İstanbul
Parçalı bulutlu
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,4109 %0.29
38,2720 %0.04
98.419,32 %1.985
3.443,07 0,41
Ara
Muhalif. GEÇMİŞİN GÖLGESİ Atatürk’ün Türk vatandaşlığı

Atatürk’ün Türk vatandaşlığı

Ayla Ganioğlu'nun yazdığı "Atatürk’ün Türk vatandaşlığı" başlıklı yazı...

Okunma Süresi: 2 dk

Düşmanın denize dökülmesinden sonra, 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılmış, Padişah Vahdettin 16 Kasım 1922’de İstanbul’daki işgal orduları başkumandanı İngiliz Generali Harrington’a bir mektup yazarak bir İngiliz zırhlısıyla İstanbul’dan ayrılmıştı.

18 Kasım 1922’de, Meclis’teki oylamayla Abdülmecid halife seçildi. Abdülmecid’in halifeliği, 3 Mart 1924’te, halifeliğin TBMM’ye devri anlamına gelecek bir kanunla kaldırıldı.  

Savaşın kazanılmasından sonra Atatürk’ün artık tasfiye edilmesi gerektiğini düşünenlere, en yakın arkadaşları da katılmıştı. Çıkarmak istedikleri bir kanun, tarihi akışı değiştirebilecek nitelikteydi. 29 Ekim 1923’te cumhuriyet ilan edilmeden eğer Atatürk bu kanunla tasfiye edilebilseydi, tarih çok farklı olacaktı. 

Hedef, Atatürk’ün vatandaşlık haklarını elinden almak, kazandığı onca savaştan sonra kurulacak devlette söz sahibi olmasını önlemekti.  

Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam’da bu kanunun gelişini şöyle anlatır:

“İnsan zaaflarının en aşağılığı olan kıskançlıktan, kendilerini memleketin yerlisi ve hakiki çocukları, Gazi’yi ise bir yabancı, bir sığıntı, göçmen sayan çeşitli ruh komplekslerine kadar geri hesaplar, birtakım insanların içgüdüleriyle kaynaşıp duruyordu.(…) Gazi Mustafa Kemal de görüyor, seziyordu ki, sayıları az da olsa birtakım insanlar, kendilerini Anadolu’nun öz çocukları ve onu bir yabancı saymaktadırlar.”

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *