Mustafa Tiğrek'in kaleminden

B…Bay…Bay Kemal!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
B…Bay…Bay Kemal!
Abone ol
Bir an kafam karıştı. 20 yıldır iktidarda olan CHP’yi bu seçimlerde nihayet gönderiyoruz sandım. Ben de içimden “Bay bay Kemal nihayet seni gönderiyoruz!” dedim. Hatta elimi havaya kaldırıp “bay bay sallaması” bile yaptım.Mustafa Tiğrek'in kaleminden: B…Bay…Bay Kemal!

Erdoğan grup toplantısında “Madem Bay Kemal bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse kendisine bundan sonra kullanabileceği yeni sloganını da vereyim. Bay bay Kemal!” dedi.

 

Bir an kafam karıştı. 20 yıldır iktidarda olan CHP’yi bu seçimlerde nihayet gönderiyoruz sandım. 

 

Ben de içimden “Bay bay Kemal nihayet seni gönderiyoruz!” dedim. Hatta elimi havaya kaldırıp “bay bay sallaması” bile yaptım.

 

CHP iktidarda olmadığına öyle hemen uyanamadım. Uyanır gibi oldum, bu sefer zihnim diğer bir engele takıldı.

 

Erdoğan; Meclis Grup Toplantısı'nda, Menderes'in 14 Mayıs'ta 'Yeter söz milletin' diyerek sandıktan ezici bir zaferle çıktığını hatırlatıp, "Milletimiz aynı gün, bu darbe şakşakçılarına 'yeter' diyecektir" dememiş miydi

 

Erdoğan “Millet bize ‘yeter’ diyecek!” dememiştir har halde. Olsa olsa CHP’ye yeter diyecektir. 20 yıldır iktidarda değilse, millet CHP’nin nesine yeter desin?

 

Eh, bu durum “Bay bay Kemal!” ifadesiyle tutarlıydı. Ben de avucumu ileri doğru uzatıp “Yeter, söz milletin!” diye mırıldandım. Tabii CHP’ye dedim.

 

Bu kadar mı? Bu kadarla ben kül yutar mıyım? Tam silkinip kendime geleceğim bu sefer MHP engeline takıldım. MHP, seçim çalışmalarını “Aziz milletim sıra sende!” sloganıyla başlatmıştı. Buradan ne anlaşılır? MHP’nin aziz milleti sırasını bekliyormuş. Bu da ancak muhalefetteyse olur. İktidar ortağı bir MHP’nin aziz milletti, neyin sırasını bekleyecek?

 

Yani “Son 20 yıldır CHP iktidarda ve nihayet ona bay bay diyeceğiz.” diye yemin etsem, günah yazmaz. Bu yönde sayısız delil gösterebilirim. Üçünü yukarda yazdım.

 

Tam ikna olmuşum… Kapı çaldı. Kargo gelmiş. Paketi alıp kapıyı kapatacağım sırada nerden aklıma geldiyse, kargo dağıtıcısına:
-İktidarda kim var? diye sordum
Şaşkın şaşkın suratıma bakarak “AKP-MHP!” dedi. “20 yıldır AKP iktidarda.” diye ekledi.
“Emin misin?” diye sorunca “Abi ben akademide hocaydım. Şimdi kargo dağıtıyorum.” dedi. 

 

Kapıyı kapatıp, içeri girene kadar kafam yine karıştı. “Son 20 yıldır CHP iktidarda” diye, kafamda ilmek ilmek ördüğüm kanaatim, yerle bir olmuştu.

 

Tabii böyle olunca bu sefer de “Bay Bay Kemal” meselesi bana saçma geldi.

 

***

 

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na Bay Kemal diye hitap etmesi üzerine Bay Kemal’in bunu benimseyip kullanmaya başlaması Erdoğan’ın pek hoşuna gitmemiş. Bunu “Madem Bay Kemal bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse…” deyip devam etmesinden anlıyoruz. Bu kez çıtayı biraz daha yükseltilmiş, Meclisteki grup toplantısında “Bay bay Kemal” ifadesini kullanmıştı.

 

İktidarın her iki kanadı bu tür basit ses benzerliğini seviyor nedense. Mesela Gezi olaylarından sonra “Gezi zekalı” diye bir şey uydurmuşlardı. Geri zekalıya ses olarak benziyor ya, ondan…

 

Fena olanın “Gezi zekalı” olmak değil, “geri zekalı” olmak olduğunu anlatmak mümkün olmamıştı.” Gezi zekalı” olmadıkları içindi herhalde.

 

Bir ara “Fondaş medya” uydurdular. Ses olarak “Yandaş medyaya” benzediği için. 

Tabii fena olanın “fondaş” değil, “yandaş” olduğunu da anlamamışlardı.

 

Millet ittifakı- Zillet ittifakı da böyle bir yaratıcılığın ürünüydü. “Çiklet ittifakı” da denebilirdi. Zillet kadar olmasa bile ses benzerliği var. Hatta kürsülerde meydanlarda, boşluğa bir tokat savurarak “Millet bu çiklet ittifakını çiğneyip atacaktır. Bu da böyle biline!” denebilirmiş. 

 

Bay bay Kemal: Bu yaratıcılığın son halkası oldu.

 

Grup toplantısında büyük alkış aldı. Sosyal medya yıkıldı. 

 

“Reisim acımamış gelişine gidişine vurmuş zavallıya”, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelişine bir kroşe geldi “, “Slogan on numara”, “Recep Tayyip Erdoğan'dan Kemal Kılıçdaroğlu'na güdümlü füze”, “Reis füze atmış”… gibi paylaşımlar gözüme çarpanlardan birkaçı. 

 

Erdoğan, kürsüden “Halay Kemal” veya “Çay Kemal” de diyebilirdi ve o da aynı ilgiyi görürdü. Yeter ki kafiye olsun, uyandırdığı coşku daha az olmazdı.

 

Süleyman Soylu konuşmanın ilgili bölümünü “Bay bay kemal” diyerek Twiterdan paylaştı.

Aslında bu tür fırsatları Melih Gökçek kaçırmazdı. Nedense şu sıralar ortada yok.

 

***

Bay bay Kemal’i farklı anlayanlar da oldu; Yani gidenin arkasından söylenmiyormuş… gidenin kendisi söylüyormuş “Bay bay” diye;

“Ben Kemal, geliyorum. / Bay bay Kemal, ben de gidiyordum zaten”

Veya “Bay bay Kemal / Güle güle Reis “… der gibi.

 

Benim kurgum biraz daha farklı:


Çete, Bay Kemal’in korkusundan, saklanmış. “Bizi burada bulamaz.”, “Şeytan bile bulamaz burasını.” deyip çok iyi saklandıklarından eminler. Telefon çalınca hepsi irkilir. Kel Hamza telefonu açar. Karşıdan:
-Ben Kemal, geliyorum! diye ses gelir.

 

Diğerleri; telefondan gelen sesi duymadıkları için gözler Kel Hamza’nın üzerinde… konuşmasını bekliyorlar. Hamza; elinde telefon ahizesi, donup kalmıştır. Ahize yere düşerken, dizleri titreyen Hamza, kekeleyerek…

 

“B… Bay… Bay Kemal, geliyor” der. 

 

Sonrasında da kimse bir kerede “Bay Kemal” diyemez. Hep kekeleyerek “Bay…Bay Kemal” derler.  Derken Kemal’in ismi “Bay bay Kemal” kalır.

 

“Ben Kemal, geliyorum” repliğinin yer aldığı Cüneyt Arkın’ın Hınç filminde sahneler tam böyle değil ama, aşağı yukarı böyle. Yalnız filmde Kel Hamza yok. Ben ekledim. 

 

Filmde uyuşturucu, fuhuş, kumar, görevini yapan polise kumpas vs. her şey var. Büyük patron Hasan’ın adamlarından biri kel olabilirmiş. Yadigar Ejder filme yakışırdı diye düşündüm. 


Yorum Yazın