Toplumsal olayla karşılaştıklarında ‘vizyonsuz genç ünlüler ve etkisiz influcerlar’

Önce İstanbul ardından Türkiye günlerdir ayakta. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploma iptaliyle gelen malımıza bile çökerler tedirginliği, ardından gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla devam eden protestolar altıncı gününe giriyor. Halk, adalet ve özgürlük talebiyle meydanları doldurmaya devam ederken, özellikle gençlerin bu süreçteki kararlı duruşu dikkat çekiyor. Ancak bir kesim var ki sessizliğiyle yok gibi davranıyor: Ünlüler.
Geçmişte, sosyal medyadan tepki vermekle yetinen isimlere “klavye kahramanı” denir, eleştirilirdi. Şimdilerde ise sosyal medyada dahi sesi çıkmayan, gündeme dair tek bir kelime etmeyen onlarca ünlücük var.. Onlara öfkelenmek kolay ama biraz daha derinlemesine düşününce asıl sorunun, bu insanları boş bir tüketim çılgınlığı içinde alkışlayan bizlerde olduğunu fark ediyoruz. Bu genç ünlücüklerin de işi zor, yaşıtları üstelik gerçekten değerli olan yaşıtları, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden gelen, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençler Saraçhane’de tomaların karşısında dimdik dururken, kendileri sessiz ve etkisiz kalarak karavanlarında set sırası bekliyorlar.
Sessizliklerinin ardında korku mu var, yoksa ilgisizlik mi? Kimileri sponsorlarını, projelerini kaybetmekten çekiniyor olabilir. Kimileri de gerçekten ülkede olan bitenden bihaber. Her iki ihtimal de vahim. Bir yanda rüştünü çoktan ispat etmiş, kaybedecek çok şeyi olan sanatçılar ve duyarlı isimler, diğer yanda dizilerinin birkaç bölüm daha devam etmesi umuduyla sessiz kalanlar, reklam anlaşmaları bozulmasın diye ülke gündemini yok sayanlar…
Günümüzün ünlüleri yani influencerları da bu umarsızlık halinden ayırmak mümkün değil. Adı üzerinde işleri influence etmek, yani etkilemek. Bu kişiler fikrine güvenilen ve onayları alınan kişiler olarak tanımlanıyor. Bu sayede ürünün satışına aracılık yapıp üzerinden komisyon sağlıyorlar. Ama bu fikrine çok güvenilir kişilerin vizyonunun “biberiye suyundan” öteye gitmemesi, toplumu etkileyen böyle önemli bir konuda o ya da bu şekilde sessiz kalmaları akla şu tanımı getiriyor: tatlı su kurnazlığı!
Sanatçı ve ünlü ikilemi
Sanat & sanatçı, yaşadığı toplumun aynasıdır. Eğer toplumda yüz binlerce, hatta milyonlarca insan meydanlarda adalet için haykırıyorsa, 15 milyonu aşkın kişi gayri resmi olduğunu bile bile sandığa koşuyorsa… ünlücükleri bilemem ama bir sanatçının sessiz kalması mümkün olmamalıdır. Hele ki bu insanlar, ünlerini ve kazançlarını salt halkın ilgisine borçluyken...
Peki, milyonlarca insan hukuksuzluklara karşı tepkisini ortaya koyarken, genç ünlüler nerede? Belki zengin sevgilileriyle dünya turlarında, belki para karşılığı Arap hayranlarıyla yemekte! Belki de sosyal medyada trend olan başka konularla ilgileniyorlar. Ancak eminim ki bu sessizlik, kendilerine de ağır geliyordur. Çünkü duyarsızlık, sadece sanatçılar için değil bireyler için de en büyük tükenmişliktir.
Neredeyse 1 haftadır sokaklarda olan gençler, yalnızca bugünü değil, geleceği de savunuyor. Bu saatten sonra onların gözünde sessiz kalan her ünlü, sadece popüler bir figürden ibaret.
Bireysel boykot başladı, bugünden sonra mecbur kalmadıkça, mahalle esnafı dışında alışveriş yok. Yakında Özgür Özel’in söz ettiği boykot listeleri yayınlandığında; hangi kanallar listede olacak, kimlerin dizileri izlenmeye devam edecek, influence ettikleri hangi markalar sponsorluk veremeyecek, tatlı su kurnazlarının akıbeti ne olacak hep birlikte göreceğiz.
Ama bir şey kesin: Tam 5 gündür sessiz kalanlar, yarın alkış beklememeli. İster Mega Star ol, ister ünlücük…
Duruşu olan gerçek sanatçılara saygıyla…
Levent Üzümcü, Berna Laçin, İlyas Salman, Şevket Çoruh, Zülfü Livaneli, Sunay Akın, Halil Ergün, Janset, Ezel Akay, Nazan Öncel, Duman, Mor ve Ötesi, Can Bonomo, Melek Baykal, Ceylan Ertem ve daha niceleri…