İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4848 %0.01
36,6914 %0.27
3.493.600 %2.056
3.065,56 0,40
Ara
MUHALIF GAZETECILIK GÜNDEM Emel Seçen yazdı: Bu ateş nöbetinden nasıl çıkacak ülke?

Emel Seçen yazdı: Bu ateş nöbetinden nasıl çıkacak ülke?

"...Kendi içinizdeki devrimin gücü ile gülümseyin, güzel günlerin inancı ile. Yoksa nasıl yenileneceğiz? Gülümse! En çok da o sessiz canların anısına…"

Emel Seçen'in kaleme aldığı, "Bu ateş nöbetinden nasıl çıkacak ülke?" başlıklı makale şöyle:

“Beni yak, kendini yak.
Her şeyi yak!
Bir kıvılcım yeter, hazırım bak!”

Doğru, her zaman bir kıvılcım yeter!
Ama elbette tavşanın haberi varsa. Tavşan dağa küsmüş misali, tüm iletişim araçları kullanıldığı halde, adeta Kurtuluş Savaşı gibi ülke dört bir koldan ateşler içinde.

BU ATEŞ NÖBETİNDEN NASIL ÇIKACAK ÜLKE

Yardım istenmiş, AB devreye girmiş, halk “Help” paylaşımları yapıyor. Araç konvoyları geçerken yetişmesi gereken itfaiye araçları bekletiliyor. Manavgat Belediye Başkanı hiçbir çağrısına olumlu yanıt alamadığı için yere çökmüş ağlıyor. O efeler diyarı, adına türküler yakılan Çökertme, yanarak boşaltılıyor. Yumurtalarının yanında kuşlar, börtü böcek, tüm habitat diri diri yanıyor. Dirhem su yok. Damacana ile su takviyesi yapıyor halk. Kadınlarımız itfaiye hortumu yüklenmiş, merhem olmaya çalışıyor. Sivil vatandaşlar taşlar arasından kaplumbağa çıkarıyor. Çoğunun evi, malı gitmiş, ağlayarak yanan ineklerine hayıflanırken, bulduğu keçi yavrusu oğlak için “Adını MUCİZE koydum, buradan nasıl çıktık hiç bilmiyorum ama bu yaşıyor ya” diyor, başından öperken.

Ülkemiz birkaç gündür bu alev topu içinde debelenip dururken tatilciler keyif derdinde, Bodrum yanıyor teknede selfie yapıyor, fonda alevler ya da kesif bir duman tabakası. Çekerken bile umursamıyor; kafa başka ne yapsın! Ya da artık herkes fark etmeye başlayınca yazıyor, çiziyor, döktürüyor. Çalkala… Göcek Marina, ses yok! Marmaris ağlıyor, birileri tutuşmuş ve diğerleri izleyici.

İlkokulda iken güzel bir tekerleme vardı. “Balta nerede, suya düşmüş. Su nerede, dağa kaçmış. Dağ nerede? Yandı bitti, kül oldu!.."

Bir millet, bu halde birlik olamıyorsa acaba daha ne zaman olacak?

Doksan yılı çoktan geçmiş, Atatürk “İstikbal Göklerdedir!” diyeli. Bu söz elbette boşa sarf edilmemiş. Tüm yatırımlar, öğrenci yetiştirmekte dahil olmak üzere ama biz prospektüs kullanmayınca, daha doğrusu okumayınca, hep kulaktan duyduğumuz olarak kalıyor ya da hiç olmuyor. Doğru olmayan bir bilgi hiç olmasın daha iyi.

“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyor ve 2021’de, 1930’ların kafasının tohumlarının yeşerdiğini göremiyoruz ve Hırvatistan’dan uçak bekliyoruz.

Oysa 1999 tarihinde, 1998 üretimi ilk yangın söndürme uçağını Tüpraş yangınının söndürülmesinde kullanmışız.

Girişte bahsedilen şarkının sözleri, Sezen Aksu’ya ait. Müziği, Thanou Mikroutsikou’nun. “Gülümse” albümünün 7. parçası. Komşu Yunanistan’ın, Sezen Aksu’su, Haris Alexiou tarafından “Mia Pista Apo Fosforo” yani “Her şeyi Yak” olarak seslendirildi.
“Allah’ım ateşlere yürüyorum” diyor.

Canım ülkemiz, cehennem kâbusunun içinde sadece izleyici olmanın verdiği derin ıstırap, uykularımızı çalmakla da kalmıyor, sağlığımızı da etkiliyor.

Bu nasıl bir yetersizliktir! 

Türkçe-Kürtçe makaleler yazdığı için zamanında yurt dışına çıkmak ve orada yaşamak zorunda kalan Kemal Burkay’ın yazdığı sözleri ile 1991 yılında Sezen Aksu albüm şarkısının kapak parçası olarak dinleyenlerine sundu.

Diğer güzel eserleri gibi sevdiğim bir eserdir...

Gülümse hadi gülümse
Bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenileyeceğim
Hadi gülümse

Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur
Gülümse

Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur
Gülümse

Tut ki karnım acıktı
Anneme küstüm
Tüm şehir bana küstü
Bir kedim bile yok
Anlıyor musun?
Hadi gülümse

Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur
Gülümse

Gülümse hadi gülümse
Bulutlar gitsin
Yoksa ben nasıl yenileyeceğim
Hadi gülümse

Sazlarım vardı
Irmaklarım vardı
Çakıl taşlarım vardı benim
Ama sen başkasın
Anlıyor musun?
Başkasın

Sazlarım vardı
Irmaklarım vardı
Çakıl taşlarım vardı benim
Ama sen başkasın
Anlıyor musun?
Başkasın

Tut ki karnım acıktı
Anneme küstüm
Tüm şehir bana küstü
Bir kedim bile yok
Anlıyor musun?
Hadi gülümse

Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur
Gülümse

Bir kedim bile yok!
Günümüze uyarlarsak, “Bir söndürücümüz bile yok!..”

En büyük devrim, her şeye rağmen gülümseyebilmektir! Ve tüm devrimciler çok güzel güler. Atatürk, Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet Ran, Che Guavera…

Kendi içinizdeki devrimin gücü ile gülümseyin, güzel günlerin inancı ile.
Yoksa nasıl yenileneceğiz?
Gülümse!
En çok da o sessiz canların anısına…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *