İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4690 %-0.06
36,5214 %-0.22
3.518.876 %3.201
3.069,86 0,54
Ara

Ya kedi girerse?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Ya kedi girerse?

Seçimler yaklaşıyor, herkesin oyuna saygım var, ama  “aydınlığa” mı “karanlığa” mı “evet” diyeceğiz? İşte en çok bunu merak ediyorum… Neden mi? İşte aklımdaki sorular:

-Cumhur İttifakı bünyesine Hüda-Par’ı dahil etmedi mi? Bu partinin 4 üyesine seçilecekleri yerlerden adaylık vermedi mi? Peki, bu partinin başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Hizbullah bence terör örgütü değildir” dememiş miydi? Oysa Hizbullah denen kanlı örgütün Konca Kuriş ve Gaffar Okkan başta, olmak üzere pek çok aydının, gazetecinin, hatta sade vatandaşın katlinden sorumlu olduğunu bilmiyor muyuz? 

-Bu partinin programında, “kadınlara fıtratına göre işler verilsin, kadınlara bakan hastanelerde sadece kadın doktorlar-görevliler çalışsın” denilmiyor mu?

-Bu parti üyesi kadınlar geçen gün kara çarşaflarıyla kürsüye çıkıp, “şeriata dönelim” talebini açıkça gündeme getirmediler mi?

-Parti programında “imam nikahı resmiyet kazansın, karma eğitimden vazgeçilsin” gibi pek çok gerici talebe yer verilmiyor mu?

-Cumhur İttifakı bununla da yetinmeyip, Yeniden Refah Partisini (YRP)  kucaklarken bir de protokol imzalayıp, onlara “Aile bütünlüğünün korunması için mevcut yasalardaki aykırı hükümlerin ayıklanması”  sözü vermedi mi? “Kadınların ve çocukların şiddete karşı korunması ve şiddet faillerinin cezalandırılması”nı öngören, 6284 sayılı yasanın kaldırılması YRP’nin asıl hedefi değil mi?

-Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu cenahın önde gelen isimlerinden Oğuzhan Asiltürk’ün “ricası üzerine” 10 yıldır yürürlükte bulunan ve kadın haklarını korumayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesini bir gece yarısı yürürlükten kaldırmamış mıydı?

Bugünlerde kadın-erkek, çevremdeki pek çok insanla konuşuyorum, sanmayın ki  sadece eğitimli insanlardan kurulu bir çevre ile… Hayır! Terzisinden, seyyar satıcıya, kağıt toplayıcısından taksi şoförüne… Herkesle konuşuyorum… Pek çoğunun dile getirdiği şu:

-Ya bunlara yine oy verilir, ya da başka gelişmeler olur da, başımızdakiler gitmezlerse… Ya oylarımız yine çalınırsa?

—Ya kedi girerse—

İşte bu soru adeta herkesin diline yerleşmiş, o kadar ki geçen günü katıldığım “sandık görevlisi eğitim programında” sandıkların kurulumundan, oy sayımına kadar uzanan zincirde bilinmesi gerekenler anlatılırken bu olasılığa da dikkat çekildi.

Ben de son mahalli seçimde yine sandık kurulu üyesi olarak görev aldığım günü hatırladım…

30 Mart 2019 günü ve akşamında, saatlerce sürdürdüğümüz çalışma sonrasında, oylar sayıldı, bütün işler bitti, tutanaklar tüm üyeler tarafından imzalandı,  oy çuvalı ve diğer malzemelerle ilgili çuvallar mühürlendi ve polis eşliğinde yola çıkmaya hazırlandık… 

Resmi arabanın başına geldiğimizde polis bana döndü:

-Sadece başkanı alacağım, sizin arabaya binmenize izin vermiyorum

Ben ne kadar ısrar etsem, “araba bomboş, neden beni almıyorsunuz? Bu benim yasal hakkım” desem de polis sertçe itiraz etti, Nuh dedi peygamber demedi, üstelik kurul başkanı da bu usulsüzlüğe göz yumdu, arabaya alelacele çuvallar yüklendi ve polis arabası kurula doğru hareket etti… 

Sonrasında neler yaşandığını hep birlikte izledik. Türkiye, AKP’nin “bir zarftaki 4 oy pusulasından sadece 1’inin şaibeli olduğu” traji-komik iddiasını sahneye koydu ve bizler bunu haftalarca tartışmak zorunda kaldık.

İşte sandık eğitimi sırasında benim bu olayı anımsattığım görevli şunu söyledi:

-Aynı durum benim de başıma geldi, üstelik de sandık kurulu başkanı, AKP’ye yakın bir din dersi öğretmeniydi. Polis beni çuvalın taşınacağı resmi arabaya almamakta ısrar edince, başkan elindeki mühürlü çuvalı yere attı:

-Haydi memur bey, madem her şeye burnunu soktun, sıkıysa bu çuvala da dokunmaya kalkış bakalım… 

-Polis sustu kaldı, başkan sonra da “Yürü kardeşim” diyerek benim koluma girdi, birlikte çuvalı alıp, resmi arabaya bindik…

Sonuçta bu seçimde “kedi”leri kovalayıp, sandıklara sahip çıkalım… 

Bu noktada YARSAV kurucusu, avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun uyarısına özellikle dikkat çekmek istiyorum:

“-Sadece ıslak imzalı tutanaklar değil,

—Seçmen listelerinin ve sandık kurullarının oluşumu,

—Boş oy pusulaları, zarflar ve mühür durumları,

—Kimlik kontrolü ve oy kullanılması,

—Zarfların açılması,

—Oyların sayım ve dökümü,

—Çuvalların taşınması da kuşkusuz aynı derecede önemli! (**)

(*)https://bennursunerel.blogspot.com/2023/04/huda-par-ve-kadnlar-ftratmzdaki-meslek.html programında

(**)https://chp.org.tr/haberler/chp-parti-okulundan-sandik-guvenligi-egitimi-videosu

https://bennursunerel.blogspot.com/

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *