İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7508 %0.01
37,3191 %-0.56
103.034,54 %3.513
3.172,74 0,69
Ara

İsveç Kiruna'nın filmi İliç felaketini de anlatıyor

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İsveç Kiruna'nın filmi İliç felaketini de anlatıyor

Erzincan’da altın madenciliği bölgelerindeki ihmallerin sebep olduğu can kayıpları ve çevre felaketini büyük üzüntüyle takip ederken, Netflix yapımı “AVGRUNDEN” filmi Türk sinemasının bu konuya ne kadar kayıtsız kaldığını düşündürüyor. Yanlış olmayı tercih ederim ancak belgeselleri hariç tutarak söylersek, Yavuz Özkan’ın “Maden” ve Halit Refiğ’in “Yaşam Kavgası” dışında 1978’den bu yana madencilerle ve maden ocakları ile ilgili film yapılmadı.  Bir başka deyişle, son 45 yıldan beri böylesine ciddi ve vahim bir sorun senaristlerin veya yapımcıların ilgisini çekmedi.


 

İsveç'in en kuzeyinde kutup çizgisinde bulunan Kiruna kasabasında 1900 yılında kurulmuş devlete ait LKAB maden şirketi var.  Dünyanın en büyük yeraltı madenlerinden biri olarak faaliyet gösteren LKAB, Avrupa'da işlenen demir cevherinin yaklaşık yüzde 90'ını buradan çıkarıyor.

Avgrunden (Uçurum) 17 Mayıs 2020'de işte bu maden ocağının yol açtığı 4.8 şiddetindeki depremin tüm Kiruna kasabasını göçük ve yarıklarla yok edişine dikkat çekiyor. Bu felaket sebebiyle 20 bin nüfuslu kasabanın 3 kilometre uzağa taşınması kurgusal bir hikaye üzerinden anlatılıyor. Kişiler ve ilişkiler kurgu olsa bile yaşanan deprem benzeri sismik olay tamamen gerçek ve zaten filmin esas meselesi benzeri felaketlerin tekrar yaşanmaması.

Gelelim toplumsal gerçekçi sinemanın en yetkin örneği 1978 yapımı Maden filmine: Maden ocağındaki kötü çalışma koşullarına itiraz eden İlyas (Cüneyt Arkın) diğer işçilere haklarını anlatmaya çalışır ve o sırada göçük altında kalan işçilerin can vermesinin de etkisiyle Nurettin (Tarık Akan) ve arkadaşlarını sarı sendikadan kurtarır. Bu arada işçilerin huzursuzluğunu yatıştırmak için maden sahibinin bulduğu çözüm, şehre lunapark getirmektir! İlyas ve Nurettin çalışma koşullarının düzeltilmesi için imza kampanyası düzenler, buna karşılık patronun adamları İlyas'ı ortadan kaldırma planını devreye sokar. Yaşanan olaylar işçi dayanışmasını güçlendirir ve önce iş yavaşlatma eylemine, daha sonra İlyas'ın göçük altında kalmasıyla greve gidilir.

“Avgrunden” farkındalık yaratmak isteyen bir film ve bu anlamda çok kıymetli. Biz ise farkındalık meselesini çoktan 45 yıl önceki bir filmin omzuna yükleyip, şu anda İliç’te yaşananların gelip geçici olduğu, binlerce ton siyanürlü toprağın sağlığa zarar vermeyeceği, çevresel etki raporunun madende herhangi bir olumsuzluk görmediği şeklinde Andersen’den masallar dinlemekteyiz. Çevresel etki raporuna imza atanın daha sonra maden şirketinin yönetim kuruluna geçmesini, elbette kaderin ilginç bir tesadüfü sayıyoruz! 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *