İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8129 %0.01
37,4543 %0.33
104.943,98 %2.935
3.178,46 0,25
Ara

Tansu Çiller Erdoğan’ı reddetti mi? 

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Tansu Çiller Erdoğan’ı reddetti mi? 

Ve kabine bakan sayıları ‘artarak’ değişti.  
Kimine göre dağ fare doğurdu. 
Kimine göre de “turpun büyüğü” haziranda…
 
Türkiye aslında, bu gündemden uzak. 
İlgilenmiyor da…
Ekonomik kriz, pandemi salgınının bile önüne geçmiş durumda. 
Aslında Erdoğan’ın da gündeminde yok. Ama gündemi elinde tutmak için üretilmiş konukları seçiyor. Hedef şaşırtıyor. Siyasetin doğasında var, normal.  
İlhan Kesici ve Engin Altay olayının “köpürtülmesinin” bir sebebi de bu.  

Aslında her şey CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, Saba Tümer’den sonra adını televizyonların “bayan kahkahası” olarak yazdıran Buket Aydın ile röportajında “niye olmasın?” mesajı vermesiyle başladı. 

Kim ne derse desin Kemal Kılıçdaroğlu “ayrıştırıcı siyaset” ile mücadele etmekte ve “sivrilikleri törpülemekte” bir hayli başarılı.  
Sadece CHP’nin değil, Erdoğan karşıtı siyasetin de lideri. 
Türk siyasetçisinde pek de rastlanmayan önemli özelliklere sahip. 
Okuyor, dinliyor ve sabırlı. 
Hem de her kesimi dinliyor, empati yapıyor. 
Doğrusu, verdiği mesajları, toplumun büyük bir kesimi CHP içindeki yol arkadaşlarından daha iyi alıyor, dersek abartı olmaz. 
 
Konjöktür de CHP’nin yelkenlerini şişirmeye müsait. 
128 Milyar dolar nerede, sorusu belki de ilk defa CHP’nin siyasette tam inisiyatif almasına sebep oldu.   
 
Önce İlhan Kesici çıktı CHP lehine gelişen bu dalgayı kırdı.  
Maksadı bu olamaz. Erdoğan’a yaranmak da istemez. İlhan Kesici İYİ Parti Lideri Meral Akşener gibi Erdoğan’ın bakanlık teklifini reddetmiş bir isim. Hatırlayın Tuğrul Türkeş kabul etti, Kesici kabul etmedi. Zaman zaman da Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bilgisiyle birkaç defa Erdoğan ile görüştüğü de söylenir. Bu tespitler taraflarca da yalanlanmadı. 

Kesici’nin bu yaklaşımı sadece siyaseten de yanlış değil, teknik olarak da yanlış. Merkez Bankası verileri Kesici’nin elinde mi ki geniş geniş konuşuyor. İktidarın ekonomi kurmayları, kasım ayından beri bu eleştirilen yöntemle neden alım yapılmadığını bile izah edemezken, açıklamaları, savunmaları tezatlarla doluyken, adeta bir dedikleri diğeri tarafından yalanlanıyorken akla şu soru geliyor… 
İlhan Kesici niye konuştu? Niye partisinin tezine aykırı sözler edip iktidara can suyu ikram etti?

Tek izahı var.  Durumdan vaziyet çıkararak rol kapmak!
Biliyor ki, Türkiye’nin iş başındaki ekonomi kurmayları yetersiz. Erdoğan’ı ikna edecek formüller üretemiyorlar, inisiyatif alamıyorlar. Erdoğan da bunun farkında. Arayış içinde. Siyasi parti kurmadan önce de sonra da Ali Babacan bu yaklaşıma sıcak bakmadı. Siyasette aktif olmayan, buna karşılık AK Parti İktidarına yakın iş adamlarına danışmanlık yapan, yani bir anlamda sistemin içinde olan Mehmet Şimşek’e de Berat Albayrak karşı çıkıyor. 

Önce, Kemal Derviş’in nabzı yoklandı. Soğuk baktığı söylendi. Tansu Çiller de düşünüldü. İddia o ki, Çiller önce sıcak baktı. Ölçtü tarttı, bakan olursam memur gibi olurum, dedi. Özer Çiller’in sağlığını gerekçe göstererek teşekkür edip nazikçe reddetti.  

Bu tartışmaların temelinde bazılarının gönlünde yatan, "Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev almak" yatıyor. AK Parti içinde de dışında da.  
Buna da Erdoğan’ın Oğuzhan Asiltürk abisi fren basıyor. 

İktidarı içten içe şüphe ve güvensizlik kemiriyor. 
Muhalefet de önündeki fırsatları “baskı” baskısıyla  tam değerlendiremiyor. Kılıçdaroğlu ve Akşener zaman zaman yalnız kalıyor. 
Bir de muhalefet içinde bencil siyasetçilerin yozlaşmış pişmanlıklar üzerinden, kendi adlarına ikbal arayışları eklenince liderlerin yalnızlaşması kaçınılmaz oluyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *