İstanbul
Hafif kar yağışlı
1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,4556 %0.02
38,1917 %0.06
93.927,06 %-1.684
3.441,78 0,11
Ara
Muhalif. HABERLER 'Utandıran Sorun’da yeni nesil tedavi yöntemleri!

'Utandıran Sorun’da yeni nesil tedavi yöntemleri!

'Utandıran Sorun’da yeni nesil tedavi yöntemleri!

Okunma Süresi: 5 dk

Ülkemizde en önemli tabuların başında gelen ve gerektiğinde doktora gitmeye bile çekinilen ‘utandıran’ sorunlardan olan cinsel fonksiyon bozukluğu günümüzde giderek yaygınlaşıyor. Hem kadınlarda hem de erkeklerde öne çıkan cinsel fonksiyon bozuklukları arasında ilk sırayı cinsel isteksizlik alıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Üroloji ve Cinsel İşlev Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner toplumda görülme sıklığı yüzde 50’yi bulabilen cinsel isteksizliğin çiftler arasında çok ciddi sorunlara hatta boşanmalara neden olabildiğini belirtirken, günümüzde bu sorunların tedavisine yönelik çok önemli ilerlemeler kaydedildiğini söylüyor. Cinsel işlev bozuklukları ve cinsel istekte azalmanın artık çözümsüz olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner ‘utandıran sorun’da yeni nesil tedavi yöntemlerini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

Altında kimi zaman diyabet, kalp, tiroit ve böbrek hastalığı ve hormonal sorunlar gibi önemli etkenler yatabilirken, kimi zaman da stres, yorgunluk, yaşlanma ve psikolojik etkenler ‘utandıran’ ve doktora bile gitmeye çekinilen bu soruna neden olabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Üroloji ve Cinsel İşlev Bozuklukları Uzmanı Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner cinsel istek azlığının kişi tarafından her zaman bir sorun olarak algılanmayabildiğini ancak sağlıklı bir toplumu sağlıklı bireylerin oluşturduğunu ve cinselliğin de bunun vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirterek “İnsan vücut sağlığı bir bütündür. Cinselliğimiz bu bütünlüğün bir parçasıdır. Ne yazık ki yaşamımız boyunca cinsellikle ilgili kişisel, ailesel ve toplumsal birçok belirleyiciler ile karşılaşırız. Çoğunda bunlarla mücadele etmek yerine, çatışmamak için yaptırımları kabullenmeyi tercih ederiz. Dolayısıyla konu ile ilgili eğitim eksikliğimizin yanı sıra kaçışımız da söz konusudur. Oysa ki cinselliğini inkar eden bir beden eksiktir. Cinselliği talep etmek ise en doğal haktır. Bu kadar doğal olan bir sürecin daha isteğini duymanın bile sorun olabileceğini düşünmemek kendinden bir kaçıştır” diyor. 

Erkekler daha fazla başvuruyor

Cinsel istek bozukluğunun ülkemizde görülme sıklığı erkeklerde 50’ye ulaşabilirken, doktora başvurularda da ağırlığı erkekler oluşturuyor. Bunun nedenlerinden birinin de ‘cinselliğin öncelikle erkeğin hakkı ve görevi olduğuna dair yanlış toplumsal inanış’ olduğunu belirten Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner sözlerine şöyle devam ediyor: “Kadınlarda yaklaşım biraz daha kabulleniş ve doğal görme düzeyindedir. Oysa ki toplumda karşılaşılma oranları istatistiklerin çok üzerinde seyretmektedir. Burada ana sorun; cinsiyet farklılıklarının ötesinde olayın bir çift problemi olmasıdır. Cinselliğin tüm alanlarında bir bütünü sadece parçalar halinde incelemek doğru değildir. Dolayısıyla bu konuda da en doğru ve uygun yaklaşım; çiftleri bir bütün olarak incelemektir. Kişiler de bunun doğallığını kabul ederek olaya yaklaşırsa daha verimli sonuçlar alınır. Cinselliği doğalın bir parçası olarak gördükçe ve gösterdikçe işler daha kolaylaşacaktır. Önce kendinden kaçmayan bir beden, sonra partnerinden kaçmayan bir kişi ve sonuçta sorunu görüp uzmanından kaçmayan bir çift kavramı gelişecektir. Bunun oluşmasını sağlamak toplumsal yapı ve bileşenlerinin amacı olmalıdır. Bu nedenle toplumun her kademesinde ve hepimize önemli görev düşmektedir.”

Hayatın herhangi bir evresinde de görülebiliyor

Cinsel istek azlığının, kişinin cinsel aktivitelerinin başladığı ilk dönemden itibaren yani hayat boyu olabileceği gibi hayatının herhangi bir evresinde de ortaya çıkabildiğini belirten Prof. Dr. Coşkuner erkeklerde ve kadınlarda cinsel istek azlığına neden olan etkenleri şöyle sıralıyor; 

Erkeklerdeki yaygın nedenleri;

  • Hormonal: Androjen eksikliği (özellikle testosteron hormonunda düşüklük), hiperprolaktinemi (prolaktin hormonunda yükseklik), troit bozuklukları
  • Psikolojik: Öfke ve kaygı, depresyon, travma sonrası stres sendromu
  • İlaçlara bağlı: Özellikle başka amaçlı kullanılan bazı ilaçların yan etkisi sonucu (antidepresan tedavisi gibi)
  • İlişki çatışması
  • Kronik hastalıklar: Koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği, diyabet, felç geçirme, böbrek yetmezliği vs.
  • Ereksiyon problemi
  • Yaşlanma

Kadınlardaki yaygın nedenleri; 

  • Medikal: Hormonal bozukluklar (östrojen, prolaktin, testosteron, troit hormonları), diyabet, hipertansiyon, idrar kaçırma, artrit, nörolojik hastalıklar başta olmak üzere kronik seyirli pek çok hastalık beraberinde bu sorunu yaratabilir. 
  • Psikolojik: Cinsellikle ilgili kötü deneyimler, stres ve yorgunluk, odaklanamama, kaygı, depresyon, kendine güven azlığı, vücut görüntüsüne olan güvensizlik gibi pek çok neden bu soruna yol açabilir.
  • İlişki ile ilgili problemler: Partnerin cinsel problemleri, ilişkide yetersizlik, partnerle cinsellik konusunda iletişim kuramama.
  • Bazı ilaçlar; Bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaç grupları da kadını bu yönde olumsuz etkileyebilir.
  • Kültürel: Kadının içinde yaşadığı toplum ve kültürü, cinselliği algılayışı, cinsellikte kadına yüklediği roller, kısıtlamalar etkili olabilir.

Yeni nesil yöntemlerle etkili tedavi

Kadınlarda cinsel istek azlığına çok çeşitli etkenlerin yol açabildiğini bu nedenle kadında böyle bir sorun değerlendirilirken konunun çok yönlü ele alınarak incelenmesi ve neden veya nedenlerinin ortaya konulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Enis Rauf Coşkuner; erkeklerin tedavisinde ise hasta eğitiminden başlanarak, hormonal veya hormonal olmayan ilaç tedavisi ile psikolojik terapi tekniklerine kadar pek çok seçenek kullanılabildiğini söylüyor. Prof. Dr. Coşkuner yeni tedavi yöntemleriyle ilgili şöyle konuşuyor: “İnsan cinselliğinin ve cinsel isteğin giderek daha çok anlaşılması beraberinde sorunlara yeni çözümleri de sunmaya başladı. Özellikle merkezi sinir sistemi üzerinde cinselliği yöneten alanların net tespiti ve bunların üzerine etkili olabilecek yeni tedavi metotları umut vaat etmektedir ve hatta aktif kullanıma sunulan ürünler de yavaş yavaş gündeme gelmektedir. Geçtiğimiz yüzyıl insan cinselliğini anlamaya başladığımız bir dönemdi, bu yüzyılda ise toplanan bilgilerin sorunların çaresine dönüştüğü bir dönem olmaya başladı ve dahası da gelecek gibi gözüküyor.’’  

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *