İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,0415 %0.04
41,4051 %-0.51
3.679,30 % -0,63
84.211,09 %0.395
Ara

Erdoğan’sız Türkiye’ye doğru…

YAYINLAMA:
Erdoğan’sız Türkiye’ye doğru…

Peki Erdoğan önümüzdeki seçimde cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nun karşısına çıkabilecek mi? Keşke çıkabilse… Çıkabilse de İmamoğlu’nun karşısında beşinci yenilgisini alıp o şekilde evine gidebilse… Fakat bunu pek mümkün görmüyorum. Neden? Şunun için: Erdoğan, 17 Mart’ta partisinin MYK üyeleri ile kadın ve gençlik kollarına verdiği iftarda seçim tarihini “2028” olarak açıkladı. Bu tarih, bir erken seçim değil, olsa olsa birkaç ay “öne alınmış” seçim olur. Oysa, Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için erken seçim şart. Çünkü Anayasa 101’e göre cumhurbaşkanı iki dönem için seçilebiliyor. Erdoğan sınırı da aşarak 1+2=3 dönem cumhurbaşkanlığını tamamlamış olacak 2028’de. Aslında geçen dönem de aday olamaması gerekiyordu. Zorlama bir şekilde, ilk dönem halk tarafından seçilse de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde olmadığı için bu seçim, YSK tarafından adaylığında sorun görülmedi.

CHP’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ

Bu arada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel çoktan bir tarih vermişti erken seçim için. Özel, Kasım 2025’i işaret etmişti. CHP bu tarihten asla geri adım atmamalı, ödün vermemeli. TBMM’de 3/5 ile karar alınabiliyor ve İktidar mecliste çoğunlukta olsa da muhalefet partilerinin oyunu almadan erken seçim tarihini kararlaştıramıyor. Bu da Erdoğan’ın artık Beştepe’deki serüveninin bitmesi demek. Anayasa çok açık, Erdoğan muhalefetin öngördüğü bir tarihe yaklaşmazsa diskalifiye oluyor. Yukarıda da işaret ettiğim gibi keşke İmamoğlu ve Erdoğan karşı karşıya gelse sandıkta da demokrasimiz sandıktaki değişimle, tek adamın serüveninin tamamlanmasıyla rektifiye olma yoluna girse.

ERDOĞAN İÇİN YOLUN SONU GÖZÜKÜYOR

Erdoğan’ın dördüncü kez aday olmasının kağıt üzerinde bir değil, iki yolu var. 1)TBMM’de 360 ile Anayasa’da değişiklik için referanduma gitmek ve o şekilde cumhurbaşkanlığıyla ilgili değişikliği yapmak. 2) TBMM’de 400 milletvekilinin oyu ile doğrudan anayasada değişiklik yapmak.

İlk maddeyi göze alacağını hiç sanmıyorum iktidarın, çünkü bütün göstergeler, kamuoyu araştırmaları ortada. Referandumu kazanması mucize olur. İktidar o ‘kumarı’ oynamaz. İkinci maddeye gelince… Asıl gözü orada. Orada da, nasıl olacak? Çok zor. Hesabı, 2-2,5 yıl içinde iktidarın bütün gücünü, olanaklarını kullanarak tek tek milletvekilleri üzerinde ‘çalışıp’ 400’ü bir şekilde bulmak ve yeniden ucu açık şekilde aday olmak. Geçen defa “bu son” diye gelene bakın, ne işler peşinde!

Velhasılı, Erdoğan artık oyunun dışına doğru pupa yelken gidiyor… Giderken de “müstakbel cumhurbaşkanı” İmamoğlu’nu ‘yara-bere’ içinde bırakmak ve müstakbel rakibinin karşısına o şekilde çıkarmak istiyor. Çünkü çok iyi biliyor ki İmamoğlu’nu haksız ve hukuksuz bertaraf ederse seçim öncesinde, başka bir ‘İmamoğlu’ gelir ve daha açık farkla seçimi alır.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE ŞÖYLE BİR BAKINCA…

Bu bahsi şöyle bitireyim. Türkiye Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanlığı mücadeleleri 1960’tan sonra hep çetin geçmiştir. Geçen Çarşamba akşamı MK Haber TV’deki Yakın Plan’da da anlattım “büyük fotoğrafa bakmak gerekir” diyerek İmamoğlu ile ilgili gelişme sorulduğunda.  Atatürk ve İnönü’den sonra gelen Bayar, 27 Mayıs’ta tasfiye edilmiş ve tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Cemal Gürsel, bu koşullarda 27 Mayıs’tan sonra emekli Kara Kuvvetleri Komutanı iken çağrılıp 1 yıl Milli Birlik Komitesi Başkanlığı yaptı, ardından TBMM’ce cumhurbaşkanı seçildi (26 Ekim 1961-28 Mart 1966; sağlık sorunları nedeniyle doktor raporu ile görevi sona erdi) . 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay (28 Mart 1966-28 Mart 1973), emekli genelkurmay başkanıydı, TBMM’ce seçildi. 6. Cumhurbaşkanı Fahri S. Korutürk’ün (Emekli Oramiral, Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Büyükelçi) cumhurbaşkanı olarak seçilmesi enteresandı. Gürsel ve Sunay’la birlikte başlayan genelkurmay başkanı-asker cumhurbaşkanı geleneğini Silahlı Kuvvetler sürdürmek istiyordu ve Genelkurmay Başkanlığı görevine henüz birkaç ay önce gelen Org. Faruk Gürler emekliye ayrılarak cumhurbaşkanı adayı oldu. Bu tablo, merkez sağı da merkez solu da rahatsız etti ve uzun turlar sonrasında AP ve CHP Kontenjan Senatörü “Fahri S. Korutürk” üzerinde uzlaştılar ve TBMM’de yapılan seçim sonucunda Korutürk cumhurbaşkanı olarak seçildi 6 Nisan 1973-6 Nisan 1989). Burada enteresan olan, asker kökenli olmasına karşın Korutürk’ün demokrat kişiliğinden ve sivil siyasete, parlamentoya inancından dolayı üzerinde uzlaşılan isim olmasıdır. Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren, 12 Eylül Cuntasının başı iken darbeden sonra Devlet Başkanı ve sonra cumhurbaşkanı olmuş (12 Eylül 1980-9 Kasım 1982 MGK ve Devlet Başkanı-9 Kasım 1982-9 Kasım 1989 Cumhurbaşkanı), ardından sivil cumhurbaşkanları dönemi açılmış; ANAP’ın dağılması pahasına Turgut Özal (9 Kasım 1989-17 Nisan 1993), onun ani ölümüyle de DYP’nin dağılması pahasına Süleyman Demirel TBMM’de seçilerek cumhurbaşkanı olmuşlardır (16 Mayıs 1993-16 Mayıs 2000). Siyaset dışından Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığı sonrasında (16 Mayıs 2000-28 Ağustos 2007) AK Parti iktidarı Abdullah Gül ile ilk cumhurbaşkanını TBMM’de netameli ve tartışmalı bir süreç sonrasında seçmiş (28 Ağustos 2007-28 Ağustos 2014) akabinde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan R. T. Erdoğan 2014’te doğrudan halk oylamasıyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştur. Erdoğan, malum, 2018 ve 2023’te de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde yeniden seçildi. 2018’de birinci turda, 2023’te ise ikinci turda.

ASIL MESELE

Cumhurbaşkanlığı makamı parlamenter dönemde sınırlı yetkileri olan sembolik ve büyük ölçüde bir temsil makamıydı. Milli Güvenlik Kurulu’na başkanlık yapması önemliydi. Fakat MGK’da askerlerin rolü sıradanlaştıktan sonra bunun da önemi kalmadı. Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğinde partili cumhurbaşkanı aynı zamanda yürütmenin de başı oldu ve atama yetkileriyle donandı. Bu bağlamda R. T. Erdoğan ile birlikte yürütme yanında yasama ve yargı yetkileri de milletvekillerinin belirlenmesi, yüksek yargı organlarına atamalar ile cumhurbaşkanında toplandı. İşte cumhurbaşkanlığı seçimi bu yüzden zaten netameli ve sıkıntılı geçen parlamenter dönemdeki seçimlerden çok daha netameli, sıkıntılı ve çatışmalı geçiyor. CHP’nin adayı ve hattı zatında anketlerin gösterdiğine göre müstakbel cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’nun başına örülmek istenen çoraplar bu yüzden. Çünkü mesele İmamoğlu değil. Mesele, Türkiye’nin kurucu değerlerini, ilkelerini garanti altına alıp alamaması meselesi. Mesele, Türkiye’nin demokrasisini, hukukun üstünlüğünü koruyup koruyamaması meselesi.  Mesele Türkiye’nin çağdaş yürüyüşünü sürdürüp sürdürememesi meselesi. Mesele, Türkiye’nin serbest seçimlerle iktidara gelinip gidillebilen bir memleket olup olmaması meselesi.

İmamoğlu şimdi “kent uzlaşısı” ve “suç örgütü lideri” iddiasıyla gözaltında. Gözlerin karartıldığı bir ortamda tutuklanır mı? Cumhur İttifakı Türkiyesi’nde herşey olabilir. Evet, herşey! Ancak bir de dört günlük yasağa karşın geçtiğimiz çarşamba ve perşembe akşamı Saraçhane’ye akan yüzbinler, Ankara’da, İzmir’de, pek çok ilde meydanları dolduran, sokağa çıkan kitleler var. Bir hakkın gaspedilmesine, seçmen iradesinin sakatlanmak istenmesine karşı harekete geçen milyonlar var.

Bakalım 14. Cumhurbaşkanlığı için kimler yarışacak; iktidarın ve ana muhalefetin adayları kimler olacak?

Evet, İmamoğlu’nun da dediği gibi mesele İmamoğlu meselesi değil… CHP başka  “İmamoğlu” da çıkarır, alternatifsiz kalmaz. Kanımca asıl kıvranacak olan iktidar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığının önü kapandığında iktidar kara tasalara girecek.

Bu hamur daha çok su kaldırır. Bekleyip göreceğiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *