İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8109 %0.02
37,4600 %0.34
104.089,05 %1.979
3.177,48 0,22
Ara

Seçim sandığından notlar

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Seçim sandığından notlar

Bir seçim dönemi daha geride kaldı, ama “süreç henüz bitmedi!”

Hedef ikinci tur…

Şimdi şöyle yorumlar var:

Görüldü ki ahali güneşin doğduğu yerden, umudunu kesmiş, azla yetinmeye razı olmuş… Azla yetinmek derken, -demokrasi, ifade özgürlüğü, eşit vatandaşlık, kadın hakları, eğitim olanağı, çağdaş yaşamın nimetleri ve sanattan, kitaptan, güzelliklerden payını almak- gibi unsurlardan söz etmek gerek. Demek ki bizim ahali seçimini -amaaan bunlar olmasa da olur, bir lokma bir hırka bana yeter, darısı öbür dünyaya- diye düşünerek yaptı!

-Peki, bu seçimde kadınlardan beklenen oyun gelmemesine ne demeli?

AKP iktidarının 21 yıldır kadın haklarından geriye gidiş için attığı adımları saya saya herkesin dilinde tüy bitti öyle değil mi? 

-İstanbul Sözleşmesinin bir gecede kaldırılmasından tutalım, 6284 sayılı yasanın tartışmaya açılmasına, Cumhur İttifakı ortağı Hüda-Par’ın programındaki gerici söylemlerle kadının ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülmesine kadar… Kadınlar bunlar karşısında nasıl sessiz kalabildi?

Eğitimde geriye düşmüş, sözde islamcı-dinci söylemlerle ürkütülmüş, baskıya alınmış, susturulmuş, küçücük yaşlarda mahalledeki zır cahil hocalar elinde “cehennem korkusu” ile sindirilmiş, erken evlenip bir alay çocuk doğurmaya zorlanmış kadın böyle bir ortamda ekonomik bağımsızlığı da yoksa, “koca eline bakıyorsa!” Başka nasıl davransın? 

Bu soruların yanıtını sanıyorum, başta muhalefet partilerinin sözcüleri olmak üzere, sosyologlar, kadın dernekleri filan verecektir, o zaman öğreniriz…

—-sandıkta yaşananlar—

14 Mayıs seçimlerinde ben de görevliydim, sandığımızda epeyce bir süre sakin bir ortamda çalıştık, derken bir yoğunluk oldu, genç bir arkadaş geçti imza sandalyesine… Biraz sonra yaşlıca bir adamla karısı oy kullanmaya geldiler. Kadın geldi, oyunu kullanıp  imzasını attı, adama sıra gelince baktık adamın imza yerinde başka bir imza var, sandık başkanını çağırdık, imza attırmadık adama, kapalı zarftaki oyu bir kenara aldık, tutanak tuttuk.

O andan itibaren AKP’lilerin baskınına uğradık, başlarındaki gençten biri  bağırıyor çağırıyor, sandık başkanını, bizleri tehdit ediyor. Onların yanında sandık başkanı tam “üç kez” konuyla ilgili hakimi aradı, hakimle sandık başkanı arasında  “herkesin duyduğu” şu konuşma geçti:

-O seçmenin yerine atılan imza kime ait biliyor musunuz?O kişiyi tespit edebiliyor musunuz?

-Hayır bilmiyoruz

-O halde oy kullandıramazsınız…

Durum bu…

Seçmen burada haksızlığa uğradı farkındayız ama ne yazık ki hakimin söylediğine göre kural buymuş, hakimin uyarısı böyle olunca bizler için, tutanak tutup, adamın kapalı zarftaki oyunu muhafaza ederek sonunda çuvala kaldırmaktan başka çare kalmadı.

Asıl nokta, tartışmalı bir oy uğruna, iktidar partisinin adamlarının bir seçim sandığını pervasızca basıp, sandık başkanı ve görevlilerine baskı yapıp, herkesi tehdit etme hakkını kendilerinde görmesi… Hatta olay çıkaran ve milletvekili aday adayı olduğu söylenen partili,  bizlere tehditler savurduktan sonra bir de şöyle dedi:

-Burada yirmi olay oldu, hepsine müdahale ettik, bal gibi oy kullandırdık, bir tek siz karşı çıkıyorsunuz, hepiniz hakkında suç duyurusunda bulunacağım.

Olay sırasında iki kez, sözünü ettiğim partililerin baskınına uğradık ve tartışmalar dakikalarca sürdü, bu arada dışarıda bekleyen seçmen de mağdur oldu.

Neyse ki polis, sandık güvenliğinin sağlanmasında son derece bilinçli davrandı ve bizleri bağırıp çağırarak tehdit eden partilileri zorla dışarıya çıkarmayı başardı.

Oy sayımını saat 21’de  sorunsuz biçimde tamamladık, sandık başkanımızla birlikte son işlemleri tamamlayıp çuvalımızı yüklendik, polis nezaretinde ilçe seçim kuruluna doğru yola otobüsle çıktık. Yolda giderken sandıkta görev alan öğretmenlerin bir biri ardına çalan telefonlarına kulak misafiri oldum, kimi çocuğuna, kimi eşine şöyle diyordu:

-Beni bu akşam boşuna beklemeyin, yemeğinizi filan yiyin, çocuklar yatsın, bizim işimiz daha saatlerce sürecek…

Gerçekten de sabahın 05.00’inden gecenin ilerleyen saatlerine kadar çalışan öğretmenler bence günün kahramanıydı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *