İstanbul
Az bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,4623 %0.07
38,2250 %0.15
88.038,24 %-7.768
3.446,75 -0,29
Ara

Cenevre’de Kıbrıs satrancı: Nafile bir çaba mı, yeni bir hamle mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Cenevre’de Kıbrıs satrancı: Nafile bir çaba mı, yeni bir hamle mi?

Cenevre’de sahnelenecek Kıbrıs diplomasisi, gerçekten bir çözüm arayışı mı yoksa eski senaryonun yeni bir perdesi mi olacak? Türk tarafı, iki devletli çözümü kayda geçirmeye çalışırken, Rum liderliği federasyon söylemiyle çıkmazı sürdürüyor. Ancak BM’nin yoğun temaslarına rağmen hâlâ bir gündem belirleyememiş olması, bu toplantının başından itibaren sonuçsuz kalacağını gösteriyor. Peki, bu kez gerçekten yeni bir şeyler konuşulacak mı, yoksa yine aynı tiyatro mu sahnelenecek?

 

YUSUF KANLI

BM Siyasi ve Barış İnşası İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, geçtiğimiz aylarda telefon diplomasisi, ardından yakın zamanda da mekik diplomasisiyle Lefkoşa, Ankara ve Atina arasında yoğun mesai içerisindeydi. Taraflarla temaslar gerçekleştirdi, ortak bir zemin bulmaya çalıştı. Ancak sonuç?

BM hâlâ Cenevre toplantısının resmi bir gündemini belirleyemedi.

• Türk tarafı, federasyon seçeneğini artık kesin olarak kapattığını ilan etti.

• Rum tarafı, siyasi eşitliği reddederek federasyon talebini yineledi.

• Türkiye, KKTC’nin egemen eşitliği tanınmadan hiçbir formüle razı olmayacağını netleştirdi.

• Yunanistan ise sessiz kalmayı tercih etti.

Bu tablo, BM’nin boşuna çabaladığını ve 17-18 Martta Cenevre’de gerçekleştirilecek 4+1+1 formatındaki toplantının, tarafların birbirini suçladığı diplomatik bir gösteriye dönüşeceğini açıkça gösteriyor.

Hristodulidis’in federasyon oyunu: Çözüme mi, çıkmaza mı?

Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis, Cenevre görüşmelerini bir “diplomatik başarı” gibi sunuyor. BM’nin toplantıyı organize etmesini kendi diplomatik girişimlerinin sonucu olarak anlatıyor. Ancak bu çaba gerçekten çözüm için mi? Yoksa Rum tarafının yıllardır yaptığı gibi, Türkleri uzlaşmaz göstermek için oynanan bir oyun mu?

Eğer gerçekten federasyon istiyorsa:

• 2017’de Crans-Montana’da Hristodulidis’in teşvikiyle dönemin Rum lideri Nikos Anastasiades neden masadan kaçtı?

• Türk tarafının siyasi eşitliğini neden hâlâ reddediyor?

• Kıbrıslı Türkleri “azınlık” statüsüne indirgeyen bir model nasıl federasyon olabilir?

Hristodulidis’in stratejisi açık: Türk tarafının iki devletli çözüm talebini kesin bir dille reddetmek, ardından “Biz çözüm istedik ama Türkler kabul etmedi” söylemiyle uluslararası destek kazanmak.

Ancak bu kez durum farklı olabilir. BM bile federasyon konusunda artık umut taşımadığını ima ederken, Rum liderliği sahte federasyon söylemini daha ne kadar sürdürebilir?

Tatar’ın stratejisi: Çıkmaz mı, oyunu değiştiren hamle mi?

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, son Ankara ziyaretinde Cenevre’de neden bulunacaklarını net bir şekilde anlattı.

Tatar’a göre bu toplantıya katılmanın amacı, Türk tarafının pozisyonunu güçlendirmek ve iki devletli çözümü bir kez daha kayda geçirmektir.

Bazı Batılı diplomatlar, Tatar’ın federasyon modelini tamamen reddetmesinin Rum tarafına bir “hediye” olduğunu iddia ediyor. Onlara göre, Türk tarafının sert tutumu, Rumlara uluslararası arenada avantaj kazandırıyor.

Ancak bu yanlış bir analiz olabilir.

Cenevre öncesi Ankara’daki temaslar gösteriyor ki:

• Türkiye ve KKTC, diplomatik olarak tam bir uyum içinde hareket ediyor.

• Cenevre’ye gitmek, Türk tarafı için bir geri adım değil; aksine, yeni bir diplomatik hamle.

• Amaç, federasyon tartışmalarını tamamen bitirerek, Kıbrıs sorununu yeni bir çerçeveye oturtmak.

Türk tarafının net hedefleri var:

• İki devletli çözümü uluslararası zeminde kayda geçirmek,

• BM’ye federasyonun artık gerçekçi bir model olmadığını göstermek,

• Türkiye’nin tam desteğini uluslararası alanda sergilemek.

Tatar ve Türkiye’nin yeni bir diplomatik süreci başlatmaya hazırlandığını görmek gerekiyor.

Cenevre sonrası süreç: Diplomatik satranç nasıl ilerleyecek?

Cenevre görüşmelerinden sonra Kıbrıs meselesinin geleceği, uluslararası aktörlerin nasıl tepki vereceğine bağlı olacak.

• Birleşik Krallık, Kıbrıs konusunda pasif kalmaya devam ediyor.

• Avrupa Birliği, federasyon konusunda artık eskisi kadar istekli değil.

• ABD, Doğu Akdeniz’deki enerji hesaplarına odaklanırken Kıbrıs meselesini ikinci plana itmiş durumda.

• BM ise süreci devam ettirmek istese de, artık yeni bir formül üretmesi gerektiğini görüyor.

BM’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar, BM Genel Sekreteri’ne sunduğu son raporda içeriği resmen açıklanmasa da federal çözüm için artık bir zemin olmadığını açıkça belirttiği herkesin bildiği bir sır. Nitekim kişisel temsilci görevi hitamında adanın iki halkına yazdığı mektupta açık bir şekilde “artık yeni şeyler söyleme zamanı” dedi.

BM Siyasi ve Barış İnşası İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo aylar süren gayretten, onca görüşmeden sonra Cenevre gayrıresmi görüşmesi için tarafların ortak zemini olmadığını gördü, herhalde geneş sekretere de rapor etti.

Bu durumda BM’nin bile federasyon modelini artık savunamaz hale geldiğini söylemek yanlış olmaz.

Cenevre’den sonra ne olacak?

Bu görüşmelerin ardından:

• Rum tarafı, Türk tarafının “uzlaşmaz” olduğu söylemine devam edecek.

• Türk tarafı, iki devletli çözüm mesajını uluslararası alana taşımış olacak.

• BM, süreci tekrar canlandırmak için yeni yollar aramaya devam edecek.

Ancak bu kez sürecin yönü değişebilir.

Çünkü BM bile federasyonun artık geçerli bir seçenek olmadığını kabul etmeye başladı.

Peki bundan sonra iki devletli çözüm önerisini dışarıda bırakmak mümkün mü?

Bir dahaki “çıkmaz zirvede” görüşmek yerine, bu kez gerçekten yeni bir şeyler konuşma zamanı gelmedi mi?

Nafile bir çaba mı, yeni bir başlangıç mı?

 

Cenevre görüşmeleri, BM’nin bile bir gündem belirleyemediği bir toplantı olarak tarihe geçebilir.

Ancak Türk tarafı açısından bu, yeni bir diplomatik hamlenin başlangıcı olabilir.

Eğer süreç doğru yönetilirse:

• İki devletli çözümün uluslararası meşruiyeti artırılabilir,

• BM’ye federasyonun artık uygulanabilir olmadığı kabul ettirilebilir,

• Türkiye’nin tam desteği ile KKTC’nin diplomatik tanınma süreci hızlandırılabilir.

Bu yüzden Cenevre’ye bir nafile çaba olarak değil, oyunu yeniden şekillendirmek için bir fırsat olarak bakmak gerekebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *