Almanya’da Yahudilere yapılan zulmü biliyoruz. Peki ya, Hollandalı Yahudilere yapılanlar? Amsterdam’da yeni kurulan Ulusal Holokost Müzesi, İkinci Dünya Savaşı süresince Yahudilere uygulanan zulmün hikayesine yer veren ilk mekan olma özelliği taşıyor.
Oğuz Büber – Muhalif Özel
Kurumun çalışmaları yaklaşık olarak 20 yıldır devam ediyor. Bu süre zarfında proje, Hollanda tarihinin ilgili kısmıyla yüzleşmekten duyulan tereddütten kaynaklı olarak çekişmeler yaşadı fakat üstesinden gelmeyi de bildi.
Ulusal Holokost Müzesi Genel Müdürü Emile Schrijver’in konuya yorumu: “Sanırım bu, Hollanda’da uzun zamandır yaşananları sahiplenmekten duyulan rahatsızlığın bir kalıntısı” şeklinde oldu.
Bu müzenin Hollanda’daki diğer müzelerden asıl farkını sizlere şöyle ifade edelim:
Hollanda’da bulunan diğer müzeler Holokost tarihini farklı yönlerden ele alırken ( Anne Frank’ın Evi ya da İkinci Dünya Savaşı’na geniş pencereden odaklanan müzeler gibi ) Ulusal Holokost Müzesi, kendisini Hollanda’da Yahudilere yapılan zulmün tüm hikayesini anlatmaya adamış ilk kurum olarak tanımlıyor.
Yahudi Soykırımı denilince ilk olarak aklımıza Almanya gelir. Fakat bilinmeyen kısım, Naziler Hollanda’da Yahudi nüfusunun yüzde 75’ini toplama kamplarına sürgün etmişlerdi ve bu oran Avrupa’daki en yüksek orandı.
Açılan bu yeni müzenin amacı ise; bu kadar büyük bir insan topluluğun (102 bin Yahudi’nin yanı sıra 220 Roman) günlük yaşantılarından nasıl koparılabildiği, bu yaşamların savaştan önce ve hayatta kalmışlarsa savaştan sonra ne hale geldiği sorularına yanıt vermek.
Cevabın bir bölümü; İşgal döneminde Naziler tarafından kurulan, Hollandalı siviller ve yetkililer tarafından yürütülen acımasız bürokraside yatmakta.
Hatta örnekleri; Müzenin ikinci katında, Hollanda Yahudilerine yönelik yasaları tasvir eden ezici bir kelime akışı ile kaçınılmaz ve ezici bir şekilde duvarlara yansıtılmış.
Nasıl örnekleri mi var?
11 Kasım 1941: Yahudilerin tenis, dans veya briç kulüplerine katılmalarına artık izin verilmiyor.
11 Haziran 1942: Yahudiler artık balık pazarlarından / halinden alışveriş yapamıyor.
12 Haziran 1942: Yahudiler bisikletlerini teslim etmek zorundalar.
15 Eylül 1942: Yahudi öğrencilerin üniversitelere girmesi yasaklandı.
Bu yazıların önünden geçerken, her bir Yahudi için hukukun üstünlüğünün ve özgürlüğünün nasıl ortadan kaldırıldığı ve uygulanan baskıların ne denli ezici olduğu hissediliyor.
Suçlar adli metinlerde, düzgün bir şekilde ele alınmış gözükebilir fakat suç yine de suçtur…
Müzenin galerisinde Hollandalı Yahudilerin yaşamlarından izler taşıyan; kıyafet, mücevher, valiz ve birçok farklı eşya sergileniyor. Müzenin amacı da burada yatıyor aslında. Katliama uğrayan insanlar yalnızca birer kurban olarak resmedilmiyor birey oldukları tüm detaylarıyla gözler önüne seriliyor.
Soykırımda ölenlerin anılara saygı göstermek için böyle bir karar alınmış. Aksi takdirde Nazilerin istediği gerçek olmuş olacak. Yani öldürülen her insan sadece birer sayıdan ibaret hale gelecek.
Hollanda toplumu, tarihle hesaplaşma konusunda yavaş yavaş da olsa bir mesafe kaydediyor. Hükümet ve kraliyet ailesinin, Holokost ve ülkenin köle ticaretindeki rolüne dair özür dilemesi de bunu gösteriyor.
Ulusal bir Holokost müzesi açma fikri ilk kez 2005 yılında önerilmiş. Fakat o dönemde pek çok kişinin kafasında böyle bir müzenin gerekli olup olmadığı konusunda soru işaretleri varmış. Yakın zamana dek, şu anda müze olarak kullanılan alanda geçici sergiler de yapılmış fakat hikayenin tamamı için yeterli görülmemiş. 2021 yılında ise The Jewish Cultural Quarter (Yahudi Kültür Mahallesi) isimli kuruluş binayı satın alıyor ve kalıcı bir koleksiyon oluşturma yolunda ilk adımları atıyor.
Bina acı tarihe şahitlik eden bir yerde bulunuyor. Nazilerin tehcir merkezine dönüştürdüğü tiyatro salonunun karşısında ve Yahudi çocukların toplama kamplarına gönderilmeden önce tutulduğu bir kreşin hemen yanında.
Müzenin iç kısımları yumuşak gri panjurlar süzülen doğal ışıkla aydınlatılıyor. Bu tesadüfi ya da yetersizlikten kaynaklanan bir durum değil, kasıtlı olarak yapılmış. Nedeni de, Nazilerin vahşeti herkesin görebileceği gün ışığında gerçekleştirmelerine gönderme yapmak.
Holokost’tan kurtulmayı başarabilen Hollandalılar da müzenin açılmasını önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriyorlar.
Yorum Yazın