İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8109 %0.02
37,4600 %0.34
104.089,05 %1.979
3.177,48 0,22
Ara

Coğrafya kader midir?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Coğrafya kader midir?

Bu tümce genellikle yaşanılan coğrafi alanın ve iktisadi durumun insan algısı ve davranışları üzerine etkilerini betimleyen, genellikle olumsuz pejoratif (küçümseyici, kötüleyici) veya imperatif (buyurgan, emredici) anlamda kullanılır.

Fakat ben bu yazıda yer yer bu durumu da işaret etmenin yanı sıra, daha bütünleyici ve iyimser bir açıdan da ele almaya çalışacağım.

Elbette coğrafya kaderdir dendiğinde benim de aklıma nedense ilk önce hep Ortadoğu coğrafyası gelir. Orada ki halkların, özellikle çocukların yaşadığı, dram.
Yahut yoksul kentler, kasabalar, mahalleler, sokaklar…

Oysa coğrafya kaderdir savı aslında, iklim, doğa, fiziksel koşullar gibi çevresel faktörlerin, aynı zamanda teolojik, sosyolojik, ekonomik ve politik faktörlerin insanların yaşamı anlama, algılama ve böylece yeniden tanımlama ve kurgulaması sırasındaki davranış ve düşünce biçimlerine olan etkisinden bahseder.

Yani Edip Canseverin dizelerinde bahsettiği gibi, “insan yaşadığı yere benzer”

Bu savın kime ait olduğu konusu net olmasa da yaygın bir görüş, ilk kez İbn-i Haldun’un Mukaddime kitabının birinci bölümünde “İklimlerin ve beslenmenin insan yaşamı ve uygarlıklar üzerindeki etkileri” başlığı altında bahsettiğini söyler. Fakat tam tersine ona ait olmadığını savunanlarda azımsanacak ölçüde değil.

Öte yandan, İbn-i Haldun’un Çevresel Determinizm’in en somut örneklerini görebileceğimiz orta çağ düşünürü ve sosyologu olduğu gerçeğinden hareketle böyle bir ilişki kurmak çok da yanlış değil.

Fakat Determinist düşüncenin kabul ettiği Özgür Ruh’un bir yanılsama olması meselesini kabul etmekte mümkün değil. Öyleyse coğrafya ve kader ilişkini betimleyen bu düşünceye daha yapıcı ve bütüncül bir taraftan da bakmak gerekli.

İnsanlar bir coğrafyaya doğarlar ve o coğrafyanın çevresel koşulları içerisinde, düşünsel ve zihinsel anlamda yetilerinin el verdiği ölçüde yaşamı anlamaya ve algılamaya çalışırlar.
Bu bakmak, görmek, anlamak ve yeniden tanımlama süreci içerisinde coğrafi bölgenin koşulları elbette önemli rol oynayacaktır. Kötücül olanın da, güzelliklerin de etkisi insanın davranış ve algı sürecini derdinden etkileyecektir.

John Berger Görme Biçimleri kitabında şöyle diyor; “Düşüncelerimiz ya da inandıklarımız nesneleri görüşümüzü etkiler.” Öyleyse nesneleri algılamamız da davranışlarımız, kararlarımız ve yönelimlerimize etki edecektir.

İçine doğduğumuz coğrafyayı seçme şansımızın olmaması ve bizim yaşamsal algımız üzerinde bu denli etkili olması bu savı anlamlı kılıyor

Öte yandan, insan iradesi kaderine yön verebilecektir. İçine doğduğumuz coğrafyanın olumsuz şartlarına karşı mücadele etmek, onu değiştirmek, dönüştürmek mümkün olduğu gibi başka coğrafyalara yelken açmakta yine irademizin bir sonucu olarak bu kaderin yönünü ve seyrini değiştirebilir. Yunus Emre şöyle diyordu; Kader gayrete aşıktır.

Evet coğrafya belki bir kaderdir. Ama o kadere razı gelmek ya da yön verme gayreti içinde olmaksa insanın özgür iradesi ile karşılık bulur. Bu anlamda nesnellik ve evrensel nedensellik ilkesini yıkarak kendi öznel gerçekliğine kavuşur.

Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir. Cemil Meriç.

İçine doğduğumuz coğrafya bizim belki de en önemli gerçekliğimiz olsa da, onu kaçılmaz bir kader gibi görmek, doğanın adaletsizliğine teslim olmak demektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *