İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4667 %-0.05
36,5241 %-0.22
3.501.531 %2.297
3.071,15 0,58
Ara

Film Aşkına

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Film Aşkına

Geçenlerde Büyükada’dayım.

Ada sakin. Hala kış sayılır. Hava soğuk. Gelen giden az. Olabilecek en ideal durum aslında. Bir de hava güzel olsa tadından yenmeyecek. Git yerleş! Ama o iki durum asla bir araya gelemez. Hem hava güzel olacak hem Ada tenha. Pandemi şartlarında bile işlemez.

Birkaç yıldır yazları Adalar’a gelen günübirlik ziyaretçi sayısı dudak uçurtucu. Adalar’ın kapasitesinden kat be kat fazla. Kapasite derken örneğin yollar; birbirine çarpmadan yürümenin imkânı yok, insan çarpmasa, bisiklet çarpar. “İğne atsan yere düşmez” deyimi tam da bunun için icat edilmiş sanki. Her yer “lebalep” dolu (bu da cuk oturdu). Yerli-yabancı turist tabi ki başımızın üstüne. Ama eminim ki, gelenler de bu şartlardan pek hoşnut değildir. Gene de geliyorlar o başka.

Ben şu sıra “fikrî hazırlık” aşamasındayım. Kendimi yazın kalabalığına hazırlıyorum. “Kalabalık olacak ama her şey güzel olacak” diyerekten.

Gözümün önünde iskele, boşalmakta olan bir vapur, vapur kalabalıktan yan yatmış, insanlar indikçe yavaş yavaş doğruluyor zavallım. Vapurun boşalması bitmek bilmiyor. Bir metre kareye sığabilecek en yüksek insan sayısı ne ise, onu yüzle çarpalım, bir metre karede o kadar insan var. Yakında Adalar da yan yatacak benden söylemesi.. Ben ise bu gerçeği kabullenmiş, neşemi bozmadan, manavdayım. Manavla gelenin gidenin dedikodusunu yapıyoruz. Güzel bir gün.. insanlarla çarpışa çarpışa ama mutlu bir şekilde eve dönüyorum.

Dönelim Ada’nın makul kalabalıktaki hallerine, geçen haftaya.

Akşam olmak üzere, el ayak iyice çekilmiş, sokaklar bomboş. Birkaç Adalı, kediler, köpekler, martılar ve ben. Hava almaya çıkmışım. Karşıdan biri geliyor. Tanıdık gibi.. maske de var. Selam vereceğim ama.. bir de sandığım kişi değilse. Benzettim de.. pardon da, uzayacak.

Yaklaşınca emin oluyorum ki gelen Murat Kılıç. Antalya Film Festivalinden tanışıyoruz. Geçen yıl birçok festivalde “Kumbara”yla en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanmıştı. Hoş beş. Meğerse Ada’da çekilen bir dizide oynuyormuş, setten dönüyormuş. Dizinin yönetmeni Kaan Müjdeci’ymiş.

Kaan Müjdeci, bir yıldır yazları kalabalık, kışları tenha, baharları ise makul seviyede turist alan güzel Adamızda yaşıyor. Tam pandemi başlamadan gezmeye gelmiş, beğenmiş ve kalmış. Çektiği ilk film “Sivas”la adını duyurmuştu. Filmle, Venedik Film Festivalinde Jüri Özel Ödülünü almıştı. İkinci uzun metrajı “İguana Tokyo” da kurgu aşamasında. Kaan’la ilk filminden beri tanışırız.

Dizinin çekiminden haberdar vaziyette Kaan’ı arıyorum. Beni dizinin setine davet ediyor.


Kaan Müjdeci ve Aslı Öymen, dizinin çekildiği ana mekan olan evin önü.

Evin içi, dizi için yeni baştan tefriş etilmiş. Duvarda Mustafa Alabora'nın gençlik fotoğrafı asılı

 

Dizi, Shakespear’in aynı adlı eserinden uyarlanmış, Büyükada’da geçen bir modern zamanlar Hamlet’i. Birer saatlik 7 bölümden oluşacak. Dijital platform Gain’de yayınlanacak.

Dizi, baş kahramanları Kesmeci ve yanlarında çalışan Erbil ailelerinin iki nesildir süren bir cinayet ve intikam hikayesi. Geçimlerini faytonculuktan sağlayan bu iki ailenin içinde bir cinayet işleniyor. Cinayetin çözülmesi kimsenin işine gelmiyor ve olay örtbas edilmeye, unutulmaya çalışılıyor. Ama hiç beklenmedik bir anda cinayet tekrar gündeme geliyor.

Oyuncu kadrosu müthiş. Beğendiğim tüm oyuncular dizide. Erdal Beşikçioğlu, Elit İşcan, Şebnem Bozoklu, Hatice Aslan, Ahmet Rıfat Şungar, Murat Kılıç, Mustafa Alabora, Serdar Orçin, Kutay Sandıkçı, Emrullah Çakay gibi başarılı oyuncular var.

Filmde ayrıca Veysel isminde bir kör at, Zen isminde bir kurt ve Paris isminde bir de yılan rol alıyor.

Önde Murat Kılıç, arkada Erdal Beşikçioğlu, Cihat Tamer, yukarda Ahmet Rıfat Şungar. Ahırların önünde.

Atı, kurdu, yılanı da Kaan neredeyse sahiplenmiş durumda. Filmde hayvan eğitmeni kullanmamış, hayvanları da kendi yönetmiş. Kurtla ve yılanla sürekli sarmaş dolaş. Ben şahidim.

Atlarla zaten özel bir bağı var. Adaya geldiğinden beri, ki tam faytonların kaldırıldığı döneme rastlıyor. Ada’da kalan atların 5-6 tanesinin bakımını üstlenmiş, vaktinin büyük bir kısmını onlarla geçiriyor.


Veysel
 


Zen


Paris


Zen

Çekimler Büyükada’nın birçok yerinde yapılıyor. Denizde, ormanda, limanda setler kuruluyor.. Set demek, en az 30-40 kişi, karavanlar, ekipmanı, kostümleri taşıyan kamyonlar demek. Aynı günde farklı mekanlarda çekim olduğunda tüm bu ekip ve ekipman oradan oraya taşınıyor. Filmde yer alacak 10 saniyelik bir sahne için de aynı operasyon geçerli. Çok zahmetli bir o kadar da keyifli bir iş.

Karikatür: Murat Öymen

Ben de o gün Kaan’la Ada’nın hiç bilmediğim yerlerini keşfediyorum. Ana yollardan çıkıp, ara yollara, patikalara girdiğimde bambaşka bir Ada’yla tanışıyorum. Arı kovanlarından geçip, kümesleri ziyaret ediyoruz. Bir yerlerde keçiler ve inekler otluyor.

Dizinin çekildiği, faytoncu ailesinin evi olarak düzenlenen ana mekan çok başarılı. Bir de polisli takip sahnesinin çekimini izliyorum.

Çekimlerin bitmesine yaklaşık 10 gün var, sonra kurgu aşaması. Dizinin yayın tarihi henüz belli değil.

Hamlet yazılış tarihi tam olarak bilinmese de 1601 olarak kabul ediliyor. Çok etkileyici bir trajedi, dünyada en çok oynanan oyunların başında geliyor. Onlarca kez sinemaya, tiyatroya farklı versiyonlarla uyarlanan önemli bir eser. Aslının da birkaç versiyonu mevcut. Olaylar, karakterler bugün hala araştırılır, incelenir, tartışmalara neden olur.

Dolayısıyla bu eseri uyarlamak kendi başına cesaret işi. Hele ki bu oyundan 7 saatlik dizi yapmak çılgın bir proje gibi.

Dizinin içinde ne kadar Hamlet var, ya da yok bunları keşfetmek ilginç olacak. Merakla bekliyorum.

Diğer taraftan da biraz endişeliyim. Bir de dizi tutarsa! Siz o zaman dolup taşan vapurları görün. Çekim mekanlarını merak edenler, ver elini Büyükada!

Şaka bir yana, umarım tutar, izleyicisi bol olur.

Şimdiden emeği geçen herkesi kutluyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *