Akıl tutulması!...

Güya geçtiğimiz hafta ay tutulması vardı, aslına bakarsanız ay tutulması değil kelimenin tam anlamıyla akıl tutulması yaşadık.
İfadeye çağrılsa kendi ayakları ile hemen gidip ifade verecek birinin evine sabah mahmurluğu saatlerinde şafak operasyonu düzenlendi. Bir şehrin üç kere seçimle göreve gelmiş başkanına!
Sadece bir ekiple de yapılabilecekken, evinin önüne; mahallesine onlarca araç ve polisler yığıldı. Eş zamanlı olarak evine operasyon düzenlenen ilçe belediye başkanlarının bazılarının evinde yapılan aramalara avukatların bile eşlik etmesine izin verilmedi.
Bir çocuk, okula gitmek için uyandığı bir sabahta belki de kahvaltı masasında zeytinini yerken babasının, onlarca polis arasında evinden alındığına şahit oldu.
Bir anne, çocuklarına karşı sakin kalmaya çalışırken, eşine yapılan bu baskın ve evine yapılan arama için içinden geldiği gibi tepki veremedi belki de, bağırmak istediklerini içine attı.
Sahurunu yaptıktan sonra azıcık kestirip işe gitmek üzere yola revan olacak olan baba, haberleri izleyince demokrasiye olan inancını yitirdi belki de bu sabah.
Yine aynı sabah, okula gitmek için evden çıkacak olan genç, yarınlara olan inancını bir kez daha sorguladı.
Ülkemiz için çalışan, emek veren, ter döken, vergi veren vatandaş bu sabah midesine yumruk yedi adeta! Hak, hukuk ve adalet denen 3 kelimenin herkes için olduğu bir günde, vatandaş sağ yanağına tokat yedi.
Aynı sabah üniversitede derse girmesi gereken yüzlerce genç, kara tahta yerine farklı bir manzara gördü: polis barikatı.
Sabah sabah ilk tattıkları şey biber gazı oldu belki de.
Güzelim İstanbul’da şaşkındı aynı sabah, yollar kapandı, metrolar çalışmadı.
Bir kıyametin kopuşuna ses çıkarmak isteyen herkesin, ağızlarını kapatmak isteyen gizli bir el vardı sanki.
Ancak ne o gizli el, ağızları kapatabildi, ne de kapanan yollar Saraçhane’ye gidilmesine engel olabildi.
ODTÜ’de, Beyazıt’ta, Vatan caddesinde yarınları emanet edeceğiniz gençler yine avaz avaz çığlıklarla “Hak, Hukuk, Adalet” için kol kola girdi, belki de hiç tanımadığı başka bir üniversiteli ile.
Aynı sabah içinde Türk lirası ne yazık ki %10 daha değer kaybetti ve alıp başını giden doları ve euro’yu hiç kimse tutamadığı gibi Maliye Bakanımızın “gerekeni yapıyoruz” açıklaması da bu ülkede çarkını döndürmek için binbir takla atan esnafı mutlu etmedi. Ticaret durdu, Borsa tepetaklak oldu. Aynı sabah birileri çok zengin olurken, yine olan alın teri ile ticaret yapmaya çalışan esnafa oldu.
Aynı sabahta hepimiz çok daha iyi öğrendik TCK Madde 24’ü: “(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez”
Aynı tarihi sabahta gördüklerinden sonra, bu ülke için çok önemli görevlerde bulunan Hukuk Profesörü İzzet Özgenç soruşturmanın hukuk zemininde yürütülmediği notunu paylaşacaktı.
Yine aynı sabahta anladık, bundan sonraki sabahların artık diğer sabahlardan çok farklı olacağını.
Ama ben bunu ümitsiz bir çaresizlikle söylemiyorum. Bir gazeteci olarak, bir anne olarak, bir vatandaş olarak dayanışmanın ve umudun nasıl damla damla büyüyeceğini sabırla bekliyorum.
Hak için, hukuk için, adalet için ve güzel yarınlar için!
Sevgili Edip Akbayram, bize öğrettiğin gibi güzel günler göreceğiz, güneşli günler!