İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4673 %0.01
36,6368 %0.24
3.540.073 %2.467
3.078,84 0,14
Ara

Omurga duruş ve olga

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Omurga duruş ve olga

Duruş önemli, fiziğinizin sistemsel olarak güzel işlemesi kadar, soluğunuzu bile etkiliyor. Hatta bakışınızı,  sadece baktığınız noktaya da ait değil yaşamsal olarak da keskin etkileyen bir gerçeklik.

Bu hafta vizyona girecek olan Olga filmi, bir sporcu duruşu. Bunun avantajları olarak keskin ve net ama o sporcunun karakteri de büyük ölçüde etken.

Ortada tüm yolsuzlukları yazan gazeteci bir anne ve sporcu kızı. Savaşın en acımasız yönleri ile karşımızda, Olga, filmini kaçırmayın! Onu ayrı yazacağız.

Aman ha! Birkaç kez OLGA, dersem rahatsızlıktan dolayı kusura bakmayınız! Onu da baştan söyleyelim, şimdiden zaten üç gün neden üst üste olabildiğinin gerekçesini yazdığım halde, neden diye sorulmuş, sağ olsunlar…

Onların bildiğini ben bilmiyorum, gazetecinin görevi doğruları tarafsızca yazmaktır, zaten. Bilince onu da yazarım, hiç merak etmeyin!

Ama esas sorumun cevabını aldım. Teşekkür ederim.

Başlayalım, nerede kalmıştık OLGA, evet.

İlk olarak, böyle Kuzey ülke kadınlarına yaftalanan isimlerden az biraz uzaklaşın lütfen, zaten herkes kendi görmek istediği gibi bakar genelde, bir başka cana. Oysa onlar bana göre kültürel açıdan zaten çok ileride olmuşlardır, hep. Rusya ve etrafında, Polonya’da da emeklemek gibidir, piyano çalmak. Ve tüm kültürel gelişmeler. Genlerinde olan hızlıca yayılır. Yani bizde sıradan sabah kalkar kalmaz, yüz yıkama eyleminin basitçe tanımı ile tam karşılığıdır. O yüzden, anlamak bazıları için güç oluyor, haklısınız sizde. Sizi de anlıyorum, ne derler büyükler, o tarakta bezi yok! Yani ucundan kıyısından geçmeyen, göstermelik mecbur kalarak ya da yapmak, bahsetmek, söylemek zorunda kalmış olan nereden bilsin, taşıma su ile yapılmış bir Köy Enstitüsü Efsanesini!

Ama hiç üzülmeyin dünyada sadece bize ait bir olgu da değil, su akıyor ve eninde,  sonunda o doğruyu buluyor.

 

OLGA,

Elle Grappe’nin kısa ama bolca ödüllü filmleri ardından ilk uzun metraj filmi ve son derece başarılı. Zulmün tezahür halini,  geçmiş zamanda sanatın dünyaca ünlü Balet’i olarak Beyaz Karga, filminde izlemiştik. 34 ülkeden yüzden fazla sporcunun katıldığı bir yarışmada, kim ülkesi için kendi kariyerinden vazgeçebilir ki? Olga’nın kankası Şaşa, tam da bunu yapıyor.

“Özgür, Ukrayna! diye bağırıyor..

 Şampiyonanın başlayacağı salona girerken ve finalde ki  jimnastikçilerin o selamı, ne güzel bir duruştur. Bir de böyle var oluşu görmelisiniz.

Görmediğiniz, göremediğiniz, anlayamadığınız olguları karalamak, yaftalamak cehaletin tuğlaları ile çevrilidir. Ne söyler, ne gösterirlerse, ne anlatılırsa anlatılsın anlaşılmayacaktır. Cehalet çıtasını dünyada artıran ülke sadece biz değiliz ama bu cehalet işte kaosa ve savaşa götürüyor. Savaş simsarlarının ağzının suyunu akıtarak istedikleri tam da bu. Bunu bilinçli yapan hain, bilinçsiz yapan cahil, olarak tanımlanıyor. Siz nerede yer aldığınızı, kendiniz keşfedeceksiniz, kimse size zorla bir şey okutmaz, göstermez, yazmaz.

Olga, demiştik bir hazin Ukrayna hikâyesi.  Filmi izlemeden birkaç gün önce Büyükçekmece Belediyesi CHP Başkanı Dr. Hasan Akgün’ün kardeş şehir olarak ilan ettiği Ukrayna, Kiev ile STK olarak iftar yemeğindeydik. Onlarca masum, öldürülen çocuğun hazin, iç parçalayan öyküsünü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramımız öncesi yaşadık. O sunumda, masum canları, metroda bebek dünyaya getirmek zorunda kalan anneleri.. Yeniden içimiz parçalanarak izledik. Temennimiz bunların geçeceği üzerineydi. Yapılan zulüm unutulmuyor elbette. Belki biraz iyilik ve sevgi kurtarabilir ama bu da ancak ön yargılarımızdan kurtulup, tamamen koşulsuz; din, dil, ırk ve mezhep ayırmaksızın bir başka canı, ağacı, insanı, taşı, denizi ve çiçeği sevebildiğimizde, gerçekleşebilir.

Jimnastikçi duruş, omurga, iyi eğitildiğinde, sıkı çalışmalar sonrasında olabiliyor. Her spor dalı gibi içinde, kendi özünde bir disiplin, olmaz ise olmazı.

Duruş, dedik,

Omurga, dedik,

Ve OLGA dedik.

Bugün ise tam yetmiş iki yaşında bir kadın kısaca şöyle diyor ve ne güzel de özetliyor:

Mücella Yapıcı, "Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım.  Hiçbir zaman şiddeten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi mesleğim doğrultusunda kullandım. Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamınızı umuyorum. Hüküm sizindir." 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *