İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4664 %-0.05
36,5309 %-0.19
3.521.816 %2.28
3.072,14 0,61
Ara

Almanya`da (da) Neler Olmuyor ki?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Almanya`da (da) Neler Olmuyor ki?

Almanya`da daha doğrusu Almanya`da da neler olmuyor ki?

***

Örneğin Kiliseler: Almanya Federal Cumhuriyeti hukuken laik değil; ama, din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış. Ve kiliseler, devletin çalışanlardan kesip (belli bir komisyon aldıktan sonra) kiliselere aktardığı `kilise vergisi` ile her şeyi finanse ediyorlar. Siz öyle sanın...

Almanya ne anayasal olarak ve ne de hukuken laik olmamasına rağmen, uygulamada Türkiye`den daha laik. Doğruya doğru. Kiliseleri, kiliseye giden inançlı yurttaşlar finanse ediyor. Sözüm ona. Devlet, tüm yurttaşlardan topladığı vergilerden oluşan bütçeden, kiliselere her yıl bir milyar Avro`ya yakın yardım yapıyor. Ne için mi? Kiliselerin onarımı ve bakımı için. Bir de personel giderleri için.

Bütün bunlara rağmen kiliseler zor durumda. Kilise üyeliğinden ayrılanların sayısı her geçen gün artıyor... Dolayısıyla kiliselerin geliri de azalıyor...

 

Örneğin, Mozart Müzik Festivali`nin yapıldığı şehir Mannheim`da 20 kiliseden sekizi gelecek yıl kapanacakmış. Yerel basın böyle yazıyor.

Bütün bunlara rağmen kiliselerin sırtı sağlam. Neden mi? Çünkü, Almanya`da en çok toprağa ve arsaya sahip olan kurum kiliseler.

***

Corona Pandemisi nedeniyle bir hayli sarsılan Alman sanayi ve ticaret dünyası kendini toparlamaya başladı.

Diğer ülkelerden gelen siparişleri yetiştiremiyor Alman sanayii... Sıkıntıları kalifiye elaman ve üretim için gerekli olan hammadde.

Bu yılın ilk altı ayında ihracaat %13.4 artarak 763,9 milyar olmuş. İthalat ise %26,5 artarak 729,6 milyarı bulmuş. İhracaat-ithalat bakiyesinde gene fazla vermeye başladı Almanya.

Türkiye`nin böyle bir derdi yok. Acaba bu yüzden mi kıskanıyor Almanya Türkiye`yi?

***

Şu bizim Almanları anlamak mümkün değil... Yılarca baş tacı ettikleri eski Şansölye Gerhard SCHRÖDER Almanya Sosyaldemokrat Partisi üyeliğinden atılmak isteniyor. Suçu Rusya Cumhurbaşkanı PUTİN ile olan dostluğundan ve Gaz Prom Yönetim Kurulu üyeliğinden vaz geçmemesi. Acaba öyle mi? Sakın, Irak savaşında Atlantiğin öte yakasına tavır koyduğu için olmasın? Sakın, Alman-Rus dostluğunu çok geliştirmesinden olmasın? Sakın, Almanya`nın Avrupa Birliği`nin diğer ülkelerini de yanına alarak Dünya`da ABD, Rusya ve Çin`den sonra dördüncü aktör olmaya çalıması olmasın? Konu çok derin... İlerde devam edeceğiz.…

Finans kapital çok akıllı. Sosyal devleti, sosyaldemokrat parti SPD`nin başkanı Gerhard SCHRÖDE`e budatmıştı. Şimdi de, sözüm ona çevreci ve savaşa karşı olan Yeşiller Partisi`nin hükümette yer alan bakanlarına liberal politikalar uygulatıyor. Hükümetteki Yeşiller Partisi kökenli bakanlar Ukrayna`ya ağır silahların gönderilmesini savunuyor. Hatta bir adım ileri giderek, bu konuda ihtiyatlı davranan sosyaldemokrat Şansölye Olaf SCHOLZ`u eleştiriyorlar iyi mi? Kışın gaz sıkıntısı çekilecek bahanesiyle, halen çalışmakta ama yakında kapanılma kararı alınmış olan 3 atom satralının sürelerinin uzatılmasını da ister bunlar. Hiç şaşırmam...…

Finans kapital devşiriyor, yetiştiriyor, görev veriyor, uygulatıyor ve görevi bitince bir kenara bırakıyor. Bu bağlamda, Gerhard SCHRÖDER`in yaptığı reformlar sayesinde (Siz sosyal devletin budanması anlayın...) 16 yıl Şansölyelik yapan Angela MERKEL`i de eleştirmeye başladı halk...

Gel de büyük dilbilimci ve filizof Noam CHOMSKY`i anma? Şöyle  diyor usta: ``Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi habersizdir.``

Kaptan`ı (Atila İLHAN`ı) anarak ve deyimi ondan ödünç alarak belirteyim. `Sinek pislemedik bir yere yazın.` Gün gelir lazım olur bu laf size...

***

Peki halk neyle meşgul? Halk tüketimle ve pompalanan kışın gaz kesilecek ve üşüyeceğiz korkusuyla meşgul. %10`a yaklaşan enflasyonla meşgul. Ve kedi ve köpeğiyle meşgul...

Almanya`da 34,9 milyon ev hayvanı mevcut: Kedi 17 milyon, köpek 5 milyon ve kuş ve küçük ev hayvanları yaklaşık 13 milyon. Bunları yabana atmayın. Bu sektörde de milyarlar dönüyor. Hayvanların alım ve satımı, sigortası, tedavisi vs. vs. 

İlk etapta hayvan sevgisi, ne güzel, ne var bunda diyeceksiniz... Kazın ayağı öyle değil. Bu sistemde her şey metalaştırılıyor ve de enstrümanlaştırılıyor/araçsallaştırılıyor... Madem Almanlar bu kadar hümanist, bu kadar hayvansever, bu kadar doğa sever; peki her iki Dünya Savaşını kim çıkardı? İlerde değineceğim, sözüm ona köpek sevgisinin nasıl ve neden Hitler döneminde yaygınlaştırıldığına...

***

Bütün bunlar olup biterken, Alman Şansölye Olaf SCHOLZ yollara düştü. Önümüzdeki kış Rusya`dan gaz almamak ya da daha az almak için çözüm üretmeye çalışıyor. Kanada`ya giderek sıvılaştırılmış gaz ithalinin yollarını arıyor.

Daha önce de, yardımcısı Arap ülkelerine bir tura çıkmıştı. Hükümetin Yeşiller Partisi kökenli Şansölye Yardımcısı Robert HABECK `acıların çocuğu` pozisyonunda... Vücut dili bunu söylüyor. Muhalefetteyken mangalda kül bırakmayan Yeşiller Partisi tam bir liberal parti konumuna geldi. Eee kolay değil, mevki makam önemli...

***

Avrupa büyük ve köşeli liderlerini arıyor. Nerede o Winston CHURCHILL, nerede o Charles de GAULLE, nerede o İsmet İNÖNÜ ve nerede o Willy BRANDT? Şimdikiler politikacı, parti başkanı, bakan ve başbakan... Tarih devlet adamlarını kayda geçiriyor efendim...

***

Bütün bunlara rağmen Almanya`nın tuzu kuru. Bilime, ilime, sanata ve spora gerekli ilgiyi gösteriyor ve gerekli desteği veriyor. Halen, Alman üniversitelerinde tam 2000 3000 genç doktora yapıyor. Elli yıldır yaşadığımız kent olan Heidelberg`deki Almanya`nın en eski üniversitesinde 8 700 genç bilimsel araştırma yapıyor, doktorasını tamamlamaya çalışıyor. Bu alanda, Heidelberg Üniversitesi listenin başında yer alıyor. İkinci en çok doktora öğrencisi olan üniversite Münih`teki Ludwig Maximilian Üniversitesi

***

Ne demişti o büyük insan?

``Bütün umudum gençliktedir!``

-Mustafa Kemal ATATÜRK-

O umuda, O`na umut bağlayanlara ve o gençliğe selam ola.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *