İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4573 %-0.07
36,4748 %-0.32
3.508.266 %3.257
3.061,67 0,27
Ara

Koronavirüs mağdurları

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Koronavirüs mağdurları

Covid-19 veya yaygın adıyla Korona Virüs salgını sırasında Türkiye'nin aldığı önlemler arasında gözden kaçırılan bir nokta var: 9.6 milyon kayıtdışı çalışan...

Kamu otoritesi, işverenler, sivil toplum örgütleri "kayıtlı çalışanlar"ın sorunlarına eğilen kimi adımları attılar ve atıyorlar.

Esnek çalışma ödeneği, ücretli izin, telafi edici ücret, vergi, kredi ve ödemelerin ertelenmesi gibi hayatı kolaylaştırıcı mekanizmalar bunların bazıları. Salgın sona erdiğinde veya etkisi azaldığında "kayıtlı çalışanlar" gündelik hayatlarına devam edebilecekler.

Peki, ya kayıtdışı çalışanlar?

Onlar kimler mi?

Simitçi, kahveci, garson, pazarcı, gündelikçi, seyyar satıcı, komi, amele, ırgat, temizlikçi, getir götürcü, bakıcı, kahya, deynekçi, erkete vs..

Bu listeyi uzatabiliriz. Hayatın normal ve olağan aktığı dönemlerde sözünü ettiğimiz bu meslek erbabı, kendisini veya varsa ailesini geçindirebiliyor. Kıt kanaat de olsa, yaşamını sürdürebiliyor.

Korona salgını sırasında ise tamamen doğanın ve toplumun insafına terkedilmiş durumdadır bu kesimler.

Şimdi, küçük bir hesap yapalım; sonra da bu hesabın içinden "kamu bütçesi"ne dair bir hesap çıkaralım. Yani, "büyük resme" bakalım:

Türkiye'de halen(2018 verilerine göre) 9.6 milyon "kayıtdışı çalışan" bulunmaktadır. Çalışan erkeklerin %29.9'u; çalışan kadınların ise %48.3'ü kayıtdışıdır.

Bu veriye göre, Türkiye'de kayıtdışı çalışanların 2 milyon 731 bini kendi hesabına çalışmaktadır. Yani, günlük kazandığını günlük yiyen 2.731 milyon kişi vardır.(simitçi, pazarcı, kahveci vs)

3 milyon 348 bini ise ücretli-yevmiyeli çalışmaktadır. Yani, akşam aldığını sabaha kadar yemekte ve günün sonunda çalışmadığı takdirde aç kalmaktadır.(amele, ırgat vs)

2 milyon 816 bini ise aile işçisidir. (ev kadını/kızı, kendi tarla, bahçe ve bostan ve işliklerinde çalışanlar)

Şu an itibarıyle yukarda saydığımız bu kesimlerin tamamına yakını; aylardır işsiz, korumasız ve güvencesizdir. Kısa Çalışma, ücretli izin, telafi edici ücret vs. gibi konular "kayıtdışı çalışanlar"ın yakınından bile geçmemektedir. Bugünkü uygulanan reçetelerin tamamı, "kayıtlı çalışanları"ı ilgilendirmektedir.

Bu kesimlere el uzatılmakta mıdır, bilinmez. Ama bilinen bir husus var:

Eğer, ekonomi %100 kayıt içinde olmuş olsaydı; kayıtdışı çalışan bu kitlenin yarattığı katmadeğer, İşsizlik Fonu'na yılda 3.1 milyar TL gelir sağlayabilirdi.

Aynı cümleden devam edersek; bu kitleler kayıt içine alınmış olsalardı, kamunun vergi gelirleri 5.3 milyar TL artmış olurdu.

Yine, bu kitle, yaptığı kayıtiçi üretim veya hizmet sayesinde; sağlık yardımı, analık sigortası, hastalık sigortası, iş kazası,sigortası, meslek hastalığı tazminatı gibi kalemlerden yararlanma hakkı elde etmiş olacaktı.

Bu sayede de, gerek Merkezi hükümetin, gerek yerel yönetimlerin bütçe açıkları önemli ölçüde azaltılabilirdi.
Hükümetler, denk olmasa da "dengeli bütçe" yapma imkanına kavuşmuş olurdu.

Veriler yukarda.

Kayıtdışı çalışanlar ise ortada. Korona'nın yarattığı bu fırsat hem onları sefalet çukurundan çekip alabilir, hem de kamunun dengeli bütçe yapmasına yardımcı olabilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *