Hülya Özmen
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bütçe görüşmelerinin çok partili siyasi hayata geçilmesiyle çok sesli bir renge de dönüştüğü görülüyor. Yunanlı düşünür Sokrates, Fransız yazar Sartre, Fransız ekonomist Thomas Piketty, İngiliz yazar, şair Shakespeare, Amerikalı yazar Mark Twain, Rus yazar Dostoyevski, dünya şairi Nazım Hikmet, Ahmed Arif gibi pek çok isim milletvekillerinin konuşmalarına ilham kaynağı oluyor.
Arabesk müziğin kralı ‘Müslüm Baba’ lakaplı Müslüm Gürses seslendirdiği, ‘Yakarsa Dünyayı Garipler Yakar’ şarkısıyla bütçe tutanaklarında yerini alırken, ‘bozuk düzen’ gelmiş geçmiş hükümetler dönemlerinin en tanıdık cümlesi olarak yer alıyor. Çay-simit hesaplarının ise iktidar milletvekillerini çok zora düşürdüğü görülüyor.
Bozuk düzen, garibanlar,
Bütçe tutanaklarında siyasetçilerin sisteme bazen de iktidara karşı eleştirilerinde ‘bozuk düzen’ ifadeleri dikkat çekiyor. Bülent Ecevit, DSP Genel Başkanı olarak 1997 yılı bütçe görüşmelerinde koruculuk sistemini eleştirirken bozuk düzen ifadesini kullanırken, Demirel, 1990 yılı bütçesi üzerindeki konuşmasında, “89 yılı “İşçinin eline 141 bin lira para geçiyor. Bu para ile dört nüfuslu bir aile çay içse, simit yese yine yetmez” diyor.
2023 yılı bütçe teklifi, bu yasama döneminin son bütçesi olacak. İki ay boyunca Komisyon'da ve Genel Kurul'da bütçe takvimi işleyecek. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın geçtiğimiz hafta yaptığı sunum ile start alan 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmeler başlıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 26 Ekim Çarşamba günü bütçenin geneli ve ile Sayıştay raporları üzerinde görüşmeler yapılacak. Komisyonun perşembe günkü toplantısında ise TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ile Sayıştayın 2023 bütçeleri ele alınacak. Bu bütçe Cumhuriyetin 100. yılının bütçesi olma özelliğini taşıyor.
Geçmişten günümüze bütçe müzakerelerinden kesitler
M. Meclis! B : 49 21 . 2 . 1980 (Bütçe kanunu müzakereleri)
MSP GRUBU ADINA HASAN SEYİTHANOĞLU (Kahramanmaraş): (Devamla) — Öğrenci açıkta kalmasın diye Üniversite açılamaz. Fakat açılan bir üniversite kendi öğrencilerini bulur. (Bizdeki temel sakatlık buradadır. Son yıllarda Türkiye’de açılan üniversitelerin, hangi biri faraza kapatılmış olsa, dünya ilim çevresine bu olay esef verici diye görünmez. Kimse yazık oldu demez. Aslında üniversite, Türkiye'nin kurulu düzeninin dışında değildir. Belirtmek istediğimiz husus, mevcut sistemin tümüyle ve temellinden sakat çalışmasıyla ilgilidir. Üniversite bu bozuk düzenin hasılası olduğuna göre, sözünü ettiğimiz darboğazdan kendi başına çıkıp kurtulması da beklenemez.
--
9 .12 .1996 Pazartesi 1997 bütçesi
Demokratik Sol Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit.
BÜLENT ECEVİT (Devamla) - Ben, 1989 sonbaharında, yan politikacı yarı gazeteci olarak güneydoğuya yaptığım bir gezide köylü vatandaşlara, köy koruculuğu konusunda ne düşündüklerini sormuştum. Bakın, o köylülerin teypten çıkardığım sözleri neler? Köylülerden biri "ağaların, aşiret reislerinin, zaten kendi aralarında kan davası var. Eğer koruculuk yerleşirse, kendi meselelerini bu ortamda giderirler. Bu önlemler uygun değildir; devlet devletliğini bilmelidir" diyordu daha o tarihte: (DSP ve ANAP sıralarından alkışlar)
Bir başka köylü şunu ekliyordu: "Bu ağalık, aşiretlik, çıktıysa, demek ki, devlet, devletliğini reddetmiş." Daha 1989'da, bir başka köylü "bu aşiret reisleri, bu ağalar, kimleri silahlandırıp, dağa çıkarıyor? Yine, benim gibi fakir fukaraları. Ölürsem yine ben öleceğim; ağa ölmez" diyordu. Tabiî, bu "ağa ölmez"in anlamı "buradaki bozuk düzen değişmez"idi. Oysa, kendi haline bırakılsa, devlet engellemese, bozuk düzen kendiliğinden çözülmeye başlayacaktı.
---
21 Aralık 2018 Cuma
HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars): Bugün ilk konuşmalarda Magna Carta’ya gönderme yapıldı, 1200’lü yıllar İngilteresine. Yine, o tarihlerde İngiltere’de bir meşhur söz varmış, diyorlarmış ki: “Devletin arazisinden birisi bir kaz çalarsa o kişi hapsi boylar ama bir kişi devletin arazisini çalarsa elini kolunu sallayarak dolaşır.”
Bakın, bizim buralarda konuştuğumuz günlerde ben dizilerin ratingleri ile TRT 3’ün ratinglerini karşılaştırdım; biraz baktım, halkımız kendi bütçesini, kendi temsilcilerini, siyasetçilerini mi dinlemiş; önümüzdeki yıl hangi imkânlarla yaşayacağını, hangi bakanlığa ne kadar kaynak ayrıldığını mı dinlemiş yoksa dizileri mi izlemiş diye. Değerli arkadaşlar, hiçbir dizi TRT 3’den daha az ratinge sahip değil.
Onun için, belki bizi izleyenlere hitap açısından -hani Müslüm Gürses’in meşhur türküsüyle- o “Çukur” dizisindeki ifadeyi paylaşayım ben de: “Yakarsa dünyayı garipler yakar.” değerli milletvekilleri. (HDP sıralarından alkışlar) Eğer, Fransa’daki olayları tanımlarken, burada tartışma konusu yaparken sadece bugüne dair ve kendimize dair bir savunma psikolojisiyle değil ama gerçekten anlama ve ülkelerin kaderinde toplumsal patlamaların, toplumsal öfkelerin doğurduğu sonuçlar ekseninde bakarsak dünya tarihinde buna dair çok örnek görürüz.
--
2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı Plan Ve Bütçe Komisyonu Görüşme Tutanakları
VAHAP SEÇER (Mersin) – Ben de Mersinliyim. Bizim topraklar, mezalimin karşısında olan, zulme karşı mücadele eden çok önemli şairler, yazarlar, son zamanlarda sinema sanatçıları, Müslüm Gürses gibi, Ferdi Tayfur gibi, gerçekten yoksul kesimlerin içerisinden çıkan, o kesimlerin sesini tüm Türkiye'ye duyuran, dertlerini duyuran, feryatlarını, taleplerini, isyanlarını duyuran insanların çıktığı topraklar.
Önceden, hatırlayınız, televizyon ekranlarında değişik sanatçılar devlet büyüklerini, başbakanlarını, cumhurbaşkanlarını, bakanlarını hicvederek onların uygulamalarını, politikalarını eleştirirlerdi. Bugün bunları ekranlarda görmemiz mümkün değil. Aslında, mizah da en güçlü muhalefet. Sanatın, sanatçının özünde de muhaliflik var. Zaten sanatçının hangi alanda olursa olsun, hangi alanda sanat yaparsa yapsın işlediği temayı yaratan iktidardır, oradan esinlenerek sanatını icra eder. Ülkelerde sanatı yapanlar, türküleri yapanlar, şarkıları yapanlar, şiirleri yapanlar asla unutulmuyor ama yasaları yapanlar unutuluyor.
--
27.2.1989
SÜLEYMAN DEMİREL (Devamla) — 1982'de Türkiye genelinde vasatî ücret 961 lira, 1988'de aynı parayla 652 lira. Kamu kesimi, 1982'de 1 526 lira, 1988'de 806 lira. "1989'a gel" diyeceksiniz, oraya da geliyorum : 1983 yılı 100 alınırsa, 1986 yılı 67, 1989 yılı 73'tür. Binaenaleyh, işçi reel ücretten 27 puan kadar kaybetmiş. 1980'de bir kilo ekmek için 13 dakika çalışmak gerekirken, şimdi 1989'da 31 dakika çalışmak gerekiyor; bir kilo sığır eti için 2 saat 32 dakika çalışmak gerekirken , şimdi 4 saat 16 dakika çalışmak gerekiyor, ne olmuş? İşçi fukaralaşmış. Ne olur ki yani fiyatlar bu kadar artınca? "Nefes tüketme, bu böyle olur, diyeceksiniz; ama yine bunların söylenmesinde yarar var.
NURETTİN DİLEK (Diyarbakır) — Kardeşçe yakıyoruz ya.
SÜLEYMAN DEMİREL (Devamla) — İşçi bu şartlar altında ev sahibi mi olacak, asgari ücretle çalışan işçinin eline 141 bin lira para geiyor. Bu para ile dört nüfuslu bir aile çay içse, simit yese yine yetmez. Eve nereden para ayıracak işçi? İşçinin vasati ücreti 300 - 330 bin lira. Memurunki gibi... Onun neresiyle ev sahibi olucak? Bir metrekaresini 1 milyona çıkardığınız konutun nesini alacak bu işçi?
MEHMET ZEKİ UZUN (Tokat) — Eski evini satsın.
NURETTİN DİLEK (Diyarbakır) — Eski evini satsın.
SÜLEYMAN DEMİREL (Devamla)" Eski evini satsın" diyorsunuz; eski evi yoksa ne yapacak? Diyoruz ki, gelin asgari ücreti yoksulluk sınırı olan 330 - 350 bin liraya getirin, bundan da vergi almayın.
İşçi ve memur yüzde 20 ilaç parasını ödeyecek durumda değil, birçoğu bundan dolayı ilaç almıyor. Yani, ilaç başka ülkelerde Çok pahalı, Türkiye'de tabiiki ilacın pahalılığından şikayet ederken başka ülkeleri kıyaslıyoruz; ama, alım gücü olmadığı için yüzde 20'yi Ödeyemeyecek durumdadır. Yüzde 20'nin kaldırılmasını ister işçi.
SÜLEYMAN DEMİREL (Devamla) — Ben onların hesabını verdim, siz bunun bir hesabını verin, gelin de burada. Gelin, gelin... (DYP sıralarından alkışlar) yani biz şimdi 1975 Bütçesini mi konuşuyoruz, yoksa 1990 Bütçesini mi?
Bunların cevabı yok. Ben sizin sıkıntınızı biliyorum, yani ufuneti dağıtmaya mecbursunuz, bunlara cevap veremezsiniz. Yapamamışsınız, olmamış, netice odur.
--
2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı Nedeniyle
Tarih: 12/12/2013
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Teşekkür ederim. . Biraz önce Sayın Bakan da burada ifade etti ve Başbakan konuşmasında yine çay simit hesabı yaptı. Yani 804 lira asgari ücret alan işçi, emekçi ailesine, 5 çocuklu aileye her gün çay simit tüketirse 450 lira harcayacağını... Peki, geri kalanı ne? Yani, kira, ulaşım ve giderleriyle siz "804 lirayla yaşayın." diyorsunuz ve 40 milyon icra dosyasıyla borçlu yurttaşlar, "Kredi kartı kullanmayın." diye onların taleplerine yanıt veriyorsunuz.