrancı"nı masaya yatırdı

Leyla Tavşanoğlu Türkiye'nin "Pekin Satrancı"nı masaya yatırdı

Muhalif Yayın Kurulu Üyesi ve Yazarı Leyla Emeç Tavşanoğlu, Çin ile İran arasında yapılan 25 yıllık ticaret anlaşmasından yola çıkarak, Türkiye'nin izleyeceği yol haritasını masaya yatırdı. ABD'nin Çin'i rakip olarak değil artık hasım olarak gördüğü izlenimini her fırsatta verdiğini kaydeden Tavşanoğlu, duayen diplomat, Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik'le konuştu ve vardığı sonuçları kaleme aldı.

Tavşanoğlu, İpek Yolu Düşleri başlıklı yazısında Türkiye, ABD, Çin, İran, AB ve Rusya'nın ekonomik ve politik hamlelerini adeta bir satranç masasına yerleştirdi ve Emekli Büyükelçi, duayen Diplomat Tugay Uluçevik'le mevcut durumu analiz etti.

"Türkiye jeo-politik konumu itibariyle İran’la iyi ilişkilerini sürdürürken, Washington’ı da ürkütmemesi gerektiği bilinci içinde zor bir dönemden geçebilir. Öte yandan en küçük ortağın Pekin yönetimiyle sıkı fıkı ilişkileri de bayağı bir rahatsızlık unsuru olabilir" dilyen Tavşanoğlu, bu konuları yakından takip eden Uluçevik'in görüşüne başvurdu.

Uluçevik de Türkiye'nin arada kalmaması için nasıl bir yol izlemesinin uygun olacağını diplomatik bir dille anlattı:
“Çin’in ve Rusya’nın demokrasi idealleri ve çağdaş insan hakları değerleri ve uygulamaları bakımından Türkiye’ye örnek, model olabilecek yanları yoktur. Türkiye bu konudaki tercihini İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde Avrupa Konseyi’ne, 1952’de de NATO’ya üye olmakla yapmıştır. Şanghay Grubu’na katılma gibi hevesler Türkiye bakımından yön değiştirme olur.”

Yazının tamamını okumak için aşağıdaki linki tıklayınız...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *