İstanbul
Kapalı
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,5894 %0.09
40,0693 %1.09
3.432,17 % 1,09
82.854,28 %5.358
Ara

“Beni kategorize etme, ben böyleyim!”

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
“Beni kategorize etme, ben böyleyim!”

HEM PUTİN, HEM ZELENSKY, HEM DE TRUMP’LA GÖRÜŞÜRÜM

Sezen Aksu’nun “Beni kategorize etme” şarkısının yeniden liste başı olması gereken günler yaşıyoruz.

“Beni kategorize etme, benimle oynama

Yaftayı yapıştırıp, bana isim koyma”

Trump sonrası karmakarışık dünyada gene birileri bizi nereye koyacağını bilemiyor. Ya da nereye atacağını…

Amerika’da üç kongre üyesi, Dışişleri Bakanlığı örgütlenmesinde Türkiye’nin “Avrupa” kategorisinden çıkarılıp “Ortadoğu” kategorisine sokulması gerektiğine dair bir önerge vermişler!

Yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçası olan bu ülkeyi, İran, Libya, Suriye’nin yanına koyacaklarmış!

Türkiye’nin Avrupa Birliği projesine hep taş koyan, burnundan kıl aldırmayan Fransa’nın etkili gazetesi Le Monde ise tam o sırada bambaşka tellerden çalmış:

“Avrupa, Türkiye’yi bağrına basmalı, çünkü Türkiyesiz Avrupa’nın savunulması mümkün değil.”

Türkiye’yi farklı biçimlerde de olsa kategorize ederek bölgeye ve dünyaya nizamat verecekler.

Amerikan milletvekilleri Türkiye’yi Avrupa’dan atma bahaneleri arasında Türk demokrasisinin ciddi sıkıntıları olduğunu da belirtmişler. O konuda kısmen haklılar. Ama önce temsil ettikleri Trump Amerikasına baksınlar. İnsan utanır!

Le Monde ise şöyle diyor:

“(Uzun yıllardır Avrupa ile ilişkileri limon rengi olan). Türkiye şu anda çok yönlü ve karmaşık diplomatik çehreleri olan bir ülke … Çok önemli, hatta vazgeçilmez bir NATO üyesi durumunda…. Hele Washington’un değişen tutumu ile daha da zayıflamış olan bir Avrupa için…”

Kabul etmek gerek: Erdoğan ile Fidan Türkiye’nin- tarih ve coğrafya tarafından belirlenen yapısal “ne orada ne burada- hem orada hem burada” olmak avantajını dış politikada iyi kullanıyorlar. Hem Putin, hem Zelensky, hem de Trump’la savaşı konuşabilmek küçümsenecek bir şey değil.

Napolyon’dan sonra bir başka Fransız’a Türkiye’yi Avrupa için “vazgeçilmez” olarak kategorize ettirmek kolay mı?

TROYA’DAN BU YANA

Yıllardır yazıyorum. Türkiye’nin eşzamanlı Doğulu ve Batılı çifte kimliği bizim yapısal özelliğimizdir; en büyük şansımız ve lanetimizdir.

Bütün sorun, bizim bunu nasıl kullanacağımız, sentez ya da şizofreni seçeneklerinden hangisini seçeceğimizdir.

“Çifte kimlik” bize (yani bu toprakları vatan sayanlara) tarihin ve coğrafyanın bindirdiği bir ağır yük ve bir çift kanattır. Kökleri milattan önce 12. Yüzyla kadar gider. Doğu’nun zenginliklerini talan etmek için Batı’dan Troya’ya gelen kavimleri kendilerinden farklı bir dil konuşan ve “barbarbar” bağrışan Anadolu kavimlerine “barbarlar” demiş ve kendilerini onlardan ayırmışlardır.

O zamanlar Yunanca’da “Anatolia” güneşin doğduğu yer demekmiş.

Her sabah Bozcaada’dan baktığımızda hala öyledir. Bazılarının bize bakışı da hala aynıdır.

GELGİT AMA GELGEÇ DEĞİL

Doğu-Batı çizgisi haritalardan önce kafalara çizilmiş, çeşitli iniş çıkışlarla günümüze kadar gelmiştir.

Anadolu’ya hükmedenler değişmiştir. Siyasi birim olarak bu coğraafyayı yöneten güç, onun bazen doğusunda, bazen batısında, çoğu kez de her iki tarafında olagelmiştir. Deniz yükselmiş ve çekilmiş, sonra yeniden yükselmiştir.

Ama iki-arada-bir-deredelik değişmemiştir. Coğrafya ve tarih böyle emretmektedir. Gelgittir, ama gelgeç değildir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *