Muhalif. Özel / Murat Bayar
Türkiye genelinde tüm sağlık çalışanları, 14 Mart ile 17 Mart arasında greve gittiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, konuyu aldıkları maaşa indirgemesini ve "Varsın giderlerse gitsinler" sözlerini eleştirerek, hiçbir yere gitmiyoruz, mesajını verdiler.
Beyaz grevdeki, isimlerinin açıklanmasını istemeyen bir grup hekim, Muhalif’e yaptıkları açıklamada, para ya da siyaset peşinde koşmadıklarını vurguladılar.
TIP CİNAYETLERİ GELEBİLİR
“Sağlık personeline, şiddet, beş dakikaya inen muayene süresi, hekimlere destek olan asistanların gönderilip bu işin de beş dakikalık süreye eklenerek hekimlerin sırtına yüklenmesi ve özlük hakları gibi sorunlarımız vardı. Ama bundan önemlisi, Tıpta Uzmanlık Sınavında, Türkçe bilmeyen, optik daireyi karalamayı hatta imza atmayı beceremeyenlere sağlanan imtiyazlar, tıp cinayetlerinin kapısını açabilir!”
SAĞLIKÇILARIN ÖZLÜK HAKLARI
Doktorlar maaşının 7,5 katına kadar döner sermayeden yararlanırken, hemşireler için bu rakam 0,55’e düşüyor.
Neden, diye sorduğum başhekim kıdemli hemşiresi G.A. eğitime dikkat çekiyor.
“Doktor çok zor yetişiyor. Özel sağlık meslek liseleri enflasyonu ile ihtiyacın çok üstünde ve işsiz hemşire var. Böyle olunca da bazı kurumlarda ücretsiz fazla mesailer söz konusu oluyor. Yine günümüzde, özellikle hemşire kalitesinin de ciddi düzeyde düştüğünü gözlemliyoruz.”
KAMUOYU FARKINDALIĞINI ORTAYA KOYMALI
Tıp doktorları, hemşireler ve hasta bakıcıların muhalif aracılığı kamuoyundan ortak bir talepleri var.
“Biz, sağlık hizmetlerindeki kalitenin devamını tesis etmek üzere grevdeyiz. Kamuoyundan talebimiz ise bu durumu doğru anlayarak, sağlık hizmetlerindeki kaliteyi korumak adına, farkındalıklarını ortaya koymaları!”
TTB: KALİTELİ HİZMET İÇİN GREVDEYİZ
TTB’nin Başkanı Prof. Şebnem Korur Fincancı, bu sürece kaynaklık eden etmenleri, “Sağlıkta şiddet ve hastanelerde randevu aralığının 5 dakikaya düşürülerek hastaların kaliteli sağlık hizmeti alamaması” yanıtını veriyor.
Tıp alanında yapılan araştırmalarda, bu sürenin yirmi dakikaya çekilmesi gerekiyor.
NEVŞİN MENGÜ’NÜN TUS VE MÜLTECİLER YAZISI
Geçtiğimiz hafta yapılan Tıpta Uzmanlık sınavında (TUS) gözetmenlik yapan bir arkadaşından bilgi aldığını belirten Mengü, sınavda yabancı uyrukluların ağırlıkta olduğunu, Türkçe bilmedikleri için sınav kurallarına uymadıklarını iddia etti…
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde doktorları hedef almış, “Doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlarmış, gidiyorlarsa gitsinler, buralar boş kalmaz!” ifadelerini kullanmıştı.
Nevşin Mengü’nün paylaşımları şöyle:
“Geçtiğimiz pazar günü TUS denklik sınavında gözetmenlik yapan bir araştırma görevlisi mail attı. Şunları söylüyor: "Salonda 28 aday vardı 18’i yabancı uyrukluydu. Pasaportlarını kontrol ediyoruz sınava alırken. Adaylar Suriye, Türkmen, Kırgız, Afgan, Somali ve Irak...
Türki cumhuriyetleri ve hükümetin yakın ilişkilerin olduğu ülkelerdendi. Daha komiği adayların Türkçeleri o kadar zayıftı ki hiçbir dediğimi anlamıyorlardı. Mesela kitapçığın muşambasını ben demeden yırtmayın, kitapçığı açabilirsiniz demeden açmayın dememi bile anlamıyorlardı.
Dahası var. Optiğe kodlama yapmayı bilmiyordu yarısından çoğu. Mesela optikte ad soyad baba adı ve imza kısmı var. Hepsi aynı yerde ama imza atmamıştı bazısı. İmzanın ne olduğunu bilmediklerini düşündüm.
Almanya dışarıdan doktor alıyor ancak alırken en az B2 seviyesinde Almanca bilmenizi bekliyor, resmi test sonucu istiyor. Yabancı doktorlar Türkçe bilmeden nasıl doktorluk yapacak?”