Bir Muammer Karaca’mız vardı… İmparatorluk molozları arasından neşe saçmaya çalışan Şehzadebaşı-Direklerarası sahnelerinden çıkmış; Darülbedayi’ye kadar yükselmişti… Tabii bu arada Cumhuriyet ilan edilmiş, yeni devlet yüzünü köhne, kokuşmuş alaturkalıktan modernliğe doğru dönmüştü…
Meşrutiyet’te, Millî Mücadele devrinde Ermeni tiyatrocularımızın kabiliyetlerinde vücut bulan trajediler, melodramlar kesildi… Peşpeşe yapılan inkılâplarla bir neşe havasıdır başladı… Operet dediğimiz tür memleketimizde peyda oldu!