Bilgiç; mevcut iktidar, Altılı Masa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ilişkin şunları belirtti:
“Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giriyoruz. Mevcut iktidar yirmi yılı aşkın bir süredir iş başında. Vergilendirmede, ücretlendirmede ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, hak ve özgürlüklere dair kısıtlar, kurumsallığın yerini her geçen gün artan dozda alan keyfilik, farklı kimlikleri ve kültürleri yok sayan tek tipçi anlayış, inanç istismarına, hamasete ve şatafata dayalı yönetim farklı kesimlerden milyonlarca insanın canını yakıyor.
Servet belirli ellerde toplanırken, yerel yönetimlerin yetkilerinin budanması, rant uğruna doğaya ve kentlere karşı işlenen suçlar yaşamı çekilmez hale getiriyor. Süreç akıl ve vicdan sahibi herkesi bir çıkış yolu arayışına itti. Bir kent savunması olan Gezi Direnişi, toplumun farklı kesimlerinin birlikteliğiyle gerçekleşti. Nisan 2017'de yapılan referandumda adı konulmamış bir hak ve özgürlükler ittifakı vardı. Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı bu birlikteliklerin devamı gibi oldu.
Stratejik oy kullanma
2018 seçimlerinde kurulan Millet İttifakı, 2019'da muhalif kesimlerin parti taraftarlığının ötesinde stratejik oy kullanması ve başta İstanbul olmak üzere birçok belediyenin kazanılması hep bu çıkış yolu arayışının motivasyonu neticesinde oldu.
KHK'larla milyonu aşan insanın mağdur edilmesi, kazanma hırsının sellerin, yangınların ve depremlerin felaketlere dönüşmesine yol açması, sembol ve simgelerin insandan ve yaşamdan daha değerli addedilmesi, linç, işkence ve kayıp ve kaçırma olaylarının hiç olmadığı kadar alenileşmesi toplumun değişim talebini çok daha yükseltti.
Altılı Masa yapay bir birliktelik değil
Altılı Masa (Millet İttifakı) yukarıdan aşağıya oluşturulmuş bir yapay birliktelik değil, tüm bu taleplerin, halkın, sivil toplumun, akademisyenlerin, aydınların, vicdan sahibi herkesin çabasıyla ilmek ilmek örgütlenmiş bir organizasyondur.
Kılıçdaroğlu değişim talebinin adayı
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bir partinin ya da bir ittifakın değil, yaşamda hak ve özgürlük, yönetimde ahlak ve adalet, sistemde değişim talebinin adayıdır. Türkiye, farkı kesimlerin özgürleşerek birlikte yaşayabileceği, tüm türlerin ve ekosistemin hakkının korunduğu, kimsenin yoksulluğa ve cehalete terk edilmediği, kimsenin onurunun incitilmediği, kimsenin tanrılaştırılmadığı, savaşın değil barışın, ölümün değil yaşamın kutsandığı, hukukun üstünlüğüne dayanan, katılımcı ve çoğulcu bir cumhuriyet olmayı başaracaktır. Hepimize düşen ötekinin (farklı kimliklerin, farklı türlerin ve farklı yaşam ortamlarının) haklarını koruyup gözeten bir sorumluluğu/ ahlakı kuşanmaktır.”