Geçen haftalar da ilginç bir haber gündeme geldi. Yasa taslağına göre 100 milyon sermayesi olmayan faizsiz ev alma sisteminde bulunan şirketlerin tasfiye edilmesi yönünde.
Devlet güvencesi olmayan mevduat toplama sistemindeki şirketlerin 1 ay içerisinde BDDK’ya başvurmaları beklenirken, gayrimenkul sektörü için yeni mağduriyetler gündeme gelebilir.
Öncelikle sistemi biraz tanımak lazım.
Tasarrufa dayalı ev sistemini cazip kılan unsurların başında faiz yükünün olmaması geliyor. "Normal banka kredili sitemde 500 bin liralık bir ev için 100 bin lira peşinat, 400 bin lira banka kredisi ile alabiliyorsunuz. Bu şekilde şu an ev aldığınızda evin toplam maliyeti size 927 bine mal oluyor. Aynı evi tasarrufa dayalı faizsiz sistemle aldığınızda komisyon dahil 535 bin liraya mal ediyorsunuz. Sistem kuraya dayalı olduğundan şansınız varsa ilk ayda da evinizi alabilirsiniz veya vadenin ortasında da.
Yıllardır sermayesi sadece 12.500 TL olan şirket dahi mevduat toplayarak ve hiçbir devlet güvencesi olmadan işlem yapmaya devam ediyordu. Ev almak isteyen ancak ödeme gücü düşük olan vatandaşlar, sistem sayesinde yıllardır faiz baskısı altına girmeden bütçesine ve ödeme gücüne göre sistemden ev almasını sağlıyordu. Ancak şirket sayısı hızla artmasıyla suistimale açık bir işleyişe girdi ve akıllara ister istemez yeni bir ‘’Çiftlik Bank’’ olayı yaşanır mı sorusunu getirdi. Mevcut hükümet bu konu ile ilgili girişimde bulunarak sermaye tabanını 100 milyon olarak belirledi ve 1 ay içerisinde başvuru şartı getirdi.
Sermaye şartını yerine getiremeyen şirketler için süre sonunda tasfiye süreci başlayacak. Ancak sonrasında yaşanacak mağduriyet için cevap henüz net değil.
Peki bunun sonu ne olacak?
Küçük olanlar tasfiye sürecine girmemek için evlenecek, büyük olanlar bekar kalmaya devam edecek.