İstanbul
Hafif yağmur
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,9262 %0.02
37,4910 %0.16
96.736,60 %-1.1
3.312,17 0,23
Ara
Muhalif. GÜNDEM Öztürk Yılmaz’dan konsolosluk baskınıyla ilgili Erdoğan’a hodri meydan

Öztürk Yılmaz’dan konsolosluk baskınıyla ilgili Erdoğan’a hodri meydan

Okunma Süresi: 4 dk

Büyükelçi Öztürk Yılmaz’ı Türkiye kamuoyu Haziran 2014’te Türkiye’nin  Musul Başkonsolosluğu’na IŞİD’in yaptığı baskınla tanıdı. Başkonsolos Öztürk Yılmaz ve konsolosluk çalışanları  IŞİD teroristlerinin elinde 101 gün rehin kaldıktan sonra kaçıp kurtulmuşlardı. Yılmaz bu olayın ardından Tacikistan’a büyükelçi atandı. Ancak Dışişleri’ndeki görevinden bir süre sonra ayrılıp siyasete atıldı. Önce CHP’den milletvekili seçilen Yılmaz daha sonra partisiyle yollarını ayırdı veYenilik Partisi’ni kurdu. Partinin geçtiğimiz ay düzenlenen birinci büyük kongresinde de Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladı. Yılmaz’la diplomasiden siyasete geçme nedenlerini, Musul’da başına gelenleri, Türkiye’nin bugünkü durumunu ayrıntısıyla konuştuk.

- Diplomasiden siyasete geçme kararını neden aldınız?

Ö.Y.- Bu kararı almamın nedeni Erdoğan hükümetinin devleti giderek tahrip etmesi, devlet bürokrasisinin içini boşaltması, liyakata önem vermemesi ve her şeyi politize etmesidir. Böyle bir dönemde liyakata bakılmaksızın tamamıyla hükümetin adamı olmak, ona yamanmak zorundasınız. Aksi halde görevinize devam edemezsiniz. Ben kendi bulunduğum konumda bunu doğru bulmadım.

Amacımız bu ülkeye hizmet etmekse devletin geleneksel adabına uygun bir şekilde çalışmaya devam etmem gerekirdi. Ama artık öyle bir ortam kalmamıştı. Hal böyle olunca da böyle bir ortamda böyle bir hükümetle çalışmak istemedim. Bunlar devlete hizmeti istemiyorlardı. Kendilerine hizmet edilmesini öne çıkarıyorlardı. Ben çok büyük bedeller ödemiş bir insanım ama bu bedelleri devlet için ödedim; bu insanlar için ödemedim.

Bunlar kendileri için bedel ödeyenleri kutsuyorlar. Devlete ve millete bedel ödeyenleri ise aşağılıyorlar. Siyasete girip bu düzeni değiştirmek, Erdoğan’ın yaratmış olduğu tahribatı gidermek, bir mecra bulup orada görev yapabilmek amacıyla yola çıktım.

- Önce CHP’den Ardahan milletvekili seçildiniz. Ardından herhalde CHP’yle doku uyuşmazlığı oldu ki oradan ayrılıp Yenilik Partisi’ni kurdunuz. Fakat Yenilik Partisi’nde de hem hükümet hem de muhalefet tarafından size bir takım engeller çıkarıldığını, neredeyse yasaklı muamele gördüğünüzü  söylüyorsunuz. Bu konuda biraz ayrıntı verir misiniz?

Ö.Y.- Benim CHP’den ayrılmamın nedeni CHP’nin AKP’nin alt bir taşeronu haline dönüştüğünü görmemdi. AKP nasıl devlet bürokrasisini tahrip edip kendine bağlı bir yapı oluşturmuşsa Kılıçdaroğlu da benzerini yapmış.

Ben oradan ayrılınca muhalif basın benim hakkımda bir satır bile haber yapmadı. Öte yandan referanduma evet diyen Babacan, Davutoğlu gibi isimler basında boy boy yer alıyor. Halbuki onlar evet dediği için Erdoğan sistemi yıktı.

Şimdi onlar muteber oldu. Bizler onların gözünde “tehlikeli” hale dönüştük. Çünkü sistemi direkt olarak sorguluyoruz. Yanlışları gösteriyoruz. Nasıl değiştirilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Muhalefet cephesinde bundan dolayı yasaklıyız. Erdoğan ise güçlü bir rakip istemiyor. Hep zayıf insanları istiyor. Ben Erdoğan’ı açık açık eleştirdiğim için o cepheden yasaklıyım. Ben RT değil TC Cumhuriyeti, acımasız bir diktatörlüğün kalıntılarından ülkeyi kurtarmak  istiyorum, diyorum. Bunları söyledikçe de bizi kendilerinin varlıklarına bir tehdit olarak görüyorlar.

Kurultayımızda muhalefet medyası yoktu. Anadolu Ajansı ve TRT dahil iktidar medyası da yoktu.

Düşünebiliyor musunuz? Bir siyasi parti seçime girme yeterliliğini alıyor, seçime girecek, genel başkanı Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklıyor ama bu Türk medyasında hiç haber olmuyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı herhalde bunlara, kulaklarınızı kapatın, diye talimat vermiş. Aslında o talimatı veren de Erdoğan’ın kendisi. Yani biz burada bu sorunla savaşıyoruz.

İkinci olarak, kurultaydan önce Ankara Valiliği stand kurmamıza yasak getirdi. Yasağa rağmen bir yere stand kurduk; standımızı ters çevirdiler. Bize diyorlar ki:”Sen sadece genel merkezinin önünde stand açabilirsin.”

Röportajın tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *