İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4848 %0.01
36,6914 %0.27
3.493.600 %2.056
3.065,56 0,40
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk “asker gözüyle” büyük felaketi değerlendirdi

Emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk “asker gözüyle” büyük felaketi değerlendirdi

Gazeteci Nursun Erel sordu, Emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk “asker gözüyle” büyük felaketi değerlendirdi: Sorun akıl ve bilimi reddeden buyurgan, despot dil...

Türkiye’nin güneydoğu illerinde onbinlerce cana, büyük kayıplara yol açan, pek çok yerleşim yerini adeta haritadan silen büyük deprem felaketinde “asker neredeydi?” Sorusu hep soruldu. “Asker ilk anda sahaya çıksaydı bunca kayıp olmazdı” diyenler “askeri sağlık sistemi çökertilmese çok can kurtarılabilirdi” görüşünü de savundular.

 

Neden TSK sahada yoktu?” Sorusunu “eski bir askere” sormak için emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk’ün görüşüne başvurduk ve görüntülü konuştuk.  Solmaztürk Kanunlar askerin kendiliğinden kışlasından çıkmasına izin vermez, eğer bir gecikme varsa, olduysa bunun nedenini hükümete ve onun bölgelerdeki uzantısı olan valilere sorun” dedi. Solmaztürk asıl sorunun Türkiyede 20 yıldır süren yönetim kültüründe, buyurgan ve despot dilde olduğuna dikkati çektiği söyleşimizde sorularımızı şöyle yanıtladı:

 

—Yanlış adres—

 

SORU: Büyük deprem felaketi yaşandığı andan itibaren TSK neredeydi sorusu çok soruldu, siz ne dersiniz?

 

SOLMAZTÜRK: Askerin kendiliğinden müdahil olması mümkün değil. Son 20 yıldır ülkeyi yönetenlerin tutumu malum. Silahlı Kuvvetler üzerinde, ister kontrol ister baskı deyin, psikolojik engeller var. Her şey bir yana kanunlar TSK’nın her hangi kışladan kendiliğinden çıkmasına imkan vermiyor. Dolayısıyla bir gecikme varsa bu gecikmenin neden olduğunu hükümete ve hükümetin bölgedeki uzantısı olan valilere sormak gerekir… Silahlı kuvvetleri bunları sorgulamak için bence yanlış adrestir.

 

SORU: Peki TSK’nın bu büyük afet sırasında derhal harekete  geçebilmesi için ne gerekiyordu? Bundan sonraki döneme belki ders olabilir diye soruyorum?

 

SOLMAZTÜRK: Öncelikle değişmesi gereken, yönetim kültürüdür, esas sorun, her türlü akıl ve bilim yaklaşımını reddeden, merkeziyetçi, ayrıntılara kadar her şeyi  kontrol etmeye çalışan bu yönetim kültürüdür. Ekranlarda gördük, Gaziantep’te bir mahallede yıkılan bir binanın önünde iki iş makinası var, AKP genel başkan yardımcısı da hasbelkader orada bulunuyor. Herkes çar naçar yakınlarını enkaz altından çıkarma çabasında, diyorlar ki -buradaki makinalardan biri yandaki enkaza gitsin.- Bunun için oradaki AKP genel başkan yardımcısı Ankara’daki İçişleri bakan yardımcısına mesaj çekiyor, o mesaj nasıl ulaşıyorsa, onun üzerine nasıl talimat veriliyorsa makina sonunda diğer enkaza gelebiliyor… Bu kadar merkeziyetçi, bu kadar yerele yetki vermeyen, görev insiyatifi kullandırmayan bir yönetimin bir afette enkazın altında kalması kaçınılmaz olur…

 

SORU: TSK’nın sahaya geç inmesi de bu yüzden mi?

 

SOLMAZTÜRK: Bakınız TSK’nın görevi savaşmaktır, kendi hazırlıklarını savaşa dönük olarak yapar bunun bir parçası da seferberlik planlarıdır, personel, araç ve iş makinaları seferberliği vardır, TSK’nın kendi envanteri dışındaki iş makinaları ve araçların savaş durumunda emrine nasıl geçeceği bellidir. Bu detaylı planlar ve hazırlıklar uyarınca terhis olup ayrılmış bir kişi de savaşta TSK bünyesine alınır. Bu gelen personel hangi noktada hangi birliğe katılacak hangi bölüğün hangi taburun emrine girecek bunların hepsi bellidir, eline sefer görev emri verilir, hiçbir emir beklemeden gider o birliğe katılır. Bu seferberlik planı ile iş makinaları da sokağa bırakılmaz, hangi araçla taşınıp hangi ile, hangi birliğe götürülüp, kime teslim edileceği bellidir. Bu hazırlıkların hepsini TSK, illerin afet ve acil yardım müdürlükleri üzerinden yapar. İçişleri Bakanlığı bünyesindeki AFAD’ın TSK’dan dan daha yetkin, daha hazırlıklı, daha önde olması gerekir. Bu olmazsa işin yürümesi mümkün değil. Oysa deprem savaştan daha büyük bir yıkıma sebep oldu ve bu sürpriz değildi. Bu bölgede bu çapta bir depremin olacağı, çok yıkıcı olacağı, geniş bir bölgeyi kapsayacağı zaten biliniyordu. Sorun şu,  10 ildeki afet ve acil yardım müdürlükleri görevlerini yapmadılar, hiç yapmadılar. 

 

Röportajın tamamını okumak için…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *