İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,5594 %0.16
36,5618 %-0.36
3.756.977 %2.314
3.081,85 -0,38
Ara
Muhalif. GÜNDEM Nursun Erel'in kaleminden: Okluk Koyu'nda Acun Ilıcalı'ya vur emri!

Nursun Erel'in kaleminden: Okluk Koyu'nda Acun Ilıcalı'ya vur emri!

İşte size Okluk Koyu’nda yaşanan, dakikalar süren bir panik öyküsü…

MUHALİF ÖZEL HABER - NURSUN EREL
 

Okluk Koyuna öyle elinizi kolunuzu sallayarak tekneyle, hatta yüzerek bile girmek yasak biliyorsunuz değil mi? Koyun girişini kapatan koskoca askeri gemi, hücumbotlar, bu yasağı kimseye deldirmemek amacıyla demir atmış durumda…

Derken, geçen haftalarda son süratle koya yanaşan bir tekne fark ediliyor… Hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın orada bulunduğu günlerde. Korumalar, güvenlikten sorumlu tüm kadro tabii ki “alarm” durumuna geçiyor. Bakıyorlar ki, tekne asla sürat kesmeden, o hızla koyu hedefe almış, suları yara yara geliyor…

-Yapma yahu? Herkes biliyor Okluk’a tekne mekne sokulmadığını, kimmiş bu cengaver?

Diye soruyorsunuz değil mi?

Neyse işte, tekne son sürat koya yaklaşırken, sirenler çalıyor, korumalar, güvenlik elemanları zaten alarma geçmiş, telsizden gergin talimatlar, konuşmalar duyuluyor:

-Tekne uyarıya rağmen hız kesmezse, 100 metre kala vurun!

Herkeste bir panik bir panik…

Anlaşılan o ki, tekne koyun girişinde demirli bulunan askeri gemiden yapılan telsiz uyarısı ve hücumbotun devreye girmesi ile sinyali alıyor ve yavaşlıyor, iyice yavaşladıktan sonra hücumbot kılavuzluğunda, Cumhurbaşkanlığı konuklarının alındığı iskeleye demir atıyor…

Konuklar tekneden çıkıyor, güvenlik görevlileri tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşecekleri kabul salonuna alınıyorlar.

İşte size Okluk Koyu’nda yaşanan, dakikalar süren bir panik öyküsü…

-İyi de, sürat teknesiyle son hızla Okluk’a yaklaşan bu densiz misafirler kimmiş? Az kalsın, usul erkan bilmedikleri için canlarından mı olacaklarmış?

Diye soruyorsunuz değil mi?

Evet, ben de çok merak ettim, sordum soruşturdum, ünlü misafirlerin Acun Ilıcalı ve iki kızı olduğunu öğrendim.

Hatta Ilıcalı’ya bu yaşanan paniği de sormak istedim, yazılı olarak sorumu yönelttim ama yanıt alamadım.

Köşk cenahına gelince…

-Ayol Cumhurbaşkanı’na soru yöneltmek öyle kolay mı?

İşte, “Ne yapayım ne yapayım?”  derken, kendisine yakın bir kaynakla konuştum, şöyle dedi:

-Yahu ne var bunda? Bir de bunca yıllık gazeteci olacaksın. Turgut Özal döneminde de böyleydi, Süleyman Demirel döneminde de… Okluk Koyu yol geçen hanı mıdır ki, önüne gelen, hem de son hızla giden tekneyle girmeye kalkışsın? Bunu yapmak o zaman da “vur emri” verilmesine yol açardı. Şimdi de… Aynı durum Sayın Cumhurbaşkanı Dolmabahçe’de bulunduğu sırada da gerçekleşse, aynı süreç yaşanır. Bunda şaşıracak bir şey yok…

Ben de kendisine “-Turgut Özal zamanında da aynı şey olurdu- diyorsunuz ama, 8. Cumhurbaşkanı “vur emri” vermek şurada dursun, orada yüzen vatandaşlarla sohbet edip, balıkçıların teknesine bile misafir olmuyor muydu?” Diye soruyordum ki tam, uyandım…

Acaba diyorum, “Ben kabus mu gördüm? Yoksa birinci kaynaktan  “Okluk Koyunun güvenliği” ile ilgili bir şeyler duyar gibi oldum da, sizlerle paylaşmak için tarifsiz bir yazma isteğine mi kapıldım?

Siz siz olun, Okluk Koyu’na öyle izinsiz filan, hele de sürat teknesiyle son sürat girmeye sakın kalkışmayın tamam mı?

-Efendim? Gülüyor musunuz? Gülersiniz tabii, yüzde 5’lik zam yapıldı ya maaşlarınıza… Ne demişler? -Nazar etme ne olur, çalış senin de olur…- Biraz tasarruf edin, gereksiz lambaları söndürün, porsiyonları küçültün, çarşıya elinizde liste ile ve tok karnına çıkın… Ne bileyim bir şeyler yapın artık…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *