İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4892 %0.05
36,6481 %0.17
3.537.769 %2.593
3.072,41 -0,07
Ara

Bozkırda bir çekirdek vardı…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bozkırda bir çekirdek vardı…

“Okulumuzda müzik salonlarımız vardı, içlerinde biri kuyruklu iki adet piyanomuz, kemanlarımız, viyola, kontrabas, akordeonlar olan. Bizim dönemlerde okulumuz Gazi Eğitim Enstitüsü’nün staj okuluydu. Oradan gelen öğretmenlerden müzik dersleri alırdık.

Müzik öğretmenimiz her an bizlere müzikten söz ederdi. Yatakhane nöbetlerinde ‘Türk Beşlerini’, Chopin, Strauss, Beethoven’i anlatırdı. Kitaplardan okurdu. Bugün pek çok üniversitede bulunmayan olanaklara sahiptik.  O nedenle, ben okulumuzu donanımlı kampüs üniversitelerine, özellikle de  önem derecesine vurgu yapmak için ODTÜ benzetmesi ile örneklemek istiyorum.  Tekrar vurguluyorum; çünkü biz Gazi Eğitim Enstitüsü’nün staj okulu idik. Bu anlamda, sonraki yıllarda okullar arasındaki derecelendirmede kullanılan ‘pilot okul’ nitelendirmesini kullanabileceğimiz bir okuldu “Bolu Kız İlköğretmen Okulu”…

Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün 1952 yılında kapatılıp NATO’ya bırakılmasından sonra öğrencilerinin göç ettirildiği Bolu Kız İlköğretmen Okulu mezunu Enise Gülsüm Ceylanlı Su, okulunu böyle anlatıyor.

Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi Enise Su ve Prof. Dr.Kemal Kocabaş’ın birlikte yazdıkları “Tanıklıklarla Kızılçullu Köy Enstitüsünden Bolu Kız Öğretmen Okuluna” kitabını okuyorum ve yine hayret ve üzüntü içinde kalıyorum.

İnsana masal gibi geliyor. Bozkırın ortasında çatır çatır eğitim yapan okullar. Türk Beşleri diye bilinen Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses, Strauss, Beethoven gibi değerli müzisyenleri anlatan öğretmenler, piyanolar, kemanlar, viyolalarla müzik öğrenen ve müzik yapan Anadolu çocukları, kimya, fizik laboratuvarları, sınıfların kıyasıya mücadele ettiği “Fen Bilgisi Yarışmaları”…

Edebiyatımızın yüz akı Yaşar Kemal Köy Enstitülerini, “17 Nisan, Köy Enstitülerinin kuruluş bayramıydı. Esaretten, yokluktan, tembellikten, birçok şeyden kurtuluş bayramıydı. Bozkır bozkır olalı, sevincin bayramını böylesine görmemişti. Koca bozkır neredeyse sevincinden çat diye çatlayacaktı. Bu sevincin en güzeli, en yenisi, en tazesiydi. Hiçbir sevince benzemiyordu” sözleriyle selamlamıştı.

Haklıydı. Köy Enstitüleri bozkıra serpilmiş birer çekirdektiler.

Yeşeremediler…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *