İstanbul
Kapalı
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,5894 %0.09
40,0693 %1.09
3.432,17 % 1,09
82.854,28 %5.358
Ara

Franz Erhard Walther

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Franz Erhard Walther

1958 tarihli aynı adı taşıyan eserinden yola çıkarak – Heykel Olma Teşebbüsü- başlıklı, muhteşem sergisi ile bizi, sanatın farkındalığına yeniden götürdü.

Nesneler ve objeler dünyasında kendi sanat yolculuğunu, henüz çok genç yaşlarda ailesinin fırın dükkânında ve de mevcut malzemelerle, ekmek yerine sanat doğuran deha.

Walther’n, bir ömürlük sürecinde; un, su gibi malzemelerden, ağzından fışkırtarak ve adeta ailelerin çocuklarının üzerlerindeki otoriteyi kusarak, ortaya kendi gerçekliğinin gerçeği yani özgürlüğünü sunduğunu gözlemliyoruz.

Ve buna bağlı olarak da kendi yaşam yolculuğundaki -duruşlu sanatçı- olma eylemini sunuyor.

Bu uzun soluklu sanat yolculuğunda; beden, eylem ve heykel içselliğinde sanata dönüşecek ağ, aynı zamanda çok yönlü ilişkilere odaklanıyor. Kendi dünyasında ama gizli ve örtülü asi yanını, sanatla –buradayım, ne yaparsanız yapın, burada olmaya devam edeceğim-diyerek sunuyor.

Küratörlüğünü, Selen Ansen’n çok başarılı bir şekilde üstlendiği sergi, Walther’in basın toplasında da ifade etmiş olduğu gibi –olağan üstü bir iş çıkarılmış-

Sanatçının 1960’lardan bu yana başta kâğıt, boya, baskı ve kumaş kullanarak gerçekleştirdiği performanslar, muhteşem bir disiplin ile karşımızda.

Hatta basın toplantısında, Selen Hanıma da ifade ettiğimde, kendisinin de *ne kadar doğru bir tespit*dediği gibi. Çünkü kendisinin aynen barışçıl, insanları kucaklayıp, birleştiren bir tarafı var derken, tam da bunu ifade etmişti.

Kişisel yorumum, eserlerin pratikte sergi bölümünde yer alan ve koruma altına alınmış materyallerin bulundukları alan içinde de ayrı bir muhafaza alanı oluşturduklarını, içinde ne olduğunu belki de unutsak bile, kendi kendini koruyabilen bir varoluşsal durumun, açığa çıkması.

Ben, bir bölümünde yer alan için, 2.Dünya Savaşını görmüş bir sanatçı ve onun mevcut duyarlılığı içerisinde benzettiğim, savaş ve korunma malzemelerinin sanki savaşı temizleyip, artık kalıcı bir barışın Dünya da egemen olmasının taraftarıymış gibi gelmesi, düşüncemdi. Doğruluğunu görmem, sevindirdi elbette.

Aynı zamanda yine farklı alanda /turuncu bölge/ içinde gerçekleşen ve basın mensupları olarak benimde içinde dâhil olduğum bölüm olan-6 Beden Formu (2006 Sünger ve Pamuk)-eylem boyutu için; çalışmalarında merkeze alan ve optik tarafta kurduğu ilişki sonucu salt form değişimi dışında değişikliklere uğramış olsa da, bunun yerini alacak kadar önemli bir şeyle bugüne dek karşılaşmadım. Eylem, yapıtın bir parçası olarak üretimimin daimi bir unsuru oldu, diyor.

Duyarlı olmak, aynı pencereden bakmak ile birlikte çok nadir olarak görülen, aynı manzarayı da görebilmek, demek.

Zaten basın toplantısında ifade etmiş olduğu gibi, Türkiye’ye henüz sanat yaşamının en başında, ilk kez 1961 yılında gelen ve o yıllarda öğrenci olduğunu ifade eden, Franz Erhard Walther, ikinci gelişini tam otuz yıl sonra yaptığını ve yıllar, 1933’ü gösterdiğinde, yine bir otuz yıl aradan sonra şimdi şu anda bizlerle birilikte olmaktan son derece bahtiyar olduğunu ifade etmesi ve aynı zamanda,

Sabah ki kahvaltıda, beni sıcacık karşılaması, Dünyaca ünlü dostları ile Arter’de aynı karede bulunmamız.

Netice itibari ile 1971 yılından 2009’a kadar, Hamburg Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde, Profesörlük yapmış ve sanatçının, bağımsız, olarak üretimini gerçekleştirmesi gerektiğini savunmuştur. Onun kural tanımaz ama aynı zamanda kendi iç disiplinini yansıtan duruşu, bugün birçok “sanatçı ve aydın” kavramlarının doldurulabilmesi için olmazsa olmaz öğelerinin ilkelerinden biridir. Ve sadece bu anlamı ile bile çok değerlidir.

Sabahın erken saatlerinde, bana sarılarak verilmiş ilk fotoğraf karesi, benim içinde son derece kıymetli. Netice de bahsi geçen kişi; kumaş nesneleri ve aktivasyonlarıyla, disiplinler arası bir enstalasyon ve kavramsal sanatçı, kimliğine sahip Allah ömür versin, 85 yaşında bir değerdir.

Altın Aslan olmak üzere, EDwin Scharff, Kulturpreis des Kreises Pinneberg ve Piepenbrock Prize for Sculpture ödüllerinin sahibidir.

ARTER’de Kaçırmayınız!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *